Genel

“Yeni Kazakistan’da” “Adil ve Müreffeh Toplum” İnşasında Yeni Anayasanın Rolü

Sovyet sonrası dönemde bağımsızlıklarını ilan ederek dünya siyaset sahnesine çıkan Orta Asya devletleri, bağımsızlıklarının 30. yılını geride bıraktı. Söz konusu devletlerin siyasi serüvenleri değerlendirildiğinde açıkça görülmektedir ki her biri kendi iç dinamikleri ve potansiyelleri oranında bir değişim ve dönüşüm çabası içinde olmuşlardır. Bu çerçevede atılan adımlar ve benimsenen siyasi tutumlar, ülkelerin farklı seviyelerde gelişmelerine neden olmuştur. Bu süreçte özellikle çeşitli ilkeler ve prensipler benimseyen ve bunu yasal zemine oturtan ülkelerin kalkınma ve büyüme hızı diğerlerine oranla daha yüksek olmuştur. Özellikle Anayasa çerçevesinde belirlenen prensipler, yönetimin nasıl bir politika izleyeceğini gösterirken diğer yandan da halka güven sağlamada en önemli araç olmuştur.

Bu bağlamda Orta Asya’nın en büyük ve en gelişmiş devletlerinden biri olan Kazakistan, bağımsızlığından bu yana siyasi istikrarı hiç kaybetmeyen ve demokratik kazanımlarını da her gün arttıran bir ülke olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer Orta Asya devletlerinde olduğu gibi uzun yıllar boyunca Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafından yönetilen Kazakistan’da komşu ülkelerdeki siyasi ve toplumsal problemlerin neredeyse hiçbiri ortaya çıkmamıştır. Bunun yanında Kazakistan, bağımsızlığının ilk yıllarında sınır problemlerini çözmüş, demografik yapısındaki çarpıklığı Kazak halkı lehine düzenlemiş ve dünyadaki güçlü devletlerle kuracağı ikili ilişkileri netleştirerek tek kutuplu olmayıp çok yönlü bir dış politika anlayışını belirlemiştir. Ülkesini dışarıdan gelecek müdahalelere ve yönlendirmelere karşı koruyan Nazarbayev’in arkasındaki en önemli güçlerden biri de günümüzde Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Kasım-Cömert Tokayev’di. Zira hem Kazak toplumunu hem de dünyayı tanıyan Tokayev, devletin çeşitli kademelerinde ve uluslararası örgütlerde üst düzey görevler alarak bilgisini ve tecrübesini istikrarlı bir yönetim inşası sürecinde kullanmıştır. Cumhurbaşkanlığı görevini aldığı 2019 yılından itibaren ise Tokeyev, siyasi, ekonomik ve sosyal çerçevede attığı adımlarla demokratikleşme, liberalleşme ve sürdürülebilir kalkınma amacıyla “Ulu Bozkır”ın felsefesinden de esinlenerek toplumsal dönüşüm için gerekli olan adımları atmaya devam etmiştir.

Siyasi istikrar ve toplumsal barış açısından diğer bölge devletlerine oranla daha istikrarlı bir profil çizen Kazakistan, 2022 yılındaki Trajik Ocak Olayları’nda önemli saldırılarla karşı karşıya kalmıştır. Halkın ülkedeki pahalılık, yolsuzluk ve liyakat konusundaki taleplerini ve demokratik protesto hakları, bir grup darbeci ve terörist tarafından suistimal edilmeye çalışılmıştır. Ancak yaşanan olaylar bir yana sürdürülebilir kalkınma için sürdürülebilir reforma ihtiyaç duyulduğunun bilincinde olan Tokayev, ülkede gerçek anlamda kapsamlı bir siyasi dönüşüm süreci başlatmıştır. Ülkenin kurucu Cumhurbaşkanı ve bugüne kadar yapılan reformların mimarı olan Nazarbayev’e karşı bir toplumsal öfkenin ortaya çıkması neticesinde Nazarbayev siyasi bir olgunluk göstererek üzerindeki tüm görevlerinden feragat ettiğini açıklamıştır. Nazarbayev’in ardından Cumhurbaşkanı Tokayev de ülkede gerçekleştirilecek siyasi reformların ve bu reformların garantörü olan anayasa değişikliğinin detaylarını halka paylaşarak tansiyonun düşmesini sağlamıştır.

Her ülkede olduğu gibi Kazakistan’da da siyasal ve toplumsal dönüşüm süreci en nihayetinde Anayasa değişikliği ile taçlandırılmıştır. Bu değişikliğin hayata geçirilmesi Ocak 2022’deki olaylar sebebiyle daha da hızlı bir şekilde gerçekleşmiştir. Cumhurbaşkanı Tokayev, olayların kontrol altına alınmasından hemen sonra 16 Mart 2022 tarihinde “Yeni Kazakistan: Yenilenme ve Modernleşme Yolu” başlıklı Ulusa Sesleniş konuşmasında Trajik Ocak Olayları’nı devlete karşı bir başkaldırı şekline dönüştürenleri ülkedeki reformlardan rahatsız olan kişiler olarak tanımlamıştır. Bu kişilerin temel amacının ülkedeki modernleşme çabalarını engellemek olduğunu söyleyen Tokayev, bundan sonraki süreç için reform çalışmalarının daha da hızlı bir şekilde gerçekleşeceğini söylemiştir.

Bu konuşmada daha fazla demokratikleşme ve güçlü parlamentoya vurgu yapan Tokayev, yeni anayasanın en kısa zamanda yürürlüğe girmesi için de çalışmaların başladığını ilan etmiştir. İlerleyen süreçte vatandaşlara vaat edilen çeşitli siyasal haklar ve toplumsal düzenlemeler anayasal garanti altına alınmıştır. Bu sebeple ülkedeki anayasa referandumu “Yeni Kazakistan’ın” kimlik inşasında önemli bir yere sahiptir. Anayasa değişikliği ile birlikte ülke parlamentosu daha güçlü bir yapıya bürünmüş, Cumhurbaşkanlığı makamının yetkileri azaltılmış ve siyasi sistem Kazak halkının yeniden güveneceği ve teveccüh göstereceği bir hale dönüştürülmüştür. Cumhurbaşkanının sadece bir kez bu göreve seçilebileceği ve tekrar aday olamayacağı ise yeni anayasadaki en önemli değişikliklerden biridir. Tokayev’in görev süresi sonunda tekrar Cumhurbaşkanlığına aday olmaması ile birlikte Kazakistan demokrasisi bölgedeki pek çok devletin tecrübe etmediği yeni bir demokratik dönüşüm sürecini yaşayacak ve farklı bir seçim atmosferinin içine girecektir. Bu durum Kazakistan’da siyasi istikrar ve toplumsal huzur içinde üçüncü nesil bir Cumhurbaşkanı’nın seçilebileceği anlamına gelmektedir. Kırgızistan haricindeki diğer Türk cumhuriyetlerine baktığımızda iktidara tek başına sahip olan devlet başkanının, seçim yoluyla değişmesi alışılagelmiş bir uygulama değildir. Bu yönüyle Kazakistan hem demokrasinin hem de devlet otoritesinin aynı anda muhafaza edilebileceği bir yönetim anlayışını mümkün kılmıştır. Ayrıca Tokayev’in ilk kez göreve geldiği 2019 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı Amirjan Qosanov’un %16 oranında bir oy alması da Kazakistan demokrasisi adına olumlu bir gelişme olarak not edilmelidir.

Kazakistan vatandaşları, kurucu anayasalarını onaylamak üzere ilk kez 1995 yılında sandık başına gitmişlerdir. Aradan geçen 27 yılın ardından ikinci kez anayasanın belli maddelerinin değiştirilmesine ihtiyaç duyulmuş ve teklif edilen değişiklikler %77 oranındaki “evet” oyuyla kabul edilmiştir. Bu değişiklikle birlikte mevcut anayasanın 33 maddesi değiştirilmiştir. Bu oran anayasanın 1/3’üne karşılık gelmektedir. Anayasanın uygulamaya konmasıyla birlikte ülkedeki siyasal sitem değişmiş “güçlü bir parlamento, hesap verebilir bir hükümet ve şeffaf bir yargı” ortamının tesis edilebilmesi için yapılan çalışmalar hız kazanmıştır. Bu noktada Tokayev’in bazı önerileri dikkat çekicidir.

Tokayev, Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisi ile olan bağının koparılması gerektiğini ve bu sayede ülkedeki siyasi rekabetin daha da artacağını dile getirmektedir. Ayrıca yüksek mahkeme üyelerinin ve Merkez Seçim Komisyonu’nda görev alanların da parti üyeliklerinin düşürülerek tamamen tarafsız bir şekilde görevlerini yerine getirmeleri öngörülmektedir. Yeni Anayasa, Yeni Kazakistan’ın inşasında pek çok açıdan büyük bir öneme sahiptir. Yeni Anayasa, “halkın sesini duyan devlet” ya da “halkı dinleyen devlet” ifadelerini ön plana çıkarmış ve söz konusu modeli güçlü bir şekilde uygulamaya devam etmiştir. Bu bakış açısı ile hem reformların hem de siyasilerin temel amacının halkın refahı ve huzuru olduğu vurgulanmıştır.

Daima ülkesindeki toplumsal barışın önemine değinen Tokayev, devlet başkanını vatandaşlar arasında eşit fırsatlar yaratan ve bu fırsatların garantörü olan kişi olarak tanımlamıştır. Devlet başkanı toplumdaki artı değerleri toplumun tüm üyelerine eşit şekilde dağıtmakla yükümlüdür. Bu sebeple de yeni dönemde Cumhurbaşkanının akrabalarının devlet içinde yüksek memurluklarda görev alması yasa ile engellenmiştir. Ayrıca Yeni Kazakistan’ın “adil ve müreffeh” bir şekilde inşası için “oligarşik kapitalizm”e savaş açmıştır. Bu bağlamda mülkiyet hakkına saygıyı göz ardı etmeden ülkenin zenginliklerinin daha eşit ve kullanışlı paylaştırılmasının öncüsü olmuştur.

Diğer yandan Yeni Anayasa ile birlikte parlamentonun yetkileri kademeli olarak arttırılmış, hükümeti görevden alma yetkisi Cumhurbaşkanından alınarak parlamentoya verilmiştir. Bu sayede Kazakistan’da uzun yıllar boyunca sağlanmış olan siyasi istikrarın kurumsallaştırılması ve kalıcı hale getirilmesi hedeflenmektedir. Yeni Anayasa ile birlikte ülkedeki seçim sisteminde de köklü değişiklikler yapılmıştır. Yapılan bu değişiklikler ile halkın daha aktif bir şekilde siyasetin içinde yer alması, devlet yönetimindeki rolünün ve etkinliğinin arttırılması hedeflenmiştir. Tokayev, vatandaşların nezdinde oy kullanmanın dahi eski önemini yitirdiğini ve dolayısıyla da giderek devlete karşı yabancılaştığını ifade etmiştir. Bu sebeple öncelikle yerel meclislerin seçim usulleri güçlendirilmiş, yerel meclislerin bölgesel sorunları çözme noktasındaki etkinlikleri arttırılmıştır. Bir taraftan Cumhurbaşkanının yetkileri parlamentoya devredilirken diğer taraftan ise merkezdeki yetkiler yerel meclislere aktarılmıştır. Bu yetki devri vatandaşların devlet yöneticilerine daha hızlı ulaşmasını sağlamış, bu da sorunların çözümünde önemli bir rol oynamıştır. Daha önceki dönemlerde Cumhurbaşkanı tarafından atanan belediye başkanları da anayasa değişikliği ile birlikte doğrudan halk tarafından seçilmeye başlanmıştır.

Demokrasilerin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi ülkedeki siyasi rekabet ortamına bağlıdır. Siyasi rekabet ise ancak çok sayıda farklı siyasi partinin var olması sayesinde gerçekleşebilir. Bu sebeple yeni bir siyaset anlayışının benimsendiği “Adil ve Müreffeh Yeni Kazakistan”da ülkedeki siyasi partilerin hareket alanları genişlemiş ve vatandaşların herhangi bir siyasi partiye üye olurken önlerine çıkarılan yoğun prosedürler kaldırılmıştır. Tokayev, yapılan bu değişikliklerle birlikte ülkedeki parti sisteminin çok hızlı bir şekilde geliştiğini söylemektedir. Yapılan bu reformlar sayesinde Kazakistan siyasal ve toplumsal anlamda ciddi ilerleme sağlamıştır, halkın devlete olan güveni yeniden tesis edilmiştir. Kazakistan’ın sürdürülebilir kalkınması ve gelişmesi için atılan adımların kısa bir süre zarfında sonuç verdiği ortadadır. Zira demokratik ve ekonomik olarak daha istikrarlı, hukuki temellere dayalı ve hakların Anayasal çerçevede garantiye alındığı Kazakistan, Asya’nın ötesinde geniş Avrasya coğrafyasının merkezine dönüşmüş durumdadır. Bunun en somut göstergesi ise ekonomide yaşanan iyileşme, artan toplumsal refah, pek çok alandaki yabancı yatırımlar ve Astana yönetiminin son dönemde Avrupa’dan Çin’e kadar gerçekleştirdiği önemli diplomatik temaslardır.

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir