Genel

İletişimde Dil, Kimlik ve Kültür Olgusu

Giriş
Varoluşu belirli ortam ve şartlarda başlayan insan, onu farklı bağlamlarda geliştirir.
Durağan olmayı canlılık addetmeyen insan hayatı bu makro kuralı kendi hayatına ve
hikayesine de uygulamıştır. Bu hikayenin bir parçası olan canlılık da kendi kendine var
olmayan ve varlığını sağlamak için çeşitli enstrümanlara ihtiyaç duyan bir kavramdır. İnsan
hikayesinin en kadim varlıklarından olan akıl ve bilgi; insanın kendisini, çevresini ve dünyayı
değiştirip dönüştürmedeki en köklü destekçilerindendir. İnsan oluşun tarihi sürecinde
bahsedilen kavramlara yapılan atıf değerlendirildiğinde bu hakkını verme girişimi daha vazıh
biçimde anlamlandırılacaktır. Ele aldığımız temel kavramların varoluş süreçleri de en az yapı
ve işlev kadar önemlidir. Birey, grup, toplum ve kültürün dönüşümünün akıl ve bilgiyle
sağlaması için aktarım süreci oldukça hayati öneme sahiptir ki burada “iletişim” kavramı
karşımıza çıkmaktadır. (Gürüz ve Eğinli, 2012) İletişim, gerçekleştirdiği roller itibari ile
farklı araştırma ve sorgulama faaliyetlerine konu olmuşsa da önemine henüz vakıf
olunamamıştır. İnsanın varlık sahnesine çıkış anından itibaren gerçekleştirme çabasında
olduğu iletişim, bu yönüyle insanın varlık ihtiyacı ve hatta varlığını aşma ihtiyacının bir
çıktısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Özelde birey, genelde ise insanların bir araya gelerek
oluşturduğu toplumun gelişim tarihinin iletişim tarihiyle paralel ilerleyişini sunmak
iletişim-insan ilişkisini daha vazıh bir şekilde ifade etmemize imkan sunacaktır. (Akman ve
Özer, 2016)

İletişim kavramına bakış
Aktarımın özel adı ve daha net bir tanımı olarak iletişim; alıcı ve verici arasındaki her
türlü mesajın iletimi (Saydam, 2014) şeklinde betimlenebileceği gibi kaynaktan alıcıya, bir
kanal aracılığı ile mesajın kodlanarak iletilmesi ve geri bildirim alınması (Kaban, 2014)
olarak kabul edilmektedir. İletişim kavramının merkeziliği açısından kendi hayatımızdan yola
çıkarak birtakım tahminlerde ve kanaatlerde bulunulabileceğimiz gibi tarihi seyir içerisinden
bilimsel verilere başvurmak da mümkündür. İletişimin yapısal boyutlarından olan yazının
yaklaşık 7000 yıl önce tarih başlatıcı misyonunu gerçekleştirdiği düşünüldüğünde sarfedilen
ifadeler daha net anlaşılabilecektir. Keza M.Ö. 3000’lü yıllardan beri insanın gündeminde
merkezi bir şekilde yer etmiş iletişim-retorik kavramı (Bozkurt, 2013) bu bakımdan insanlık
tarihinin en önemli bileşenlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. “İç ses” olarak bildiğimiz
iletişim türü de kişi içi iletişim olarak iletişim deneyimlerimiz paydasında önemli bir dilime
sahiptir ve bu yönüyle iletişimden söz açılan her yerde akıllara gelmelidir. Ele alınan
kavramın varlığını kişi içi iletişimden kitle iletişimine kadar geniş bir yelpazede ele almak
mümkündür.

Yaşam konusunda özgürlüğe ve mecburiyete sahip olan insan, hayatı kimi zaman
serbestiyet kimi zaman da zorunluluk olarak anlamlandırmaktadır. İnsan, iletişim konusunda
bir yandan yeterliliğe ve özgürlüğe sahipken bir diğer yandan da buna mecburdur. Çünkü
insan eylemlerinin tamamına yakınının temelinde iletmek, iletişime ve etkileşime geçmek
yatmaktadır. Bu tercih ve zorunluluk iletişimi insanlığın en kadim meseleleri ve konularından
birisi haline getirmiştir. Kadim bir geçmişe dayanan iletişim olgusu tıpkı kullancısı ve
geliştiricisi insan gibi birçok şart, durum, olgu ve varlıktan etkilenmektedir. Daha genel bir
ifadeyle üretimi ve tüketimi büyük oranda insan tarafından gerçekleştirilen iletişim, insanın
etkilendiği her şeyden doğrudan yahut dolaylı olarak etkilenebilen bir süreç olarak karşımıza
çıkmaktadır. İletişimin bir başkasına sözlü ya da sözlü olmayan bir araç yoluyla bilgi aktarımı
şeklindeki tanımlamaları bize iletişimin farklı boyutları olduğunu göstermektedir. İletişim,
insan etkileşiminin yer aldığı kişi-içi konuşmalarda, kişilerarası süreçlerde, grup içi ya da
grup dışı etkileşim süreçlerinde, örgütsel bağlamlarda ve kitlesel etkileşimi içeren süreçlerde
yer alan merkez kavramlardandır. Bu bakımdan iletişim sadece kişi-içi ve kişilerarası bir
süreç olarak algılanmamalı; kitle iletişim, kitle haberleşmesi, medya, reklam ve basın gibi
bütün etkileşim süreçlerinde varlığı düşünülen bir kavram olmalıdır. (Akman ve Özer, 2016)

İnsan, iletişim ve kültür
Kültürün içinde yaşayan, kültürü yaşatan ve kültürle yaşayan insan, sosyal bir varlık
olarak içinde bulunduğu toplumdan, onun gelenek ve göreneklerinden etkilenmektedir.
Günlük hayatımızı böylesine geniş bir sahada ve büyük bir ölçüde şekillendiren “kültür” ne
anlama gelmektedir? Ele alınacak soruların daha belirli bir çerçevede cevaplandırılması için
bu duruma açıklık getirmek önem arz etmektedir. Birçok sosyal bilim kavramı gibi kültür
kavramında da ortak bir tanıma rastlamak mümkün değildir. Fakat çalışmamızın kapsamı
gereğince genel bir tanıma yer verilmesi yeterli olacaktır. Ülken’e (1969) göre kültür “belirli
bir toplumun karakterini meydana getiren fikirler, bilgiler, inançlar, teknik mahsuller,
davranış ve tavır tipleri” sistemidir. Sosyal bir süreç olan kültür için bu sebeple toplum mirası
tanımlaması da yapılmaktadır. Kültürün insan hayatındaki önemine değinmek için önemli
kültür bilimci Hall de önemli veriler sunmaktadır. Hall’e (1989) göre ise bireyin kendini ifade
etmesi başta olmak üzere, yaşam tarzı, konuşma şekli, meselelere bakış açısı ve daha birçok
konuda kültürden bağımsız bir yaşam sergilenemez. Hall, makrodan mikroya insanın içinde
bulunduğu her yerde kültürün de var olduğunu belirtmektedir.

Kültür, insanın hayatına belirli normlar ve kurallar getirdiği için iletişime de normlar,
kurallar ve serbestiyetler getirmektedir. Bu yüzden kültür, iletişimin ne olduğunun, kiminle
ve nasıl yapıldığının, nerede ve ne zaman gerçekleştiğinin çerçevesini çizmek bakımdan
önemli bir etkiye sahiptir. Kültür bu yönüyle iletişimi yapısal yönden etkilediği gibi iletişimin
neden, hangi amaçla ve nasıl gerçekleşeceğine dair yönüyle de işlevsel olarak etkilemektedir.
Buradan yola çıkarak sözel ve sözel olmayan unsurlar başta olmak üzere iletişimin bağlamı,
esası ve usulünün kültürle oldukça ilişkili olduğu ifade edilmektedir. (Saydam, 2014) Kültür
ve iletişim birlikteliği bakımından somut göstergelerden sayılabilecek sözel olmayan iletişim
unsurlarına değinmek mümkündür. Jest ve mimikler, dokunuş, fiziksel temas ve yakınlık gibi
sözsüz iletişim unsurları bakımından kültürler ve iletişim stilleri farklılık göstermektedir.
Bütün bunların yanı sıra kültür-iletişim ilişkisi, varlıklarının nesilden nesile aktarımı,
öğretimi ve paylaşılması konusundaki ittifakla da belirgin temellere oturtulabilmektedir.
(Kavuran ve Altay, 2022) Bu noktanın altını çizen Ülken, dil olmadan hiçbir toplumun,
kurumun ve değerin gelişemeyeceğini belirterek bütün bu sayılan kültür nesnelerinin dil
birleştirmesi ve kullanımı olmadan işlenemeyeceğini ifade ederek iletişimin de kültür
aktarımındaki hayatiliğine vurgu yapmıştır. (Ülken, 1969) İletişim ve kültür çalışmaları her
geçen gün daha önemli hale gelirken yapılan çalışmaların farklılaştığı da görülmektedir.
Önceki paragraflarda bahsedildiği üzere kültürün aktarımında iletişimin rolüne değinmişken
kültürlerarası aktarımda da iletişim oynadığı önemli role değinmek gerekmektedir. İletişim
sadece hakim kültüre mensup insanlarla ortak bir paydayı paylaşmasın yanısıra farklı
kültürlerden insanlarla etkileşime geçme imkanı vererek kültürlerarası etkileşim faaliyetlerine
de katkıda bulunmaktadır. (Akova, 2016) Bu konuda yapılan güncel bir çalışma İstanbul’un
farklı semtlerinde yaşayan azınlık grupları ele almaktadır. Yaşadıkları semtler İstanbul’un
merkezi konumlarında olması ve sosyal hayata entegrasyonları sebebiyle hakim Türk kültürü,
dil ve yaşayış pratiklerini uygulamakla birlikte kendi kültürel, geleneksel, yaşam
pratiklerinde azınlık olmayan, Türk, unsurlara yer vermelerinin kültürel hayata kattığı olumlu
yönler ve iletişimin bu süreçteki önemi saha araştırması bulguları vasıtasıyla belirtilmiştir.
(Döner, 2019) Kültür ve iletişimin bu denli ilişkili olmasının kaynakları ve çıktıları
bahsedilen çalışma gibi daha birçok çalışmada ve gündelik yaşam pratiklerinde somut olarak
görülmektedir.

İletişim kodu: dil
“İletişim bir mesajın, kaynaktan alıcıya bir kanal aracılığıyla aktarılmasıdır.”
şeklindeki tanımında mesajın aktarılması konusunda “dil” önemli bir parametre olarak
karşımıza çıkmaktadır. Yazı, görüntü, işaretler ve sembollerden oluşan dilin iletişim
sürecindeki merkeziliğinden bahsetmek yerinde olacaktır. (Bozkurt, 2013) İnsan gelişiminde
dil edinme becerisinin birçok beceriden erken zamanlarda edinilmesi ise insan yaşamında
dilin ne denli önemli olduğuna dair bir diğer tespit ve iddia olacaktır. Tüm insanlarda benzer
takvimlerle meydana gelen hadisenin rastgele olmadığı bilindiğine göre iletişim-dil ilişkisinin
de önemi böylece ortaya çıkacaktır. Dil becerisinin gelişmesi iletişimi genel olarak etkilediği
gibi insanların farklı dil ailesine mensup dilleri konuşması da iletişim açısından önemlidir. Bu
yönüyle dil sadece beceri olarak değil taşıdığı özel anlam yönüyle de oldukça önemlidir.
Dilin kendi karakteristik yapısının, kelime, ses ve paralinguistik zenginliğinin iletişim
biçimlerini doğrudan ya da dolaylı olarak etkilediğini gösteren çalışmalar, iletişim
süreçleri-dil ilişkisini destekler niteliktedir. (Holtgraves, 2019)

İletişim süreçlerinde dilin birden farklı alanda etkili olduğu bilinmektedir. Dil-iletişim
ilişkisi dil becerisi yönüyle önemli olduğu kadar kullanılan dilin amacı ve özellikleri yönüyle
de oldukça önemlidir. Önceki paragraflarda değinildiği üzere iletişim sadece kişilerarası
iletişim düzeyinde değil daha çok haberleşme, kitle iletişimi ve basın yönüyle de anılan bir
kavramdır. Dilin bir kitle iletişim aracı olarak kullanılması yazının icadıyla başlasa da
özellikle son 200 yıldır basın etrafında şekillendiği görülmektedir. Kitaplarla başlayan yazılı
basın macerası bugün dijital medya çağındadır ve bu değişim dönüşümü de beraberinde
getirmiştir. Kitle iletişiminde kullanılan dil ve iletişim kodları dil-iletişim ilişkisinde ele
alınması gereken bir diğer önemli husus olarak karşımıza çıkmaktadır. İletişim araçları ve dil
ilişkisine bir örnek vererek konuyu daha somut hale getirmek gerekirse İsmail Gaspıralı’nın
“Tercüman” gazetesi bu konuda iyi bir örnek olacaktır. Tercüman’ın ortaya çıkış amacı olan
dil birliğinin Türk halkları arasındaki iletişimi kolaylaştıracağı ve iletişimi güçlendireceği
varsayımı bir politika haline getirilerek gerçekleştirilmiştir. Ortak bir iletişim dilinin
etkileşimi arttıracağı yönündeki iddia Tercüman gazetesi ile denenmiş, Kazan’dan
Bahçesaray’a ve İstanbul’a kadar geniş bir iletişim ağı kurulmasına da öncü olmuştur.
(Ölçekçi, 2018)

İletişim ve kimlik
İnsanların biyolojik, psikolojik ve toplumsal karakterleri “kimlik” çatı kavramı
kapsamında ele alınmakta, gündelik hayatlarının ve iletişimlerinin önemli bir kısmının
kimlikleriyle ilintili olduğu bilinmektedir. Psikoloji alanında daha çok “benlik” şeması altında
çalışılan konu, grup süreçleri ile ilişkili hale geldiğinde “Sosyal Kimlik Kuramı” olarak
karşımıza çıkmaktadır. Sosyal Kimlik Kuramı, insanların grup ya da sosyal kimliklerinin,
insanların davranış ve bilişlerini şekillendirmekte önemli bir yere sahip olduğunu belirtir.
(Kağıtçıbaşı ve Cemalcılar, 2014). Kimlik, kim olduğumuzun içinde bulunduğumuz sosyal ve
toplumsal gruplar tarafından sunulan özelliklerimizin belirli bir örüntü etrafında
şekillenmesidir. Kimliğin oluşumu süresince etkileşim kimlik özellikleri ve belirli bir kimliğe
yatkınlık kadar önemlidir. Çünkü kimliğimiz doğuştan getirdiğimiz özelliklerimiz ile
şekillendiği gibi içinde bulunduğumuz doğal ve sosyal çevreden de etkilenmektedir. İnsanın
belirleyici unsurlardan birisi olduğu her ortamda iletişimin ve etkileşimin örnekleri görüldüğü
gibi kimlik konusunda da görülmektedir. Sahip olduğumuz bazı roller, rollerin getirdiği
ünvanlar ve beraberinde gelen yaşam tarzı dış gruptan olanlarla iletişimimizi büyük oranda
şekillendirmektedir. Türk olmak, göçmen olmak, Denizlili olmak, Beşiktaşlı olmak gibi
kimliğin farklı tezahürleri ve beraberinde getirdiği roller iletişim süreçlerinde de kendine yer
edinmektedir. (Bozkurt, 2013; Kaban, 2014)

Rol-Kimlik kavramlarının iletişim süreçlerindeki etkisine değinmekle beraber bu
durumu biraz daha pasif ve bireysel anlamda ele almak konunun iyi anlaşılması için yeterli
olmayacaktır. Kimlik-iletişim konusunda mikro ölçekli çalışmalara değinmekle birlikte
konuya daha geniş bir ölçekten incelemek de gerekmektedir. Kimlik kazanımı sürecinde bazı
aktörler de çeşitli vasıtalarla bu sürece katkıda bulunmaktadır. Türk modernleşmesi sürecine
bakıldığında iletişim tarihimizde toplumu daha modern bir hale getirmek amacıyla iletişim
vasıtalarının nasıl kullanılması gerektiği ile ilgili birçok çalışmaya rastlamak mümkündür.
Kitle iletişim araçlarını kullanarak halkı eğitmek, halka kültür sunmak, halkın modernleşmesi
için çabalamak kimlik ve iletişim süreçleri konusunda verilebilecek en güzel örneklerdendir.
Türkiye’de iletişim alanında yapılan ilk doktora çalışmalarından olan Toplumsal Gelişmede
Radyo ve Televizyon (Oskay, 1971), Türkiye ve Ortadoğu Ülkelerinde Radyo-Televizyon
Sistemleri (Tokgöz, 1972), Televizyonun Yetişkin Eğitimindeki Yeri ve Önemi (Aziz, 1975)
başlıklı çalışmalar modern Türk kimliğinin ve modernleşme anlayışının halka öğretilmesinde
iletişim disiplinin en iddialı ürünlerindendir. Bu süreç Türkiye Cumhuriyeti devletinin
basın-medya alanında planladığı kalkınmanın akademik yansıması olarak kabul edilmektedir.
(Aydeniz, 2015)

Kitle haberleşmesinde devlet destekli çalışmalar kadar etkili münferit çalışmaların da
varlığından bahsetmek mümkündür. Geçmiş paragraflarda ele alınan Tercüman gazetesinin
amaçlarından bir tanesi ortak iletişim dili inşa etmek iken amaçlarından diğeri de Türkçü
kimliğin Türk halklarında yaygınlaşmasını sağlamaktır. Şimdiye kadar gazeteci kimliği ile
bahsedilen İsmail Gaspıralı aynı zamanda eğitimci ve fikir adamıdır. Türk halkı için
öğretmen olma görevini kendisine şiar edinen Gaspıralı Türk kimliğinin çağa ayak uyduracak
şekilde düzenlenmesi amacıyla gazetesini bir okul olarak kullanmıştır. Bu sembolik okul
zamanla Usul-i Cedit mekteplerine dönüşerek başta Rusya Müslümanları olmak üzere Türk
halklarına ulaşmıştır. Kitle haberleşme aracı olan bir gazetenin kimlik inşa etme aracı olarak
kullanılması bu konuda verilebilecek güzel bir örnek olarak paylaşılmalıdır. Bu amacı daha
geniş bir coğrafyada gerçekleştirmek amacıyla Türkistan coğrafyasında birçok gazetenin
kurulması iletişim süreçlerinin kimlik kazanımı ve kimlik inşası sürecinde ne kadar kilit bir
rol oynadığına ilişkin bir örnek teşkil etmektedir. (Ölçekçi, 2018)

Sonuç
Kendi dışındaki durum, olgu, şart ve varlıklardan etkilenen insan, bu etkileşimi
iletişim denilen enstrüman ile gerçekleşmektedir. Her ne kadar iletişim tarihi yeni olsa da
iletişim geçmişi insan geçmişi ile paralel seyretmiştir. Ele alınan araştırma konusu
kapsamında iletişim, kültür, dil ve kimlik kavramları hakkında bilgi verilmiş bu kavramların
iletişim süreçleri ile ilişkisi örneklerle ortaya konmuştur. İnsan, başkalarıyla girdiği etkileşim
neticesinde zenginliğini oluşturmuş, kültür, medeniyet ve insanlığını bu sayede ilerletmiştir.
Ders kapsamında hazırlanan makalenin nitel ve nicel unsurlarındaki zayıflık bu çalışmanın
sınırlılıklarını teşkil etmektedir. Başlıklara verilen örneklerin süreci anlatmada destek
sağlanması beklendiği halde çalışmanın geniş kapsamda yürütülememesi dolayısıyla istenilen
etkiyi gösterememe ihtimali de bu çalışmanın sınırlıklarından birisini oluşturmaktadır. Sonuç
olarak insan iletişimi bir öğrenme ve öğretme süreci olan kültürle, iletişime olanak sağlayan
dille ve iletişim sürecinin ayrılmaz bir parçası olan insan kimliğiyle kapsamlı bir ilişkiye
sahiptir. Etkileşim içerisinde olması sebebiyle de bu kavramlar hem iletişim süreçlerinden
etkilenmiş hem de iletişim süreçlerini etkilemiştir.

Kaynakça
Akay, R. (2005). Kültürel Kimlik ve Kültürlerarası İletişim. Bilgi, 11(2), 108-120.
Akman, M. K. ve Özer, H. (2016). İletişim Sarmalları: Sosyo-Psikolojik Boyutlarıyla
İletişimi Yeniden Düşünmek. Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler
Araştırmaları Dergisi, 6(15), 307-316.
Akova, S. (2016). Kültürlerarası iletişim ve kültür farkındalığı yaratma: Yerelden küresel
belediyecilik diyaloğuna, İstanbul Maltepe Belediyesi örneklemi. Akademik Sosyal
Araştırmalar Dergisi, 4(26), 416-428.
Altay, R. ve Kavuran, T. (2016). Kültür-İletişim İlintisi ve Kuramsal Yaklaşımlara Bir Bakış.
Abant Kültürel Araştırmalar Dergisi, 7(14), 87-100.
Aydeniz, H. (2015). Türkiye’de Medya ve İletişim Çalışmalarına İlişkin Bir Çerçeve ve Yeni
Yönelimler. L.Sunar (Ed.). Sosyal Bilimlerde Yeni Eğilimler (s. 251-287). Ankara: Nobel
Akademik Yayıncılık.
Aziz, A. (1975). Televizyonun yetişkin eğitimindeki yeri ve önemi. Türkiye ve Orta Doğu
İdaresi Enstitüsü Yayınları.
Bozkurt, N. (2013). Göçmen kimliği bağlamında kişilerarası iletişim dinamiklerinin
incelenmesi: Türkiye’deki Balkan göçmenleri üzerine bir araştırma (Yayımlanmamış yüksek
lisans tezi). Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Döner, B. (2019). Azınlıkların gündelik yaşamında kültürel süreçler: İstanbul örneği (Moda,
Tatavla, Samatya, Burgazada), Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Ana
Bilim Dalı Doktora Tezi.
Gürüz, D., ve Temel Eğinli, A. (2012). Kişilerarası iletişim. Ankara: Nobel
Hall, Stuart (1998) “Kültürel Kimlik ve Diaspora”, (Rutherford ed.), Kimlik:
Topluluk/Kültür/Farklılık. (Sağlamer çev.), İstanbul: Sarmal
Holtgraves, T. (2019). Sosyal Eylem Olarak Dil: Sosyal Psikoloji ve Dil Kullanımı. (Çeviri
Editörü: Göklem Tekdemir). Ankara: Nobel
Kağıtçıbaşı, Ç., & Cemalcılar, Z. (2014). Dünden bugüne insan ve insanlar: Sosyal
psikolojiye giriş. İstanbul: Evrim.
Liman Kaban, A. (2019). Kişilerarası İletişimde Duygusal Bulaşmanın Rolü:
Öğretmen-Öğrenci İletişimi Üzerine Bir Araştırma (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi).
Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Oskay, Ünsal (1971). Toplumsal Gelişmede Radyo ve Televizyon, Geri Kalmışlık Açısından
Olanaklar ve Sınırlar. Ankara: Sevinç
Ölçekçi, H. (2018). Gaspıralı İsmail’in Tercüman Gazetesi’ndeki iletişim modeli ve Türk
Dünyasında işbirliğinin geliştirilmesinde medyanın rolü. Researcher, 6(1), 224-235.
Saydam, Z. A. (2014). Sürdürülebilir iletişimin Kurumsal sürdürülebilirliğe Etkisi-işletmeler
örneğinde karşılaştırmalı Uygulama (Yayımlanmamış doktora tezi). Marmara Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Tokgöz, O. (1972). Türkiye ve Ortadoǧu ülkelerinde radyo-televizyon sistemleri (mukayeseli
bir araştırma). Ankara: Sevinç
Ülken, H. Z. (1969). Sosyoloji Sözlüğü. İstanbul: MEB Devlet Kitapları.

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir