Genel

Ayı İle Yatağa Girmek

Rusya’nın, ABD’deki seçimlerle birlikte İngiltere’deki Brexit’e; siber yeteneklerini ve kamuoyunu etkileme araçlarını kullanarak müdahale ettiği yönünde ciddi şüpheleri ve suçlamaları işitmiştik. Hâliyle bu kapsamda Rusya’nın Türkiye’de yaklaşan seçimleri bir şekilde etkilemeye çalışıp çalışmayacağı bir soru olarak insanın hatırına gelmiyor değil. Bu konudaki şüpheleri tetikleyecek bir olay bu tahıl koridoru hadisesi olabilir mi? Şöyle ki temmuz ayında imzalan tahıl koridoru anlaşması Türkiye ve Cumhurbaşkanının bir başarısı olarak iç ve dış basında yer aldı. Fakat birkaç gün önce Rusya,birdenbire tahıl anlaşması bağlamında yapılan sevkiyatı tek taraflı olarak durdurduğunu duyurdu. Haber Türk’ün bildirdiğine göre, Rusya’nın İstanbul Başkonsolosluğu bu konuda “Rusya’nın dünya gıda piyasalarındaki durumunuistikrara kavuşturmaya yönelik attığı adımlara rağmen, söz konusu ‘Kolektif Batı’ ayrım gözetmeksizin Rusya’yı küresel gıda güvenliği krizini derinleştirmekle suçlamaya devam ediyor.” gibisinden muğlak bir açıklama yaptı. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov ise Rusya’nın, Karadeniz Tahıl Girişimi Anlaşmasını askıya almasına ilişkin “Anlaşma pek yürütülebilir değil, Ukrayna’nın adımları anlaşmaya zarar verdi.” ifadelerini kullandı. Ardından “Tahıl anlaşması riskli ve garanti altında değil” diyen Peskov, anlaşmayı hangi şartlarda sürdürebilecekleri konusunda sorulan soruyu ise yanıtlama.  HaberlerCom sitesinde yer alan bir başka habere göre Putin, tahıl gemilerinin fakir ülkeler yerine Avrupa’ya gittiğini ifade ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan’la konuyu görüşeceğini dile getirdi. Yine başka bir iddiaya göre Rusya, anlaşmadan vazgeçmesinin sebebi olarak son zamanlarda Karadeniz’de bulunan Rus Filosuna yapılan saldırılarıgösterdi. Bir başka açıklamaya göre ise Rusya’ya ait gemilerinyaşadığı güvenlik sorunları ve Rusya’nın kendi gübresini dünyaya satamadığı gerekçesi de bu kararda etkili olmuş. Neticede 29 Ekim’de başlayan bu kriz, CumhurbaşkanıErdoğan’ın girişimleri üzerine yeniden çözüldü. Türkiye basınında bu haber, Erdoğan’ın büyük bir diplomatik başarısı olarak duyuruldu. TRT’ye göre dünyadan Türkiye’ye tebrik yağdı. Cumhurbaşkanının ifadelerine göre Türkiye, yapılmış olan bu anlaşma sayesinde küresel gıda krizinin nispeten azalmasını sağladı. Bu buğdayların, açlık tehdidiyle karşı karşıya olan ülkelere ulaştırılması konusunda gayret gösterdi. Son krizde de Türkiye, göstermiş olduğu diplomatik başarılarıyla Türkiye Yüzyılı anlayışıyla deniz feneri mahiyetinde bir rehber olma eğilimindedir.

Tüm açıklamaları kısa bir süreliğine kenara bırakıp tahıl sevkiyatının işleyişine baktığımızda önümüze çıkan tablo şu şekildedir. Anadolu Ajansının verdiği habere göre bu anlaşma yürürlüğe girdiği günden itibaren 105 gemi, Ukrayna Limanlarından ayrıldı. Bunların 66’sı henüz varış noktalarına ulaşmış değil. Haberde bunların nerelere gittiğine dair bir bilgi yok, fakat hedefine ulaşmış olan 39 gemiden 21’i yükünü Türkiye limanlarına boşaltmış. 3’ü Romanya’ya, 4’ü İtalya’ya,1’i İspanyaya, 4’ü Mısıra, 1’i İsrail’e, 1’i ise tüm bunlar arasında fakir diye adlandırabileceğimiz tek ülke olan Cibuti’ye ulaşmış. Dolayısıyla bu anlaşmanın şu ana kadar en çok Türkiye lehine işlediği aşikârdır. Şimdi bu noktadan sonra olayın seyrine baktığımızda 29 Ekim’de başlayıp 2 Kasım gibi biten 3-4 günlük kriz sırasında, Türkiye Mil Savunma Bakanının da dahil olduğu birtakım görüşmeler sonucusorunun çözüldüğü duyuruldu. Şimdi hani derler ya “şeytanın avukatlığını yapacak olursak” hatıra gelen şudur. Durup dururken çıkan bu kriz, Putin’in Türkiye’de gerçekleşecek olan seçime etki etme çabası olabilir mi? Bu yolla Putin, Erdoğan’a destek mi verdi, yoksa hedefine ulaşan gemilerin yaklaşık %60’ı Türk limanlarına yükünü boşalttığına göre, Türkiye’yi üstü örtülü bir şekilde etki altına almaya mı çalışıyor veya her ikisi birden mi? Yani Putin “bir taşla iki kuş” mu vuruyor? Hatta Putin’in mahareti bir taşla üç veya dört kuş vuracak kadar gelişmiş mi? Çünkü Türkiye’nin bu savaşta Ukrayna’ya da destek verdiği göz önüne alınırsa, Rusya bu dengeleri Türkiye’deki seçimleri bir fırsat olarak değerlendirip kendi lehine etkilemeye çalışabilir veya Türkiye, kamuoyu gururu okşanarak farkında olmadan bir noktaya doğru çekiliyor olabilir mi? Ayrıca Putin bu son krizin çözülmesinin ardından bir açıklama yaparak Ukrayna’nın Karadeniz’de saldırılarını tekrarlamayacağının garantisini vermesini talep etti. Putin, bu yolla işgal ettiği Ukrayna topraklarında kendisine yönelik bir saldırı olmaması yönünde garip bir istek sergiliyor. Acaba böyle bir garanti talebiyle Rusya, bu bölgenin işgalini tahıl koridoru gibi insanî bir anlaşma üzerinden ve Türkiye’nin “zafer sarhoşluğu” arasında zimmi bir biçimde (en azından Türkiye nezdinde) meşrulaştırmaya mı çalışıyor?

Şimdiye kadar (yani yakın zamanda diyelim) Rusya ile olan ilişkilerimizi dikkate aldığımızda Rusya’nın her defasında nasıl kârlı çıktığını göz önüne alırsak “ayı ile yatağa girmenin” bize ne gibi sonuçlar doğurduğunu veya doğuracağını dikkatlice düşünmemiz gerekiyor. Ayrıca, seçim sürecinin zorlukları millî çıkarlarımızı zedelememeli. Bu vesile ile bir ikazda bulunmakta fayda var. Dış politikayı seçim malzemesi yapmasak iyi olur. Çünkü dış politikanın sonuçları siyasî partilerin görev sürelerini hatta ömürlerini aşan bir etkiye sahiptir.

Yararlanılan haber kaynakları

1-) https://www.haberturk.com/rusya-tahil-koridoru-anlasmasini-askiya-aldi-diplomasi-trafigi-suruyor-3534753?page=4

2-) https://www.haberler.com/haberler/rusya-neden-tahil-koridoru-anlasmasindan-cekildi-15394273-haberi/

3-) https://www.trthaber.com/haber/gundem/tahil-krizi-istanbulda-cozuldu-turkiyeye-tebrik-yagdi-696609.html

4-) https://www.ntv.com.tr/turkiye/cumhurbaskani-erdogandan-rusyanin-tahil-anlasmasi-karariyla-ilgili-aciklama,LD-HsSU5BUGqi4f-zO0m5A

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir