Genel

Erken Çocuklukta Çocuk Edebiyatı ve Çocuk Kütüphanelerinin Önemi

Giriş

Çocuk çeşitli kaynaklarda tanımlanmaktadır. TDK‘ye bakıldığında çocuk; ‘Küçük yaştaki erkek veya kız.’, ‘Soy bakımından oğul veya kız, evlat.’, ‘Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak’ gibi cümlelerle geniş bir tanıma yer verilmiştir. Ayrıca Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Beyannamesine göre çocuk ‘0-18 yaş arası insan yavrusu’ olarak tanımlanmıştır. Çocuk; gün gün, adım adım olgunlaşan, büyüyen, bu amaçla eğitilmesi gereken bir insan bir vatandaştır. Henüz olgunlaşmamış da olsa, henüz reşit sayılmasa da bir birey olarak toplumsal sistemimizin önemli bir parçasıdır. Ailenin bir üyesidir (Ciravoğlu, 2000). Bu tanımların ışığında çocuk büyüme ve gelişimine devam eden, yetişkinler tarafından desteklenme ihtiyacı duyan toplumun küçük yaştaki yapı taşlarıdır.

Edebiyat; TDK’ye göre olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatı olarak tanımlanır. Aynı kaynaktan çocuk edebiyatını incelediğimizde çocukların hayatı kavramasına yardımcı olacak, hayal gücünü geliştirici, okuma sevgisini aşılayan, eğitici bir edebiyat türü, çocuk yazını olarak tanımlandığını görmekteyiz. Başka bir kaynakta ise çocuk edebiyatı özellikle çocuklar için yazılmış olan ve üstün sanat nitelikleri taşıyan eserlere verilen genel addır. Çocuk edebiyatı terimiyle 2-14 yaşları arasındaki kişilerin ihtiyacını karşılayan bir edebiyat alanı anlatılmak istenmektedir (Oğuzkan, 2013).

Genel olarak bakıldığında çocuk edebiyatını erken çocukluktan ergenliğe kadarki döneme hitap eden, çocukların dil gelişim ve anlama düzeylerine uygun, estetik bir niteliği olan, dil ve görsel açıdan zenginleştirilmiş, çocukların beğeni düzeylerini de yükselten, gelişimleri için kullanılacak bir araç olarak tanımlayabiliriz. Çocuk kütüphaneleri ise çocuk edebiyatının türlü ürünlerini gördüğümüz, bilginin ve eğlencenin bir arada olduğu alanlardır. Yalnızca edebiyatımızın ürünleri ile sınırlı kalmayıp çocuğa dair her şeyin bulunması gereken alanlar olmalıdır. Çocuklar kütüphanede oyunlar oynayabilmeli, masallar dinleyebilmeli, araştırmalar yapabilmeli, yaparak yaşayarak öğrenebilmelidir. Çeşitli etkinliklerle adeta bir okul olabilmelidir.

Çocuk edebiyatı neden bu kadar önemli?

Çocuk edebiyatı tarihi yüzyıllar öncesine dayanmaktadır ve başlangıcı sözlü edebiyat ürünleri ile olmuştur. Daha sonra sözlü edebiyat ürünleri derlenerek bugünkü çocuk edebiyatının ana unsurlarını oluşturmuştur. Ele geçen belgelere göre ilk çocuk edebiyat ürünlerinin tarihi M.Ö. 6. Yüzyıla dayanmaktadır. Hindistan’da yazılan bu eser bir hükümdarın yaramaz oğlunu terbiye eden Brehmen’in hikâyesine dayanır. Eser hikâye fabllardan oluşmaktadır. Aynı zamanda didaktik bir özellik taşımaktadır. Bu eserin ardından alan bin yıllık bir suskunluğa bürünmüştür. 16. Yüzyıla gelene kadar çocukları hedefleyen hiçbir ürün görülmemektedir. 16. Yüzyıldan sonra ise çeşitli sebeplerle çocuk edebiyatı hız kazanmıştır. Bu sebepler; kiliselerin etkisi üzerine başlayan tartışmalar, yetişkinler için yazılan kitapların çocuklar tarafında da okunup dinlenmesi ama çocuklara uygun olmaması ve kültürel gelişmelerdir. Matbaanın gelişmesi, okuryazarlık oranının artması, iletişim olanakları da etkileyici unsurlardandır. Çocuklar için yazılan ilk resimli kitap Johann Amos Comenius tarafından yayınlanan ‘Orbis Picturs’’tur. Çocuk edebiyatının gelişmesindeki ilk öncüler İngiltere, Fransa, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri’dir. Bugün anladığımız manada ilk çocuk edebiyatı ürünleri ise 18. Yüzyıldan itibaren ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu dönemde uyarlama çalışmaları da görülmektedir. Robinson Cruise, Don Kişot gibi metinler çocuk edebiyatına uyarlanan ilk ürünlerdendir. Ardından var olan mevcut destanlar ve masallarda çocuğa göreleştirilmeye çalışılmıştır.

Çocuk edebiyatı Türkçe alanyazında iki döneme ayrılmıştır. Bu dönemler; cumhuriyet öncesi dönem (Tanzimat ve meşrutiyet dönemi) ve cumhuriyet dönemidir. 19. Yüzyılın ikinci yarısına kadar somut çalışma görülmezken bu açıklar masal, tekerleme, efsane gibi ürünlerle doldurulmaya çalışılmıştır. 1869 yayımlanan Mümeyyiz dergisine ise her cuma günü çocuk dergisi eki eklenmiştir. Tam manasıyla çocuklara yönelik ilk çalışma ise 1859‘da Kayserili Doktor Rüştü tarafından hazırlanan ‘Çocukların En Seçkini’ anlamına gelen Nuhbetü’l Etfal adlı alfabe kitabıdır. İçeriğinde çocuklara yönelik çeşitli hikâye ve fabllar yer almaktadır. Ayrıca Tanzimat öncesi dönemde çocuklara yönelik yapılan çevirilerinde oldukça faydası olmuştur. La Fontaine, Robinson Cruise, Gulliver’in Gezileri gibi eserler bu dönemde çevrilmiştir. Bu dönemde çocuk edebiyatını çeviri eserler ayakta tutmuştur. İkinci Meşrutiyet ile beraber ise ilk defa çocuk edebiyatına dair düşünce ve öneri yazıları ortaya konulmuştur. Burada Ali Nusret ve Satı Bey’in çalışmaları ön plana çıkmıştır. (Sınar, 2006)

Çocuk edebiyatının temel amacı çocuklara yaşamı öğretmektir. Bu yönüyle çocuk edebiyatı, yaşamla ilgili ipuçları sunarak onların kendilerini dünyaya hazırlayan bir araçtır. Konu itibariyle yaşama dair ipuçları sunan çocuk edebiyatı aynı zamanda çocukların kelime dağarcığını geliştirmek için bir fırsattır. Onların sözcük tanıma, cümle oluşturma becerilerine de olumlu etkileri bulunmaktadır. İçerik yoluyla çeşitli kavramlar çocuklara verilmeye çalışılmaktadır. Özellikle toplum ve insan nezdinde düşünüldüğünde onlara sevmek, sevilmek, güven, aitlik, duygular gibi kavramları kazandırdığı bilinmektedir. Çocuk edebiyatının vermek istedikleri, çocuklar ilk doğdukları andan itibaren çocuk edebiyatının çeşitli türleri aracılığıyla verilmesi de mümkündür.. Beşikte başlayan ninnilere, hikâyeler, masallar, fablar, bilmeceler ve tekerlemeler eşlik ederek belirli bir olgunluğa erişme fırsatını elde etmektedir.

Çocuğun ilk doğduğu andan itibaren çeşitli araçlarla ulaştığı çocuk edebiyatı ürünleri çocuğun gelişim alanlarına da katkı sunmaktadır. Çocuk edebiyatının dil gelişimi, sosyal ve duygusal gelişim ve kişilik gelişimine önemli katkıları vardır. Dil öğrenmenin temelidir. Öğrenme sürecinin iyi gerçekleşmesi için dil gelişiminin de iyi olması gerekmektedir. Çocuk edebiyatı da dil gelişimini destekleyebilecek unsurlardan birisidir. Çocuk, çocuk edebiyatı sayesinde anadilini öğrenir. Seslerin, sözcüklerin farkına varır. Anlama, dinleme ve düşünme becerileri gelişir. Alıcı dil yoluyla da kelime dağarcığı artar. Okuma kültürünün temelleri atılır.  Bilişsel gelişime de katkıları olan çocuk edebiyatı ile düşünme becerileri ve zihinsel süreçlerin gelişmesi desteklenir. Somut- soyut ayrımı, karşılaştırma, eşleştirme, gözlemleme, sınıflama gibi beceriler kazandırılabilir. Çocuk edebiyatı ve kitaplar aracılığıyla çocuklar yeni kavramları kazanmaya imkân bulurken neden- sonuç, parça- bütün ilişkisini kavramaları da kolaylaşır. Problem çözme, akıl yürütme, dikkat gibi unsurlara da katkısı olur. Çocuk edebiyatının gelişime bir diğer katkısı da sosyal ve duygusal gelişim alanıdır. Toplum yapısı, insan ilişkileri, kültürel değerler, aile, arkadaşlık, dostluk kavramları, toplum içinde hayatı kolaylaştıran, paylaşma, yardımlaşma gibi temel beceriler, saygı, sevgi, bireysel farkındalık, empati, sorunlarla baş etme gibi kazanım, kavram ve becerileri kazanmalarına yardımcı olmaktadır.

Bütün bunları düşünüldüğünde çocuk edebiyatının öğrenmenin anahtarlarından birisi olduğu iddia edilebilmektedir. Öğrenmeyi kolaylaştırıcı, sevdirici ve kalıcı hale getirici bir etkisi olduğunu söylemek mümkündür. Çocuk kütüphaneleri ise bu anahtarın saklı olduğu yer olarak düşünülmelidir. Kitapların dünyasının buluştuğu bu ahenkli yerde çocukların öğreneceği çok şey vardır. Önemli olan bu yerin çocuk dostu bir yer haline getirilmesi, soğuk, donuk ve cansız halinden arınmasıdır.

Çocuk kütüphaneleri neden bu kadar önemli?

Çocuk kütüphanelerinin tarihini incelediğimizde, ilk defa 1835’de “West Cambridge” de kurulduğu belirtilmektedir.. Ülkemizde ise çocuk kütüphaneleri çalışmaları ilk olarak Türk Ocakları tarafından Akhisar’da kurulmuştur. Türkiye’deki ilk, modern ve en büyük çocuk kütüphanesi 23 Nisan 1955’te Ankara Bahçelievler’de açılmıştır. Bağımsız iki katlı bir binada açılan bu kütüphane Milli Kütüphanenin bir şubesi olarak kurulmuş ve Milli Kütüphanenin kurucusu Adnan Ötüken tarafından tasarlanmıştır. (Demircan ,2006) 1979-1980 yıllarında hizmete açılan Bakırköy Halk Kütüphanesinde “Örnek Çocuk Kütüphanesi” kurulmuş ve ilk kez modern bir anlayışla okul öncesi çocuk bölümü açılmıştır (Sağlamtunç, 1998, s.78). 2010 yılı istatistikleri incelendiğinde ise Halk kütüphaneleri sayısının 1136, müstakil binada hizmet veren çocuk kütüphanelerin sayısının ise yalnızca 45 olması çarpıcı istatistiklerdendir.

Çocuk Kütüphaneleri, çocukları yaşam boyu öğrenme ve okuryazarlık becerileri ile donatarak, onların topluma katılımlarını ve katkıda bulunmalarını sağlayan kuruluşlardır. (IFLA, 2011, sayfa. 546) Çocuk kütüphaneleri çocukları öğrenmeye, anlamlandırmaya, keşfetmeye, sosyal ilişkiler kurmaya, yaratıcı düşünmeye teşvik eder. Çocuklar kütüphanedeki araçlar ve sosyal ortam vasıtasıyla birçok beceri ve kazanımlarını geliştirme fırsatı bulacaktır. Bu beceri ve kazanımlara alıcı dil, ifade edici dil becerileri, anlama ve anlamlandırma, ses, yazı, harf farkındalığı, kelime dağarcığı, sosyal ilişkiler, sorumluluk, topluma uyum gibi örnekler verilmektedir.

Günümüzde en büyük problem çocuk kütüphanelerinin aktif hale getirilmekte zorlanılmasıdır. Olumlu çalışmalar yapan, kütüphaneleri olması gerektiği gibi kullanan yerlerin yanı sıra cazibe merkezi olma özelliğini yitirmiş ya da işlevsiz birçok kütüphane de mevcuttur. Kütüphane deyince hep aklımıza sessizlik ve cansızlık gelmektedir. Ancak çocuk kütüphaneleri böyle olmamalıdır. Elbette bahsetmek istediğimiz bir kargaşa ortamı değil. Ancak çocuk kütüphaneleri başkalarını rahatsız etmeyecek düzeyde seslerin çıkarılabildiği, hareket halinde olmaya müsait, yalnızca harflere sembollere bağlı kalmadan sesli ve görsel uyaranların olduğu yerler haline getirilmelidir. Günümüz teknolojisi ile entegre edilip ortamın cazibe merkezi haline getirilmesi gerekmektedir. İnteraktif ortamlar yaratılıp, oyunlara, müziklere, atölyelere, hikaye saatlerine, kukla gösterilerine yer verildiği bir kütüphane ortamı elbette çocukların ilgisini daha çok çekecektir. Kütüphaneler bu araçlar yoluyla canlı ve yaşayan kütüphaneler haline getirilmelidir. Tekdüzelik bırakılıp sıra dışı ortamlar yaratılabilmelidir. Örneğin yalnızca masa ve sandalyelerin olduğu kütüphaneler yerine, nişlerin, pufların, hamakların da yer aldığı okuma ortamları yaratılabilir. Farklı yaş gruplarına göre tasarımlar yapılmalıdır. Materyal çeşitliliği, kitap türlerinin çeşitliliği de sağlanmalıdır. Çünkü çocuklar zaman zaman farklı dönemlerden geçer. Dokunmaya, işitmeye, harekete, keşfetmeye ihtiyacı olduğu anlar ve bu ihtiyaç doğrultusunda öğrenmenin gerçekleştiği dönemler söz konusu olabilir.

“Halk kütüphanelerinin, okumayı öğrenme sürecini destekleme ve çocuklar için kitaplar ile diğer medyayı sağlama gibi özel bir sorumluluğu vardır. Kütüphane, çocuklara öykü anlatımı, kütüphane hizmetleri ve kaynakları ile ilgili etkinliklerden oluşan özel hizmetler sunmalıdır. Erken yaşlardan itibaren kütüphane kullanımı desteklenen çocuklar, büyük olasılıkla ileriki yıllarda da kütüphane kullanıcısı olarak kalacaklardır.” (Yılmaz ve Ekici, 2011, s. 546) Çocuklar bu çağda kazandıkları alışkanlıkları yaşamına da sirayet ettirecektir. Bu sebeple kütüphanelerin insan yetiştirmede rolü büyüktür. Çünkü bu yaşlarda kazanılan beceriler ve kütüphane ortamı sayesinde araştıran, keşfeden, yaratıcı düşünebilen insanlar yetişecektir.

IFLA’ya göre çocuk kütüphanelerinin amaçlarından bazıları aşağıda sıralanmıştır.

–        Her bebek ve küçük çocuğun hakkı olan oyuncaklar, kitaplar ve multimedyanın bulunduğu bir ortam ile çocuklar, ebeveynler, bakıcılar ve çocuklarla çalışan diğer yetişkinler için materyal sağlamak;

–        Kitap ve okuma sevgisini özendirmek için zengin basılı ortam oluşturmak;

–        Teknoloji kullanımı ve multi medya becerilerinin gelişimine erken yaşta erişim olanağı sağlamak;

–        Toplumdaki kültürel çeşitliliği sergileyici materyalleri bulundurmak;

–        Bebeklerin ve küçük çocukların konuşma gelişimlerini teşvik etmek;

–        Çocukların gelişimini ve okulöncesi becerilerini iyileştirmeye yönelik olarak, aileleri ve bakıcıları sesli okuma, kitapların ve diğer materyallerin kullanımı konularında eğitmek

–        Halk kütüphanelerindeki materyallerin ve kaynakların yaş gruplarına uygunluğu konusunda aileleri ve bakıcıları bilgilendirmek;

–        Yaşam boyu okur-yazarlık başarısına yol açmak için başarılı kütüphane ziyaretlerini alışkanlık haline getirmek;

–        Şimdi ve gelecekte bebeklerin ve küçük çocukların bakımı ve eğitimi için, onlarla birlikte yaşayan birer destekçi ve yol gösterici olmak;

–        Çocuklar ve aileleri için sıcak ve güvenli alanlar sağlamak;

Dünyada ve ülkemizde örnek olarak gösterilebilecek tasarım ve içerik olarak örnek teşkil edebilecek kütüphaneler mevcuttur.

–        Edinburg Merkez Kütüphanesi Çocuk Bölümü

–        Slavin Çocuk Kütüphanesi-Amerika

–        Muyinga Kütüphanesi-Afrika

–        Ahmet Altınay Çocuk Kütüphanesi –Karaman

–        Gaziantep Çocuk Kütüphanesi

Sonuç

Çocuk edebiyatı ve çocuk kütüphanelerinin gelişimdeki rolü yadsınamaz düzeydedir. İlk çağlarından itibaren kitap okunan bir çocuk, erken okuryazarlık becerilerine sahip bir çocuk, kütüphane ortamında yetişecek bir çocuk akademik olarak da başarılı olmaya meyilli olacaktır. Kütüphaneler elimizdeki tüm imkânları seferber ederek iyileştirilmelidir. Onlar aktif hale getirmeli, mimarisinden, materyaline her imkânı sağlanmalıdır. Kitap çeşitleri ve niteliği arttırılmalıdır. Özellikle günümüz çağında da teknoloji de kütüphanelere entegre edilebilmelidir. Kulaklıklı dinleme alanları, projektör gibi yansıtıcılar kullanılabilir hale getirilmelidir. Çünkü çağımız teknoloji ile iç içe yaşamaktadır. Zararlı olan teknolojinin kullanımı değil doğru teknoloji kullanımını bilmemek ve teknoloji okuryazarlığına sahip olamamaktır.

Öneriler

  • Kütüphane projeleri gerçekleştirilebilir.
  • Aylık kütüphane programları düzenlenip kütüphane atmosferi iyileştirilebilir.
  • Çocuklar ve ailelerin kütüphane üyeliği hakkında bilgilendirmesi yapılıp üye kazandırılmaya çalışılabilir.
  • Materyal düzenlemelerine gidip farklı kitap türleri, oyun alanları, öğrenmeye yönelik materyallerle kütüphane düzenlenebilir.
  • Çocukların yaparak yaşayarak öğrenmeleri daha kalıcıdır. Bu sebeple kimi kitaplar uygulamaya dönük işlenebilir. (Minik Tohum- tohum dikme ve gözlemleme çalışmaları gibi.)

 

Kaynakça

Ciravoğlu, Ö. (2000). Çocuk edebiyatı: okul öncesi. Esin yayınevi.

Demircan, C. (2006). Türkiye’deki çocuk kütüphanelerinin halk kütüphanelerine devredilmelerinden önceki niceliksel durum 1995-2000. Türk Kütüphaneciliği, 20(2), 177-194.

Gönen, M. (2015). Erken çocukluk döneminde kütüphanelerin rolü ve önemi: bir kütüphane programı örneği. Milli Eğitim Dergisi, 45(208), 76-89.

Güller, E. D., & Bilbay, P. (2016). Kütüphane yapılarında okul öncesi çocuklara yönelik interaktif mekânların irdelenmesi. Türk Kütüphaneciliği, 30(3), 398-414.

IFLA (2013). Bebekler ve Küçük Çocuklar İçin Kütüphane Hizmetleri Rehberi (çev. M. Gürbüz ve S. Ekici).

Salgır, A. (1953). Çocuk Kütüphaneleri. Türk Kütüphaneciliği, 1(2), 140-142.

Sınar, A. (2006). Türkiye’de Çocuk Edebiyatı Çalışmaları. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, (7), 175-226.

Oğuzkan, Ferhan. (2001). Çocuk Edebiyatı, Anı Yayıncılık, Ankara.

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir