ABD,  Avrupa Birliği,  Enerji,  Genel,  Rusya,  Savunma,  Türk Dünyası

Rusya Federasyonu’nun Dünya Üzerindeki Askeri Üsleri

GİRİŞ

Rusya dünya üzerinde en çok toprak parçasına sahip ülkelerin başında yer almaktadır. Kuzeyinde Kuzey Kutup Denizi, Doğusunda Pasifik bulunmakta ve zor bir coğrafyaya sahiptir. Rusya, Bizans ve Slav kültürünün sentezinden oluşmaktadır. Rusların bilinen tarihi 3. yy da Doğu Slavları ile başlamış, 9. yy resmen kurulmuştur. Din olarak Ortodoks Hristiyanlığı benimsenmiş ve Bizansdan çok etkilenilmiştir. Topraklarının çoğu Moğollar tarafından işgal edilmiş bir süre sonra tekrar kurulmuşlardır. Deli Petro döneminde Dünya standartlarını yakalayan ve hedefleri olan bir ülke haline gelen Rusya da 1917 yılında başlayan isyan ile Çarlık sistemi yıkılmış ve Lenin önderliğinde Sovyetler Birliği kurulmuştur. 1991 yılında ise Sovyetler dağılmış ve adı Rusya Federasyonu olarak değişmiştir.

Federal yarı başkanlık tipi cumhuriyet ile yönetilen Rusya’da nüfusun %77’isini Ruslar oluştursa da ülkede 182 farklı etnik grup bulunmaktadır. Halkın %73’ü şehirde, geriye kalan %27’si kırsal alanlarda yaşamaktadır. Resmi para birimi Ruble olan ülkenin başkenti Moskova’dır. Ülkede 100’den fazla dil konuşulsa da resmi dil Rusçadır. Ülkenin büyük bölümü Ortodoks 20 Milyon kadarı da Müslümandır. Yine üretim konusunda Dünya’da en büyük ilk 5 ülke arasındadır. Ülke’de doğalgaz yatakları ve petrol yatakları bulunmaktadır. Gelirin büyük kısmı bu hammadde satışlarından gelmektedir. Yine Uçak, Tank, Silah ve ağır sanayi birçok ürünün üreticisi konumundadır. Putin’in gelmesi ile birlikte ülkede milli gelir artmış ve eski Sovyet tarzı politikalar uygulanmaya başlamıştır. Orta Doğu’da sert bir politika izleyen Rusya, komşusu olan Ukrayna’yı ilhak etmiştir. Federasyon bayrak olarak sade ve 3 farklı renkten oluşan bir bayrak kullanmaktadır. Bu bayrağın oluşmasında farklı görüşler mevcuttur. Beyaz, Mavi ve Kırmızı renklerin Pan-Slavizm’i simgelediği görüşü en yaygın olanıdır. Ayrıca Rusya dünyanın en güçlü 2. Ordusuna sahiptir. [1]

  • Rusya Nüfus Bilgileri
  • Toplam nüfus: 142,257,600
  • Savaşta kullanılabilir nüfus: 70,000,000
  • Askerlik yapabilecek nüfus: 47,000,000
  • Yıllık askerlik yaşına ulaşan nüfus: 1,355,000
  • Toplam asker sayısı: 3,586,128
  • Aktif asker sayısı: 1,013,628
  • Yedek Asker sayısı: 2,572,500

1.Kavramsal ve Tarihsel Çerçeve

1.1. Tarihsel Süreklilik İçinde Rus Dış Politikası ve Rus Ordusu

Çarlık Rusyası, 1721 yılında ortaya çıkmış ve 1917’deki Rus Devrimi‘ne kadar var olmuş imparatorluktur. Rus Çarlığı’nın ardılı olmuş olan Rus İmparatorluğu, 20. yüzyılda Sovyetler Birliği olarak bir “süper güç” haline gelecek olan Rusya’nın çerçevesini oluşturmuştur. Dünya tarihindeki en geniş imparatorluklardan biri olmuş olan Rus İmparatorluğu, Britanya ve Moğol imparatorluklarının ardından en geniş sınırlara ulaşmış tarihteki üçüncü devlettir. 1866’da toprakları kuzeyden Arktik Okyanusu ile güneyden Karadeniz‘le, doğuda Alaska’yla, batıda Baltık Denizi‘yle çevrilmiştir. Avrupa’daki son mutlak monarşilerden birisini oluşturmaktadır. 20. yüzyılın başlarında Britanya İmparatorluğu’nun ardından dünyanın en geniş ikinci imparatorluğu durumunda olan Rus İmparatorluğu, 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla 5 milyon kişiden oluşan ordusu ile Avrupa‘nın beş büyük gücünden biri konumundaydı. Avrupa’nın en büyük askeri güçlerinden biri olmasına karşın savaşın halk üzerinde yol açtığı yıkımın ve İngilizlerin Çanakkale Cephesi‘ni kaybetmesi nedeniyle müttefiklerinden yardım almamasının sonucu olarak 1917 yılında meydana gelen Rus Devrimi’yle ortadan kalkmıştır. Yerine önce Rusya Geçici Hükümeti ardından Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ortaya çıkmıştır.[2]

İmparatorluk yönetimi 19. yüzyılın ilk yarısında özellikle Asya‘da geniş topraklar elde etmiştir. Gürcü İmereti Krallığı’nın 1801’de Rusya’ya bağlanmasını öteki küçük Gürcü prensliklerinin ilhakı izledi. İran 1813’te Azerbaycan‘ın kuzey kesimini Rusya’ya bırakmak zorunda kaldı. Ermenilerin yaşadıkları topraklar da 1828’de Rus yönetimine girdi. Şeyh Şamil önderliğindeki Çeçenlerin ve Dağıstan halklarının direnişi ancak 1834-59 yılları arasındaki seferlerle kırılabilirken, Çerkezlerin denetim altına alınması 1864’e kadar sürdü. Kazakistan’daki göçebe halklar ise 1840’larda egemenlik altına alındı. 17. yüzyılda Uzak Doğu‘da Rus kuvvetleri Pasifik Okyanusu kıyılarına kadar ulaştı. 1707’de Japon adalarının kuzeyindeki Kamçatka yarımadası Rus bölgesi olarak ilan edildi. 18. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Ruslar Bering Boğazı’nı geçerek Alaska’ya girdiler. Rus-Amerikan Kumpanyası Alaska ve Kaliforniya’nın bazı kıyı ve adalarını ele geçirdi. Bu genişleme, Amerika‘nın doğu ucunda bağımsızlığını kazanıp batıya doğru tüm kıtayı egemenliği altına alma uğraşı veren Amerika Birleşik Devletleri tarafından durduruldu.[3]

  1. yüzyıl başlarında Rus dış politikasının en önemli hedefleri Rusya’nın öteden beri çatıştığı İsveç, Polonya ve Osmanlı Devleti olmuştur. Tilsit Antlaşması’ndan sonra İsveç’e açılan savaş, 1809’da Finlandiya’nın Rus İmparatorluğu’na bağlanmasına neden oldu. Bunları izleyen dönemde İsveç, Rusya için bir tehlike olmaktan çıktı. Polonya’nın birliğinden yana bir politika izleyen Aleksandr’ın Rusya’yla müttefik bir krallık kurma girişimleri ise sonuçsuz kaldı. Litvanya üzerindeki hak iddiaları üzerine Polonya’ya karşı sertleşen tutum, Rus korumasına son vermeye yönelik ayaklanmayla (1830) bir sindirme politikasına dönüştü. Ayaklanmanın bastırılmasından sonra Polonya’nın özerkliği kaldırılarak yoğun bir Ruslaştırma politikası başlatıldı. Polonya sorununda Prusya ve Avusturya’dan güçlü bir destek gören Rusya, bir ölçüde Fransa ve Britanya’yla karşı karşıya kaldı.[4]

Rus yayılmasının başlıca hedefi olan Osmanlı Devleti’ne karşı izlenen politika ise ikili bir nitelik taşımaktadır. Daha çok Karadeniz üzerinden tahıl ihracatı için güvenli bir yol oluşturmayı amaçlayan imparatorluk yönetimi, öncelikle güçlü bir müttefik olarak Osmanlı Devleti üzerinde nüfuz kurmaya çalışmıştır. Bu politikanın uygulandığı 1798-1806 ve 1832-53 arasında Osmanlı Devleti’nin bütünlüğünü destekleyen Rusya, toprak taleplerinden kaçınma yoluna girmiştir. Avrupa’daki güç dengelerinin bu politikayı güçleştirdiği dönemlerde ise Balkan halklarını kışkırtma ya da doğrudan savaş açma (1806-12, 1828-29, 1853-56) yolu seçildi. Osmanlılarla ittifak politikası Türk Boğazları üzerinde denetim kurma ve Akdeniz’e inme açısından daha büyük kazançlar sağladı. Çatışma dönemlerinde ise Boğdan ve Eflak prensliklerini ele geçirme çabası öne çıktı. Bu çabanın Avrupa’da yarattığı kaygı, Rusya’nın Avrupa’nın dışında tutulmasını düşünen Britanya ve Fransa’nın Osmanlı Devleti’nin yanında Kırım Savaşı’na girmesinde önemli rol oynamıştır. Sivastopol’un bir yıl başarıyla savunulmasına karşın savaşta ortaya çıkan ciddi yetersizlikler, Nikolay’ın yerine geçen II. Aleksandr’ı (hükümdarlığı 1855-81) öncelikle Rusya’nın geri kalmışlığının üstesinden gelmeye yöneltti.[5]

Bu arada 1860’larda Türkistan‘da başlayan Rus yayılması 1880’lerde Hazar Denizinin doğu kıyısındaki Türkmen topraklarına kadar ulaşmıştır. Britanya’nın Hindistan’daki konumunu tehdit eden bu gelişmeler, iki ülke arasında Afganistan üzerinde başlayan çekişmeyle yeni bir boyut kazanmıştır. Orta Asya’daki Rus-Britanya çekişmesi Eylül 1885’te nüfuz sınırının belirlenmesiyle durulmuştur. Japonya ve Çin’le bir dizi antlaşma imzalayarak Uzakdoğu’da Sahalin ve Kuril adalarıyla Amur Nehri vadisi gibi önemli köprübaşlarını ele geçiren Rusya, Kore üzerindeki Çin-Japon çekişmesinde (1894-95) Çin’in yanında yer aldı. Japonya’nın yayılmasını önlemeye yönelik bu politika, Mançurya‘da ve ardından Liaodong Yarımadasında liman ve demiryolu ayrıcalıkları elde edilmesini sağladı. Boxer Ayaklanması sırasında Mançurya’ya Rus birliklerinin girmesi (1900), Japonya’yla rekabeti açık çatışmaya dönüştürdü. Çin’deki çıkarlarını korumak isteyen Britanya 1902’de Japonya’yla ittifak yaptı. Gerginliği azaltmaya yönelik görüşmeler sürerken, Japon kuvvetleri Şubat 1904’te Port Arthur’daki (Lüshun) Rus savaş gemilerine ani bir baskınla saldırdı. Böylece Rus-Japon Savaşı yaşandı.[6]

Rusya’nın yakın tarihine bakacak olursak da Vladimir Vladimiroviç Putin’in çok ilginç ve alışılmadık bir şekilde zamanın Devlet Başkanı Yeltsin’den görevi devralması, adeta sessiz bir devrimdir ve hep perde arkası öğrenilmek istenen konular arsındadır. Rus siyasal tarihinde özel bir konuma sahip olan ordu, SSCB sonrasındaki devletin ve toplumun içine düştüğü otoriterizm-demokrasi, liberalizm-devlet müdahaleciliği ve kolektivizm-bireyselcilik tartışmaları bağlamında eski önemini kaybetmiştir. Yeltsin dönemini de ekonominin demilitarizasyonu, federalizmin ön plana çıkması, devletin karşısında üreten, sivil nitelikli bir toplum dinamiğinin oluşmaya başlamasıyla ordu ciddi anlamda güç kaybı yaşamıştır. Kurumsal anlamda ordu, 1993 olaylarında başkanlık rejimi ile parlamentarizmin, daha sonra da Çeçen Savaşlarıyla birlikte federalizm karşısında merkezi devletin yerleştirilmesinde önemli rol üstlendiği halde, hep siyasal iktidarların güdümünde olmuştur. Asker maaşlarının azalması, savunma sanayinin modernizasyonunun başarısız olması, profesyonel anlamda belirli bir prestij yitimini de beraberinde getirmiştir. Putin’in iktidara gelişiyle birlikte devlet organlarının orduya bakış açılarında belirgin bir değişme yaşanmıştır. II. Çeçen orduyu iktidar güdümünün yeniden sağlanması için temel amaçlarından biri olarak görmektedir. Putin ile birlikte ordu, yeniden Rus kimliğini ve varlığının uluslararası alanda temsil edecek bir araç haline gelmiştir.[7]

Putin’in gerçekleştirmek istediği reformlar için istikrarlı bir dış politika ortamına ve Batı’nın desteğine ihtiyaç duymuştur. Putin, Yeltsin döneminde kaybedilen prestij ve saygınlığı yeniden kazanmak ve Rusya Federasyonu’nun yeniden büyük bir güç olarak uluslararası sistemde saygı gören bir aktör konumuna getirmek için aktif bir dış politika izlemektedir. 2000-2001 yıllarında Batı ile ilişkilerde AB’ye ağırlık verilmesine karşın 11 Eylül 2001’den sonra Rusya Federasyonu en yakın müttefiki ABD olmuştur. Bush’un küresel terör ile savaş politikasına destek veren Putin, ABD’nin Orta Asya’ya askeri olarak yerleşmesine gözlerini kapatmıştır.  Putin bunun karşılığında uluslararası sistemde terörle mücadele şeklinde ortaya çıkan konjonktürden Çeçenlerle ve Kuzey Kafkasya’daki ayrılıkçı terörle mücadele etmek için faydalanmıştır. Ancak Rusya Federasyonu, ekonomik ve siyasi çıkarları ile ötüşmediği gerekçesiyle 2003 yılında ABD’nin Irak’ı BMGK kararı olmaksızın ve uluslararası hukuka aykırı olarak işgal etmesine, Fransa ve Almanya’nın yanında yer alarak, karşı çıkmıştır. Bu dönemde NATO’nun doğuya doğru genişlemesi, BDT coğrafyasında ardı ardına meydana gelen renkli devrimler ve Rusya Federasyonu tarafından İran’ın nükleer çalışmalarına verilen destek, ABD ve Rusya Federasyonu arasındaki ilişkilerin giderek gerginleşmesine neden olmuştur. ABD’nin Irak’ı işgali ve İran ve Suriye’ye yönelik muhtemel müdahalesinin neden olduğu yüksek petrol fiyatları ise RF’nin ekonomik gelişimine destek olmuştur. Rus ordusunun, 2014 yılında Rus askerlerinin Ukrayna’nın Kırım’daki yönetimine el koymalarının siyasi meyvelerini topladığı görülmüştür. Aynı şekilde Suriye’de, Rus askerlerinin iç savaşı Devlet Başkanı Beşar Esad lehine çeviren müdahalesi de silahlı kuvvetler içinde büyük bir başarı olarak görülmektedir.[8]

 

1.2. Devletlerin Ülke Dışı Askeri Faaliyetleri

Yaşadığımız dönemin Küreselleşme çağına denk gelmesiyle birçok unsurun değiştiğini gözlemledik. Küreselleşme kavramı, İçinde bulunduğumuz çağı ve dünyayı anlamak için yapılan birbirinden farklı alanlardaki çalışmaların anahtar kavramı haline gelmiştir. Küreselleşme her yönüyle önem verilen bir mit, uluslararası şirketlerin başvurduğu bir slogan veya artık sınırların olmadığı farklı bir süreç, ekonomik, askeri ve teknolojik gelişmelerin küresel çıkarlara hizmet ettiği bir ifade tarzı olarak kabul edilir olmuştur. Birçok ülke küreselleşme sürecinde rekabet düzeylerinin saptanmasının önemini anlamış durumdadır ve askeri anlamda rekabet avantajı sağlayabilmek öncelikle ülkenin uluslararası rekabet yapısını doğrudan etkilemektedir.[9]

Devletler arası yaşanan rekabet, bireyden toplumlara, örgütlerden devletlere, ulusal ekonomilerden dünya piyasalarına, çevreden uzaya, iletişimden ulaştırmaya, çatışmalardan savaşlara, geleneklerden kültürel faktörlere kadar birçok yapı, grup ve doğaya değin unsurlarda kendini göstermektedir. Bütün devletler bu konuda kendilerine özgü yapılarına göre tehditlere karşı çözüm getirecek tedbir alma yöntemleri geliştirmeye çalışmışlardır.  Bu süreç dinamik bir yaklaşımı gerekli kılmaktadır. Çünkü küresel tehditler her geçen gün dönüşerek şekil değiştirmekte ve teknolojik gelişmeler de bu değişim üzerinde ilave çarpan etkisi yaratmaktadır. Bu nedenler devletler küreselleşmenin getirdiği bu hızlı değişime ayak uydurmak için ülkesi dışında gelişen faaliyetleri kesintisiz olarak takip etmeleri gerekmektedir. Ayrıca, kendi askeri güçlerini stratejik iç ve dış dinamiklere uygun olarak yapılandırma zorunluluğunun gereğini planlı ve yapısal temel unsurlarla koordineli bir anlayış içerisinde yerine getirmelidir.[10]

Devletlerin ülkesi dışında yaptığı askeri faaliyetlere örnek vermemiz gerekirse en güzel örnek çatışmanın yoğun olduğu Orta Doğu, Hazar çevresi ve Orta Asya’yı da içine alan Avrasya bölgesini örnek verebiliriz. Bu coğrafya, ABD’nin dünya üzerindeki konumuna karşı uzun süredir devam eden meydan okumanın söz konusu olduğu bir saha olmuştur. Mısır’ın Süveyş Kanalı’nın doğusu, Çin’in Xinjiang eyaletinin batısı, Rusya’nın Sovyet dönemi sonrası Kafkas sınırlarının güneyi ve yeni Orta Asya devletlerinin çevresinde yer alan bu yakın bu bölge yakın tehdit olarak değerlendirilmekte ve bu bölgeler üzerinde büyük rekabet yaşanmaktadır. Rusya için hem stratejik hem de politik anlamda önemli bir konumda bir bölgedir. Rusya askeri anlamda bir ayağını bu bölgelere atmıştır. Bunların en önemli göstergesi de bu bölgelerde kurduğu üstlerdir.

Askeri Üslerin varlığına biraz değinecek olursak kökenleri çok daha eskilere Antik Yunan’a ve onun şehir devletlerine kadar gitmektedir. 17. Yüzyıldan İkinci dünya savaşına kadar kolonilere sahip ülkeler tarafından çoğunlukla koloni faaliyetlerini yürütmek amacıyla kullanılan üsler Soğuk Savaş’ın başlangıcıyla birlikte iki süper güç olan ABD ve Sovyetler Birliği arasında siyasi rekabet ve çevreleme amacıyla kullanılmıştır. Soğuk savaşın bitişi, Sovyetler Birliği’nin yıkılışıyla birlikte yeni bir dönem başlamıştır. Özellikle de 11 Eylül 2001 saldırılarıyla askeri üsler için en önemli “öteki” terör örgütleri olarak hedef alınmıştır.[11]

Son olarak da Devletler ülkesi dışındaki askeri faaliyetleri gerçekleştirirken aynı zamanda da gizli kalmak istemektedirler. Bu durumda devreden milli ordular çıkarılıp yerine Özel Askeri Şirketler getirilmiştir. Bugün savaşlarda ya da çatışmalarda etkinlik gösteren özel askeri şirketler, savaş endüstrisindeki özel aktörlerin dönüşümünü temsil eder. Bunların en önemli özelliği, modern bir şirket formu taşımalarıdır. Paralı askerlerden farklıdırlar; çünkü, her şeyden önce bir şirket olarak kurulmaktadırlar ve çok farklı türlerde askeri hizmet vermektedirler. Bir şirket oldukları için, kendi endüstrisinden ya da farklı endüstriden firmalarla finansal bağlar geliştirebilmişlerdir. Bugün en aktif olan firmalardan çoğu birçok büyük şirketin yan kuruluşu haline gelmiştir.[12]

  1. Bölüm: Rusya’nın Rusya Dışındaki Askeri Mevcudiyet ve Faaliyetleri

Varşova Paktı ve Sovyetler Birliği’nin parçalanmasıyla birlikte II. Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan Soğuk Savaş da sona erdi. Hatta 1990’lı yılların başında Boris Yeltsin başkanlığındaki Rusya’nın “ABD’nin 200 yıllık demokrasi tecrübesinden yararlanma” kararı almasıyla birlikte “Soğuk Savaş” teriminin de tamamen tarihe karışacağı düşünülmüş, Rusya ile Batı arasında çok yönlü ilişkiler yürütülmüştür. Boris Yeltsin’in Batı karşısında teslimiyetçi bir politika izlemesinin sebebi, kesinlikle Çeçenistan başta olmak üzere iç politikada büyük sorunlar yaşaması ve Rusya’nın ekonomisinin dış destekler sayesinde ayakta kalabilmesiydi. Ancak, Rus devlet ve halkının en önemli özelliklerinden biri, “yıkılmak/yok olmak üzereyken” içinde bulunduğu durumdan güçlenerek çıkma becerisine sahip olmasıdır. İki buçuk asırlık Altın Orda hâkimiyeti, Napolyon ile yapılan I. Vatan Savaşı, Hitler Almanya’sı ile yapılan II. Vatan Savaşı, Çarlık Rusya’sının yıkılışı gibi süreçlerden Rusya güçlenerek çıkmıştır. 1990’lı yıllardaki kriz sonrası da aynı durum söz konusu olmuştur.

Boris Yeltsin’in yerine Vladimir Putin’in geçmesi, enerji kaynak fiyatlarının artışı, Rusya’nın SSCB’nin yıkılışının şokunu atlatması ve iç sorunların önemli bir kısmını çözmesi neticesinde Rusya, daha 2000’li yılların başında uluslararası alanda yeniden önemli bir oyuncu hâline gelmiştir. Rusya daha aktif ve agresif bir siyaset izlemeye ve ABD’nin “tek kutuplu dünya düzeni inşa etme” siyasetine karşı çıkmaya başlamıştır. ABD’nin bu siyasetiyle ilgili Rusya’yı en çok rahatsız eden husus ise Washington’un Moskova’nın hâlâ kendi “arka bahçesi” olarak gördüğü eski Sovyet coğrafyasını Rusya’dan koparmaya çalışmasıdır. NATO ve AB’nin yayılmasını da Kremlin, bu çerçevede görmüştür. Nitekim Rusya ile ABD’nin arasını açan ve yeniden Soğuk Savaş’tan bahsedilmesine sebep olan gelişmelerde iki eski Sovyet cumhuriyeti ile ilgilidir. Gürcistan ile Ukrayna’da Batı destekli renkli devrimlerin gerçekleşmesi, Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını ilan etmelerine ve Kırım’ın Rusya tarafından ilhakına yol açmasıdır.[13]

Rusya ile ABD’nin çıkarları her ne kadar başta yalnızca eski Sovyet coğrafyasında çatışıyor olarak görülse de zamanla mücadele alanı genişleyerek başka unsurlarda oluşmuştur. Bunun sebebi de iki ülkenin amaç ve hedeflerinin çakışmasıdır. ABD, tek kutuplu dünya düzeni inşa etme çabasının yanı sıra her yerde Batı yanlılarını iktidara getirmeye ve askerî teknoloji ve enerji pazarlarına hâkim olmak istemiştir. Rusya ise bölgesel güç olmak, eski Sovyet coğrafyasında ve bir zamanlar Sovyetlerin güçlü olduğu coğrafyada eski gücüne kavuşmak, Avrasya’da enerji alanında hâkimiyet sağlamayı istemektedir. İki ülkenin dış politikalarını söz konusu isteklerine göre yürütmesi de aralarında siyasi, askerî, ekonomi, enerji alanında, hatta dinî sahada bir mücadelenin yaşanmasına yol açmıştır. Eski Soğuk Savaş günlerini aratmayan bu mücadelenin Ukrayna’dan Suriye’ye, Balkanlar’dan Venezuela’ya kadar birçok cephesi vardır. Rusya, ABD gibi okyanuslarda ve karalarda muhtelif üstleri bulunan bir devletle küresel güçte karşısına çıkması ile Rusya’da askeri faaliyetlerde kendini geliştirmiştir.[14]

Rusya, Baltıklar hariç eski Sovyet coğrafyasındaki etkisini son yıllarda artırmış ve dolayısıyla da ABD’nin buradaki “varlığını” minimum seviyeye indirmiştir. Moskova Balkan ülkeleriyle özellikle enerji alanında sıkı iş birliği geliştirmiştir. Suriye, Rusya için arz ettiği önemi, bölgede zaten güçlü olan ABD için arz etmemektedir. Rusya, ABD’nin eski Sovyet coğrafyasına olan ilgisine karşı eskiden beri Latin Amerika’ya ilgi göstermektedir. Hatta SSCB zamanında Latin Amerika, iki taraf arasında önemli bir cephe olmuştur. Rusya günümüzde de kıta ülkeleriyle yakın iş birliği geliştirmeye çalışmıştır. Her ne kadar Rusya ile ABD’nin birçok bölgede çıkarları çatışsa da her iki ülke de doğrudan askerî çatışmaya girmekten kaçınmaktalar.[15]

Rusya ülkesi dışındaki faaliyetlerinin birçoğunda milli ordusunu kullanmamaktadır. Putin’in gizli askerleri sahneye önce Ukrayna ve Kırım’da ortaya çıkmışlardır. Ayrılıkçı grupların yanında savaşan ve önceleri nereden geldiği sadece tahmin edilen bu savaşçı gruplar kamuflaj kıyafetlerini giyiyor ama asla Rus bayrağı ya da ordudan olduklarını gösteren bir sembol taşımıyorlardı. Çatışmaların şiddeti arttıkça dünya kamuoyu bu savaşçıların aslında Rus askeri olduğundan emin oldular ancak Kremlin her defasında bunu reddetmiştir.[16]

Rusya, Suriye savaşında sahada ağırlığını artırmaya karar verince paralı askerler bir kez daha ortaya çıkmıştır. Batı basınındaki iddialara göre aralarında Wagner’in de olduğu pek çok Rus şirket ülkeye savaşçı gönderdi. Son olarak Deyrizor’daki çatışmadan sonra gözler bu yöne çevrildi. Rus hatta ABD’li yetkililer “paralı asker” lafını ağzına dahi almamışlardır. Ancak önce Amerikan basını, sonra da Kremlin yanlısı yayın kuruluşları ölen savaşçılardan “Wagner güçleri” olarak bahsetmiştir. Ukrayna’daki ayrılıkçı grupların başındaki eski Rus Albay Igor Strelkov da sosyal medya hesabından “Bölgede Wagner’in iki birliği vardı, birinci birlik tamamen yok oldu, ikincisi de paramparça…” açıklamasını yapmıştır.[17]

O dönemde Ukrayna’ya bağlı olan Kırım’da havaalanı gibi kritik alanları ele geçiren ve küçük yeşil adamlar olarak adlandırılan, asker üniformalı kişilerin bugün Wagner Grubu’na bağlı paralı askerler olduğu bilinmektedir. Wagner’e bağlı olduğu düşünülen paralı askerlerin ortaya çıktığı bir diğer yer de Rusya yanlısı silahlı grupların orduya karşı mücadele yürüttükleri Ukrayna’nın Donbass bölgesidir. 2015 yılından sonra ise Rus paralı askerler Suriye’de faaliyet göstermişlerdir. Uluslararası basın kuruluşlarında yer alan haberlerde, Suriye hükümetinin Palmira’nın Irak Şam İslam Devleti’nden (IŞİD) geri alınması için düzenlediği operasyonda büyük rol oynadıkları görülmüştür.[18]

Ayrıca, Suriye’nin başkenti Şam’ın korunmasında da rol almışlardır. Ancak şirketin faaliyetlerinin mercek altına alınması Afrika’daki faaliyetlerinden sonra yürütülmüştür. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde şirketin faaliyetleriyle ilgili araştırma yapan üç Rus gazeteci, 2018 yılında öldürülmüştür. Bu cinayetlerin arkasında Wagner’in bulunduğu yönündeki iddialar hiçbir zaman kanıtlanamamıştır. Orta Afrika Cumhuriyeti’nin yanı sıra Madagaskar, Zimbabve, Sudan ve Libya da şirketin faaliyet gösterdiği ülkeler arasında yer almaktadır. Reuters haber ajansı, Ocak 2019’da yayınladığı bir haberde, Wagner’e bağlı paralı askerlerin Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun korumalığını yaparken görüldüğünü bildirmiştir. Rus şirketlerinin Afrika’daki bazı ülkelerde özellikle enerji alanında yatırım yapabilmek ve bu yatırımlarını koruyabilmek için Wagner Grubu’nun desteğine ihtiyaç duyduğu bilinmektedir.[19]

Wagner’in arkasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e en yakın isimlerden biri olarak gösterilen Evgeni Prigozhin’in olduğu bilinmektedir. Sahip olduğu catering şirketiyle Rusya devlet başkanlığının yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını karşıladığı için “Kremlin’in aşçısı” lakabıyla bilinen Prigozhin, bir iş adamıdır. Wagner’in Libya’nın doğusunu kontrolü altında tutan General Halife Hafter’e bağlı güçlere destek veren yaklaşık 300 elemanının olduğunu ve Libya Ulusal Ordusu’na da top, tank, insansız hava aracı ve mühimmat tedarik ettiği bilinmektedir. Bu paralı askerler, Tobruk ve Derna’daki derin su limanlarını Rus filosunun gelebilmesi için güvenlik altına almayı amaçlamışlardır.[20]

Wagner’a bağlı paralı askerler, Libya’da yalnızca silah temin etmekle kalmıyor, aynı zamanda özellikle sosyal medya üzerinden propaganda faaliyetlerinde de bulunmaktadırlar. Şirketin yapılacak olası bir cumhurbaşkanlığı seçiminde Hafter’in aday olması halinde, kazanması için usulsüzlük ve propaganda faaliyetlerinde bulunmaya hazırdırlar. Wagner’in iç yazışmalarında, Hafter’in kontrolü altına aldığı toprakları savaşarak değil, aşiretlere rüşvet vererek ele geçirdiği ve burada da ağırlıklı olarak Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelen 150 milyon doları kullandığı bilinmektedir.[21]

Rusya’nın Paralı Asker Şirketleri

  • RSB-Group
  • Antiterror
  • MAP
  • MSGroup
  • Centre R
  • ATK Group
  • SlavCorps
  • PMC Wagner
  • N.O.T.
  • Cossacks[22]

 

2.1. Çok Taraflı Faaliyetler Kapsamındaki Mevcudiyet

En başta ABD ve İngiltere olmak üzere gelişmiş kapitalist ülkelerin çıkarları gereği asker göndermede ya da Birleşmiş Milletler’in müdahale etmede pek fazla istekli olmadıkları bölgelerde, uluslararası güvenlik şirketlerinin gittikçe daha fazla etkin olmaya başladıkları bir gerçektir. Bu tür şirketlerin en fazla etkinlik gösterdiği ve tercih edildiği bölge ise Afrika’dır. Örneğin, Sierra Leone. Ordu ve isyancılar arasındaki çatışmalardan sonra, 1996 yılında seçimle iktidara gelen sivil hükümet, Güney Afrikalı askerler tarafından oluşturulan ve uluslararası güvenlik şirketlerinin en önemlilerinden biri olarak bilinen Executive Outcomes’a kontrolü vermiştir. Executive Outcomes (EO), daha önceki askeri rejim tarafından 1995 yılında, hükümet güçlerini eğitmek amacıyla getirilmişti. Bu şirket özellikle şehir merkezlerinden ve elmas çıkarılan bölgelerden isyancıları uzaklaştırmayı başarmıştır. Aynı zamanda, Sierro Leone askerlerinin niteliğini yükselttiği gibi RUF’la başarılı bir şekilde çatışacak bir milis güç örgütlemiştir. Ocak 1996’da EO, RUF’un en büyük üslerinden birine saldırı düzenledi ve bunun sonucunda isyancılar hükümetle görüşmek istediler. EO’ın operasyonlarının sağladığı göreli istikrar koşulları içinde seçimler yapılmıştır. EO’a “yardımlarından” dolayı 35 milyon dolar ödendiği ve bu miktarın Sierra Leone hükümetinden çok BM tarafından karşılandığı belirtiliyor. 21 aylık bir dönem için ödenen bu paranın görece düşük olduğu söyleniyor. Çünkü BM gözlemci güçlerinin sekiz aylık masrafları için belirlenen bütçe 47 milyon dolar’dır.

Bu şirketlerle süper güçlerin jeo-politik stratejileri arasında kurulan yarı-resmi bir bağ vardır. Devletler, çoğu zaman özel askeri şirketleri kendi ordularının “doğal bir uzantısı” olarak kullanabiliyorlar ve bu günümüzde gittikçe belirginleşen bir eğilim olarak ortaya çıkıyor. 1990’lar boyunca bir ABD şirketi olan MPRI (Military Professional ResourcesIncorporated)   Bosna ve Hırvatistan’da kullanılmıştır. 1988’de zamanından önce emekli olan üç generalin kurduğu, askeri eğitim ve beceri kazandırma konusunda uzmanlaşan MPRI, genellikle ABD hükümeti için çalışır. 1994’te Hırvatistan hükümeti MPRI ile, Hırvat askeri güçlerinin kapasitesini arttırmak ve Hırvatistan’ı NATO’yla “Barış Programı için Ortaklık” çerçevesinde çalışacak uygun bir aday haline getirmek için sözleşme imzalamıştır. Bu sözleşme, modern bir özel askeri şirket ile bir hükümet arasında imzalanan, ilk askeri eğitime yönelik sözleşmelerden biri olarak gösterilmiştir. 1995’in ağustos ayında, MPRI’ın Hırvatistan’a gelişinden bir sene geçmemişken, Hırvatistan ordusu, daha önce hiçbir şekilde başaramayacağı bir şeyi gerçekleştirdi: Sırplara karşı bir hücum gücü oluştu ve Sırpların elinde olan bölgeleri geri aldı. MPRI, bu çatışmalarda bir rolü olduğunu inkâr etmiştir. MPRI, doğrudan çatışmalara katılmamış olsa bile, Hırvat ordusunun saldırısının planlanması ve eşgüdümleşmesi MPRI tarafından sağlandı. Bu dolaylı da olsa askeri şirketin müdahilliğini gösteren bir kanıt olmuştur. Hırvat ordusunun başarısı, Bosna için de bir fırsat yarattı ve barış görüşmelerinin yolunu açmış oldu. 1995’te Bosna’da çatışmayı sona erdiren Dayton Barış Anlaşması’na ek olarak Clinton yönetimi MPRI’a, Bosna Federasyonu’nun silahlı güçlerine eğitim vermesi için lisans verdi. Bu kez, Hırvatistan ordusundaki işlevlerinden farklı olarak, Bosna ordusuna “vurucu beceriler” geliştirme konusunda eğitim sağlamak üzere sözleşme imzalamışlardır.[23]

Uluslararası alanda özel askeri şirketler konusunda en iyi uzmanlardan biri olan, 1995’ten 1996’ya kadarki dönemde Liberya ve Ruanda’da BM İnsani Sorunlar Bölümü’nün (UN Departmen of HumanitarianAffairs) danışmanlığını yapan David Shearer’a göre, özel askeri güçlerin gelişimini ve müdahilliğini önlemek için alınacak yasal önlemlerin etkili olması oldukça zordur. Shearer’e göre, bu şirketler çok çabuk bir biçimde kuruluyor ve kapatılarak başka bir alana kaydırılabilmektedir. [24]

2.2. İkili Anlaşmalardan Kaynaklananlar

Rusya Silahlı Kuvvetleri’ne ait askeri birlikler 17 ülkede bulunmaktadır. Rusya’nın askeri üslerinin ise 9 ülkede yer almaktadır. Rusya’nın yurt dışındaki askeri üstleri ve barış gücü misyonları şöyledir;

Askeri Üstler: Suriye, Abhazya, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Moldava, Tacikistan,

Güney Osedya.

Lojistik Destek Merkezi: Suriye, Vietnam.

Rusya’nın Barış Güçleri: Güney Sudan, Lübnan, Kongo, Liberya, Fildişi Sahili, Haiti, Fas,

Kıbrıs.

Eski Askeri Üstler: Azerbaycan, Vietnam, İran, Almanya, Gürcistan, Moğolistan, Polonya,

Küba.[25]

Askeri Üstler

Abhazya

Kafkasya’da Gürcistan’ın batı ile yakınlaşmasından sonra yine stratejik hamleler gerçekleştiren Rusya, NATO’nun faaliyet yürüttüğü Abhazya’ya askeri üs kurmuştur. NATO tehdidine karşı Abhazya’ya oldukça büyük yatırım yapan Rusya, Abhazya’ya hava savunma sistemleri, tankçı birlikler, hava ve deniz güçleri yerleştirmiştir. Sivil askeri kaynaklarına göre Rusya’nın Abhazya’da bin 900 Rus askerinin konuşlandırıldığı bilinmektedir.

Belarus

Rusya’nın kardeş ülke olarak gördüğü Belarus’ta da askeri üssü bulunmaktadır. Her yıl birlikte askeri tatbikatlar gerçekleştiren Rusya ve Belarus bölgedeki güvenliklerini birlikte sağlamayı amaçlamaktadır Rusya’nın Belarus’ta bulunan askeri üssünde 850 askeri olduğu bilinmektedir.

Moldova/Transdinyester

Rus askerlerinin bu topraklarda durumu tanınmayan cumhuriyet, uluslararası hukuk açısından oldukça karışıktır. Bir yandan, Sovyet döneminde hala Kolbasna köyünün çevresinde oluşturulan Avrupa’nın en büyük askeri depolarından biri koruma gerektiriyor. Diğer yandan, Transdinyester’de bulunan Rus askeri, PMR ve Moldova arasındaki ihtilafın yine ‘sıcak sahneye’ geri dönmeyeceğinin garantisidir. Yine de, Rusya Transdinyester’i bir devlet olarak tanımaz ve Moldova’nın birliğini korumak anlamına gelse de, Rus ordusunun kendi topraklarına konuşlandırılması anlaşması hiçbir zaman imzalanmamıştır. PMR’deki Rus ordusunun mevcut gücü: İki barış gücü taburu, depoların korunması, helikopter pilotlarının ayrılması ve birkaç destek bölümüdür. Bu, Transdinyester savaşını bir defada geri götüren 14. Ordu’da kalmıştır. Çatışma başladığı zaman, birliklerin gücü 22.000 askerdi, fakat çoğu ya geri çekildi ya da (Kişinev ve diğer Moldovalı şehirlerde bulunan parçalar için) Moldova’nın yetkisi altında geçti.[26]

 

Kırgızistan

Vladimir Putin, Orta Asya’da etkisini artırma çabaları çerçevesinde Rusya’nın bölgede askerî varlığını pekiştirme yönünde de önemli adımlar atmıştır. 2003 yılının sonbaharında Kırgızistan’da Rus Kant askerî üssü açılmıştır. Daha 1941 yılında Kant’ta bir askerî hava alanı açılmış ve zamanla burada askerî birlik kurularak hava okulu da açılmıştır ki, Hüsnü Mübarek ve Hafız Esad gibi Orta Doğu’nun önde gelen eski liderleri burada eğitim almışlardır. Kırgızistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla bu okul ve buradaki birlik, önemini kaybetmiştir. ABD’nin Kırgızistan’da Manas askerî üssünü açmasından sonra (2002) Moskova da Kant’taki havaalanının Rus üssüne çevrilmesi konusunda Kırgız yetkilileriyle anlaşmaya varmış ve böylece 1991’den sonra Rusya ilk yurtdışı askerî üssünü açmıştır. Bu üssün resmî amacı, bölgede hava sahasını kontrol altında tutmak ve gerektiğinde terör grupları ile mücadele etmektir. 2006 yılında Kant askerî üssü gerek askerî teknoloji, gerek asker sayısı bakımından 2.5 kat genişletilmiştir. Kant üssünde SU-25 adlı beş adet hücum uçağı, dört adet L-29 adlı eğitim uçağı, iki adet Mİ-8 helikopteri bulunmaktadır.

1954’te kurulan Issık Göl’deki Askerî Deniz Filosu da hâlen Rus mülkiyetinde sayılmaktadır (1993’ten beri). Kırgızistan’da Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı’na bağlı sismik ve radyosismik laboratuarlar da mevcuttur. Böylece özellikle 21. yüzyılın başından itibaren Rusya bu ülkede askerî varlığını arttırmıştır. Bununla birlikte ülkedeki Amerikan Manas askerî üssü devamlığını devam ettirmektedir. Kırgız yetkililer özellikle fiyat artışını sağlamak veya Rusya’dan yeni yardımlar koparmak için Amerikan üssünün kapatılması konusunu gündeme getirseler de, amaçlarına ulaştıklarında hep geri adım atmaktadırlar.[27]

Tacikistan

Ekim 2004 yılında Tacikistan’daki Rus avcı taburuna da askerî üs statüsü verilmiştir. Bu tabur aslında daha 1945 yılında oluşturulmuş, 1980-1989 yılları arasında Afganistan’da savaşmıştır. Bu üssün içerisinde üç avcı alayı (Duşanbe, Kulyab ve Kurgan-Tübe), 670. Hava Birliği (Ayni askerî havaalanı), 303. Helikopter Filosu ve istihbarat birlikleri yer almaktadır. Toplam 7000 kişinin görev yaptığı bu üstte çok sayıda füze, 100 tank, 300 zırhlı araç bulunmaktadır. Buradaki askerî üssün görevi, Tacikistan ile Afganistan sınırının korunması, terör ve uyuşturucu trafiği ile mücadele ve genel olarak bölgede güvenliğin sağlanmasıdır.

Bu üssün yanı sıra inşaatına daha 1979 yılında başlanan Tacikistan’daki Optik-Elektronik Merkezi de 2004 yılında Rusya’nın mülkiyetine verilmiştir. Bunun karşılığında Rusya, Tacikistan’ın 242 milyon dolar borcunu silmiş ve beş yıl içerisinde Tacikistan ekonomisine iki milyar dolarlık yatırımda bulunmuştur. Rusya Uzay Birliği’ne bağlı olan bu merkezin en önemli görevi ise kozmik nesnelerin tespiti ve onların takibidir. Bu merkez sayesinde Moskova, Avrasya, Kuzey ve Orta Afrika bölgeleri ile Hint ve Atlantik okyanuslarının yayıldığı coğrafyayı (uzay kısmını) kontrol altında tutmaktadır.[28]

Kazakistan

Rusya, Kazakistan ile de yakın askerî münasebetler içerisindedir. Ocak 2004 tarihinde SSCB’nin en büyük uzay üssü olan Kazakistan’daki Baykonur uzay üssünün 50 yıllığına Rusya’ya kiralanması konusunda Rusya ile Kazakistan anlaşmaya varmışlardır. Bu üssün yanı sıra Kazakistan topraklarında Rusya Savunma Bakanlığı’na bağlı Nakliye Uçağı Alayı (Kustanay), Sarı-Şagan deneme poligonu, uzay birliklerine bağlı radyo-teknolojik merkez gibi askerî mahiyette birimler bulunmaktadır. Baykonur uzay üssünün varlığı, aslında her iki ülke (Rusya ve Kazakistan) için de büyük önem arz etmektedir. Dünyanın en gelişmiş uzay üslerinden biri olan Baykonur’dan en fazla uzay aracı fırlatılmakta, en fazla araştırma ve faaliyet burada yapılmaktadır. Yine Baykonur, sahip olduğu 15 çeşit askerî amaçlı uzay fırlatma sistemi itibariyle diğer uzay üslerinden üstündür. Avrupalı uzmanlara göre, “uzaya dünyadaki en kolay çıkılacak yer, Baykonur uzay üssüdür.” Aynı özellikleri taşıyan başka bir üssün kurulması çok kolay olmadığı için Rusya, kendi topraklarında başka uzay üsleri de olmasına rağmen Baykonur’a büyük önem vermekte ve Kazakistan’a yıllık yaklaşık 115 milyon dolar kira ödemektedir. Bununla birlikte Rusya, üssü ticarî amaçlarla kullanmakta ve Kazak yetkililerinin belirttiğine göre yıllık bir milyar dolardan fazla gelir elde etmektedir. Bütün bunların yanı sıra Baykonur uzay üssü, ayrıca Rusya’nın uluslararası arenadaki konumunu da güçlendirmektedir. [29]

Astana açısından bakıldığında ise, Kazakistan bağımsızlığını kazandığı dönemde bu üssü çalıştıracak alt yapı ve yeterince uzmana sahip olmadığından dolayı üssü Rusya’ya kiralamıştır. Ancak o tarihten itibaren Kazakistan’ın bu alana önem vermeye başlaması ve kendi uzmanlarını yetiştirmesi, Rusların tecrübelerinden faydalanması gibi hususlar, anlaşma süresinin sona erdiği tarihte sürenin tekrar uzatılmayacağına ve Kazakların bu üssü kendilerinin işleteceğine işaret etmektedir. Dolayısıyla Kazakistan’ın da “uzay devleti” olma yolunda büyük adımlar attığını ve Baykonur uzay üssünün Rus-Kazak işbirliğinin geliştiği en önemli alanlardan biri olduğunu söylemek mümkündür.[30]

Özbekistan

Özbekistan’da Rus askerî üssü olmasa da, Ruslar bu ülkedeki Hanabad üssünü kullanmaktadırlar. Özbekistan’ın ABD ile arası açıldıktan ve Kasım 2005 yılında Amerikan üssündeki son Amerikan uçağı Özbekistan’ı terk ettikten sonra Rusya ile Özbekistan arasında imzalanan anlaşmaya göre, iki ülke karşılıklı olarak birbirlerinin askerî üslerini kullanabileceklerdir. Bu anlaşma gereğince de Moskova, 2001-2005 yılları arasında ABD tarafından kullanılan Hanabad üssünü kullanmaktadır. 2005 yılından itibaren Özbekistan’da Rus üssünün açılması konusu sık sık gündeme gelsede, taraflar bu konuda bir türlü anlaşmaya varamamaktadırlar. Buna rağmen ABD üssünün kapatılması ve Özbekistan’ın KGÖA’na dahil olması, yine de Rusya’nın başarısı olarak kabul edilmektedir.[31]

Suriye

Rusya, Suriye’deki ilk askeri operasyonunu 30 Eylül 2015’te yapmıştır. Rusya’nın müdahalesi askeri muhaliflerin güç kaybetmesiyle sonuçlandı. Suriye’de rejimin operasyonlarına havadan ve karadan destek veren Rusya’nın hava ve deniz üsleri yanı sıra çatışmalı bölgelerde geçici üsleri var. Rusya’nın Şam, Lazkiye, Halep Hama ve İdlib bölgelerinde faaliyet gösterdiği 12 askeri üste rejimin askeri operasyonlarına destek veriyor. Suriye’nin kuzeybatısındaki Lazkiye’de bulunan Himeymim Hava Üssü Rusya tarafından aktif kullanılıyor. Rusya’nın ayrıca Suriye’nin Akdeniz limanında bulunan Tartus limanında dev bir deniz üssü bulunuyor. Rusya’nın Suriye’deki operasyonlarını yöneten Operasyonel Birim Başkanı Andrey Kartapolov, kısa süre önce Moskova’nın Suriye’de devasa bir askeri üs kuracağını açıklamıştı.[32]

Tartus Deniz Üssü

Rejime silah ve mühimmat tedarik etmek için kullanılıyor. 1700 personel görev yapıyor. 2 adet tamir ve tedarik gemisi bulunuyor.

Bassel El-Esad Hava Üssü (Himeymim)

Askeri ve istihbarat operasyonları için kullanılıyor. 2 bin Rus personel görev yapıyor. 32 uçak 16 helikopter, 9 tank, 2 karadan havaya füze savunma sistemi bulunuyor.

Şayrat Hava Üssü

Rusya Hava Kuvvetleri’de hava üssünü aktif olarak kullanmaktadır. 2015 yılında Rusya, uçaklarını yerleştirmek için pistleri genişletme çalışması yaptı. Şayrat Hava Üssü Suriye’nin Humus Vilayeti’nin Humus ilçesinin Şayrat kasabasında bulunan askerî bir hava üssüdür. Üs, Suriye’nin en büyük üçüncü şehri Humus’un 31 km güneydoğusunda yer almaktadır. Şayrat Hava Üssü, Suriye’deki en büyük ve en aktif hava üslerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca en çok uçuşun gerçekleştirildiği askerî üslerden birisidir. Hava üssünde, iki pist ve 40 hangar bulunmaktadır ve Suriye Hava Kuvvetleri’nin 50. Hava Tugayına ev sahipliği yapmaktadır. Suriye ordusuna ait 5 adet jet filosu ile birlikte 1 adet Sukhoi Su-25 bombardıman uçağı ve MiG-23 ve Su-22 tipi savaş uçakları envanterinde yer alır. Bunun yanında, 6 adet yerden havaya güdümlü füze savunma sistemi bulunmaktadır.[33]

Ermenistan

Kafkasya Bölgesinde Rusya ile en sıkı ilişkilere sahip ülke Ermenistan’dır. Askeri yoğunluğu Ermenistan’a vermiş olan Rusya’nın ülkede 2 askeri üssü bulunmaktadır. Bunlardan ilki Gümrü Askeri Üssü, ikincisi ise başkent Erivan’da bulunan Erebuni Askeri Üssüdür. Gümrü Askeri Üssü: Erivan’a 120km. uzaklıkta, ülkenin kuzeyinde yer alan ve Ermenistan’ın ikinci büyük şehri Gümrü’de konumlandırılmıştır. Üs bölgedeki Rus çıkarlarını küresel güçlere karşı koruyan en önemli üstür. 1953 yılında Ermenistan’a konuşlandırılan 7.Orduya bağlı 127.Tümen bünyesinde 102. Askeri Üs olarak oluşturulmuştur. 1 Eylül 1994 yılında yapılanan 102. Gümrü Üssü’nde, 13 savaş birliği, 17 yardımcı birlik, 84 adet topçu sistemi, 74 adet tank, 17 adet Piyade Muharebe Aracı (BMP), 148 adet Zırhlı Piyade Çatışma Aracı (BTR), yüksek sinyal stabilizasyonuna ve frekansına sahip modern navigasyon cihazları, mobil istasyonlar, BUK M1-2 ve Smerch sınıfı uçaksavar füzeler mevcuttur.[34]

Ayrıca 2007 yılında kapatılan Batum ve Ahılkelek üslerinin donanımları 102.Gümrü Askeri Üssü’ne aktarılmıştır. Buradaki asker sayısının gösterilenden daha fazla olduğu tahmin edilmektedir. Üste Rusya ve Ermenistan’ın silahlı kuvvetlerinden oluşmuş bir Birleşik Ordu Grubu yer almaktadır. Askerler tatbikatların yanı sıra, 30 Eylül 1992 tarihli anlaşma gereğince Ermenistan’ın Türkiye ve İran ile olan sınırını da koruma yükümlülüğü altındadır. Erebuni Askeri Hava Üssü: Erivan’ın 7 km. güneyinde bulunan Erebuni’de Rusya’nın 3624. Askeri Hava Üssü bulunmaktadır ve 1995 yılında oluşturulmuştur. Üs 102. Askeri Üs dahilinde faaliyet göstermektedir. Bünyesinde MIG-29 savaş uçağı ve Mi-24 helikopterleri, 16 adet MIG-29 Fulcrum savaş uçağı, 18 adet Mi-24P saldırı helikopteri ve Mi-8MT ve Mi- 8MSV6 sınıfı askeri taşıma helikopteri, Ermenistan Hava Kuvvetlerine ait 2 adet Ilyushin IL- 76M , 1 adet Airbus A319CJ uçağı, 12 adet Mi-24 ve 9 adet Mi-8 helikopteri bulunmaktadır. Ermenistan, ayrıca 15 adet Sukhoi SU-25 yakın hedefe tasarlanmış saldırı uçağına, 6 adet L- 39C Albatros jet eğitim uçağı, 1 adet MiG-25 avcı ve yüksek hızlı keşif uçağının da Ermeni hava kuvvetlerinin silah envanterinde olduğu bilinmektedir. Arzni askeri eğitim üssünde ise 9 adet Mil Mi-2 hava desteği sağlama amaçlı zırhlı taşıma helikopteri ve 10 adet Yak-52 eğitim uçağı bulunmaktadır.[35]

Kırım

Ukrayna’da Rusya yanlıları ile Kiev yönetimi arasında büyük çatışmalar çıkmış ve Donbass bölgesi Kiev’den tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan ederek cephede Kiev yönetimi askerleriyle çatışmaya devam etmiştir. 2014 yılında Ukrayna’da yaşanan iç savaşın hemen ardından Rusya’nın Kırım hamleleri çok sert oldu. Karadeniz’in en stratejik noktası olma özelliğini taşıyan Kırım’da 2015 yılında referandum gerçekleşti. Bu referandum ile Kırım doğrudan Rusya’ya bağlandı. Ukrayna ile batı ülkeleri bu seçimlerin Rusya’nın baskısı altında olduğunu savunarak Kırım’ı hala Ukrayna’ya bağlı olarak gördüklerini açıkladı ve Rusya’yı işgalci ilan etti. Batının Kırım baskısına aldırış etmeyen Rusya, bu stratejik öneme sahip olan bölgeye kara, hava ve deniz kuvvetleri yerleştirdi. Son olarak Kırım’a Belbek Askeri Hava Alanı açan Rusya ayrıca hava savunma sistemlerini Kırım’a kurarak bölgedeki etkinliğini arttırdı. Rusya, Kırım’a şu ana kadar 15 binin üstünde asker gönderdi.[36]

Lojistik Destek Merkezleri

Suriye

Tartus kenti, Rusya Deniz Kuvvetleri’ne ait 720 numaralı lojistik destek merkezi.

 

Vietnam

Kamran kenti, Rusya Silahlı Kuvvetleri’ne ait denizaltıların onarım ve bakımı, askeri uçakların ikmalinin yapıldığı üstür.

Afganistan

Afganistan’a sınırı bulunan Tacikistan’da da oldukça etkin olan Rusya, bu ülkede 7 bin askerini bulunduruyor. Rusya’nın Tacikistan’da hava savunma sistemleri bulunurken özellikle kara kuvvetlerine oldukça önem veriyor.[37]

Eski Askeri Üstler

Azerbaycan

Rusya’nın Azerbaycan’daki askeri varlığı diğer Güney Kafkasya ülkelerine göre farklılık göstermektedir. Azerbaycan Devleti bünyesindeki Rus askeri üslerini Sovyetler Birliği’nin yıkılması ile kapatmıştır. Bugün Rusya’nın Azerbaycan’da askeri olarak varlığını sürdürdüğü tek kurum Gebele Radar İstasyonu ‘dur. Azerbaycan’ın başkenti Bakü’nün 320 km. kuzeybatısında yerleşen Gebele bölgesinin Zaragon köyünde 210 hektarlık alanda SB’nin savunma bakanlığına tahsis edilmiştir. 1984 yılında tamamlanan istasyon, 20 Şubat 1985 yılında faaliyete başlamıştır.[38]

Yeltsin dönemi gergin olan ilişkiler, Putin’in iktidara gelmesiyle yumuşama dönemine girmiştir. Bu anlamda Azerbaycan’ı ziyaret eden ilk Rusya devlet başkanı Putin olmuştur. Moskova-Erivan yakınlığı ve Azerbaycan’ın tehdit algılaması ile gerginleşen ilişkiler, istasyonun statüsünün belirlenmesinde gecikmeye neden olmuş ancak Putin ziyareti ardından bir açıklığa kavuşabilmiştir. 24-26 Ocak 2002 yılında Aliyev’in Moskova ziyareti ile Gebele’nin statüsü ve kullanma prensipleri hakkında anlaşma imzalanmıştır. Anlaşma Rusya’nın istediği askeri bir statünün aksine Analitik Bilgi Merkezi statüsünü kazanmıştır. İmzalanan anlaşma ile belli şartlar da getirilmiştir. Buna göre;

-Bakü’nün izni olmadan elde edilen bilgiler üçüncü devletlerle paylaşılmayacak,

-Elde edilen bilgiler Azerbaycan’ın bağımsızlığı ve güvenliğine karşı kullanılmayacak,

-Askeri personeller Rusya’da eğitilecek,

-Personel sayısı 1500’den fazla olmayacak,

-Toplam personelin 1/3’i Azerilerden oluşacak,

-Teknik alanda iki ülke arası iş birliği sağlanacak,

-Azerbaycan hava savunma sistemi modernleştirilecek.

Son maddeyle ilişkili olarak Gebele İstasyonu koruma görevinin Azerbaycan Hava Kuvvetleri tarafından yürütülmesine karar verilmiştir. İstasyonun kurulmasındaki amaç güney bölgelerini kontrol altında tutmaktır. İstasyon Türkiye, İran, Çin, Hindistan, Pakistan, Afrika kıtasının bir kısmı ile Atlantik ve Hint okyanuslarının büyük bir kısmının kontrolünü elinde tutan bir güç platformu görevindedir. Netice itibarıyla Sovyet mirası Gebele’nin Rusya için büyük önem arz ediyor olması Azerbaycan’ın elinde bir “stratejik koz” olarak sayılabilir. Ayrıca ekonomik olarak büyük katkı sağlayan İstasyon’un uyumlu ilişkiler olduğu sürece karşılıklı bir avantajı temsil ettiğini söyleyebiliriz.[39]

Gürcistan

Rusya’nın buradaki askeri varlığına bakacak olursak; 1991-2000 yılları arası Boris Yeltsin döneminde Batum, Vaziani ve Ahılkelek’te askeri üsler kurulmuştur. Gürcistan’ın değişen iktidarı, Batı’ya yönelimler ve ayrılıkçı bölgelerin de etkisiyle ülkede Moskova kaynaklı karışıklıklar meydana gelmiştir. 1992 yılında başlayan Abhazya sorunu ve Rusya’nın bu bölgelere olan desteği Gürcü yönetimini rahatsız etmiş ve Gürcistan’daki Rus üslerinin tahliyesi/kapatılması istenmiştir. İlişkilerin kötüleşmesiyle 2007 yılında Batum ve Ahılkelek üsleri kapatılmıştır. Rusya’nın bölgedeki etkinliğinin ve tarihi Karadeniz politikasının önemi itibarıyla Abhazya ve Güney Osetya bağımsızlığını ilk tanıyan devlet olmuştur. Bugün ise fiilen Gürcistan’ın elinden çıkmış bu iki bölgede Rusya askeri varlığını sürdürmektedir. 7. Rus Askeri Üssü olarak adlandırılan Abhazya’daki Gudauta üssünde 4.000 asker bulunmaktadır. Kara, hava ve deniz kuvvetlerinden oluşan birliklere her geçen gün sevkiyat yapılıyor, modernize ediliyor.[40]

Karadeniz’e çıkışın kilit noktası olan Abhazya üssündeki “Bombora” hava üssü Kafkasya’da yer alan en büyük hava üstüdür. Poti ve Oçamçira Limanları ise deniz kuvvetlerinin faaliyetleri açısından Rusya için büyük öneme sahiptir. Yalnız bugün limanlar nezdinde sadece hücum botları bulunmaktadır. 17 Şubat 2010 yılında ise Rusya ve Abhazya üssün 49 yıl daha uzatılmasına yönelik anlaşma imzalamıştır. Güney Osetya’daki 2.000 askerli 4.üs Osetlerin çağrısı ve isteği ile destek bularak kurulmuştur. Gudauta üssü ile birlikte yüzden fazla T-72B3 tank, BTR-82 A zırhlı araç ve çok sayıda silah, elektronik savaş sistemleri ve keşif sistemleri yerleştirilmiştir. Bölgede bulunan askeri üslerin ayrıca modernize edilerek Karadeniz etkinliğinin kaybedilmemesine dayanak olduğu söylenmelidir.[41]

Vietnam

Cam Ranh havacılık ve donanma üssü. Üs Sovyet döneminde aktif olarak kullanılıyordu, ama perestroika ve SSCB’nin çöküşünden sonra çürüme çöktü. 2001’de üs kapatıldı, zira o zamanki Rus filosu uzun yıllardır Hint Okyanusu’nda bulunmuyordu ve bu nedenle bir üsse ihtiyaç duymuyordu. Ancak, 2013 yılında Cam Ranh’da yapılan anlaşma uyarınca, denizaltılar için ortak bir Rus-Vietnam servis istasyonu kurulması gerekiyordu. 2014’ten bu yana, Cam Ranh’daki uçak Rus tankeri uçaklarını almaya başladı.[42]

2.3. Tek Taraflı (Rusya merkezli) Askeri Mevcudiyet ve Faaliyetler

Rusya’nın tek taraflı askeri faaliyetlerine en güzel örnek Libya’dır. Çünkü Hafter bir hükümet değildir ve bundan dolayı iki taraflı bir duruma dönüşememektedir. 2015 sonrasında Rusya’nın Orta Doğu politikasında yeni bir aktör olarak ortaya çıkmıştır. Bu tarihten sonra Putin yönetimi özellikle Suriye, Libya ve BAE başta olmak üzere bütün Orta Doğu ülkeleriyle olan ilişkilerinde, Rusya Federasyonu içinde yaşayan çeşitli Müslüman unsurları aktif olarak kullanmaya başlamıştır. Moskova’nın bu yeni “paralel diplomasisinin” başında ise hiç şüphesiz Ramazan Kadirov yönetimi gelmektedir. Günümüzde Kadirov, Rusya’daki özerk cumhuriyetlerin cumhurbaşkanları arasında resmi olarak Orta Doğu temsilcisi olan tek yöneticidir. Bu bağlamda Moskova, Orta Doğu politikasında Kadirov faktörünü iyi kullanmaktadır. Örneğin Eylül 2017’de Moskova’da Rusya Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı, Libya Ulusal Ordusu sözcüsü Ahmed el-Mismari ile temaslarda bulunurken, aynı günlerde Kadirov, Çeçenistan’ın başkenti Grozni’de Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Ahmed Muaytik ile görüşmeler düzenlemiştir.[43]

Bu çerçevede Putin Orta Doğu politikasında da Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları arasında rekabet oluşturarak aralarından birinin güçlenmesini önlemekte ve böylece son karar veren merci de kendisi olmaktadır. Moskova’nın Libya politikası söz konusu olunca, paralel diplomasi dışında dikkat çeken diğer bir husus da yürüttüğü paramiliter faaliyetlerdir. Nitekim 2018’den beri çeşitli uluslararası medya mecraları Libya’daki paralı Rus askerlerinin varlığından bahsederek bu konuyu sürekli gündemde tutmaktadır.  Bunun dışında, Wagner üyelerinin belli aralıklarla Rusya Savuma Bakanlığı’na Libya’daki gelişmelerle ilgili raporlar göndermektedir.[44]

Rusya ordusu Libya’da, küçük çapta da olsa çeşitli faaliyetler yürütmektedir. Bu faaliyetlerin başında bulunan isim ise Rusya Hava Kuvvetleri Komutanı Andrey Holzakov. Holzakov komutanlığındaki Rus askerlerinin karargâhı ise liman kenti olan Bingazi’de bulunuyor. Dolayısıyla Rusya’nın resmi makamlarıyla özel paralı askerler arasında geçen bu yazışmalardan da anlaşıldığı gibi, Wagner bütün faaliyetlerini Rusya Savunma Bakanlığı’yla koordineli yürütmektedir. Sonuç olarak, özellikle son yıllarda Libya’daki varlığını artıran Rusya’nın ana hedefi, buradaki ekonomik ve güvenlik çıkarlarından ziyade, Akdeniz bölgesinde hem uluslararası güçler hem de bölge güçleri arasında devam eden jeopolitik rekabette söz sahibi olan bir aktör haline gelmektir. Dolayısıyla, mevcut gidişatta Libya iç savaşında kimin galip geleceğinden emin olamayan Moskova, sadece Hafter yönetimine yardım etmekle kalmayıp, aynı zamanda rakipleriyle de temaslarda bulunmaya devam etmektedir.[45]

 

SONUÇ

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Rusya kendini hızla toparlamıştır. Dünyanın tek süper gücü konumunda olan ABD ile ilişkilerini normalleştirmeye başlamışsa da iki devletin çıkarları Orta Doğu, Orta Asya, Kafkasya ve Balkanlar gibi bölgelerde çakışmaktadır. Soğuk Savaş dönemini geride bıraksak bile Rusya kendini ekonomik, askeri, teknoloji gibi konularda geliştirmeye çalışmış ve çevresindeki güçlü devletlerle ittifak kurmuştur. Bugün geldiği nokta ise ABD ile tekrar bir rekabet içerisinde olmasıdır. Bu demek oluyor ki yine adını büyük güçler arasına yazdırmıştır. Rusya birçok ülkede üsler kurmuş ve dolaylı ya da doğrudan ülkeleri kendisine bağlamıştır. Ülkelere maddi ve askeri olarak destek olarak kendi safına çeken Rusya bütün faaliyetlerini açıktan yapmamaktadır. Bazı devlet dışı faaliyetlere Özel Şirketler aracılığı ile paralı askerler yoluyla müdahale etmektedir. Bu durum çoğu açıdan olaylar içerisinden temiz çıkmasını sağlamıştır. Birçok taraf Rusya’nın Özel Askeri Şirketler ile çalıştığını iddiasında bulunsa da bunu kanıtlayamamışlardır. Ayrıca Kremlin’de bu durumu daima reddetmiştir. Rusya doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine birçok devletle iletişim halindedir ve kurulan bu düzenin en büyük oyuncularından bir tanesidir.

 

 

KAYNAKÇA

 

AA Haber, “Libya Ordusu: Hafter saflarındaki 1600 kadar paralı asker tahliye edildi”, 24.05.2020.

AA Haber, “Küresel askeri harcamalar 2019’da 1,9 trilyon dolara çıktı”, 28.04.2020.

AA Haber, “Rusya’nın Akdeniz’deki tek askeri üssü Suriye’de”,02.10.2015.

AA Haber, “Rusya’nın Kırım’ı yasa dışı İlhakının üzerinden 6 yıl geçti”, 01.03.2020.

AA Haber, “Görüş- Rusya’nın Libya Politikası”, 06.04.2020.

A Haber, “Rusya’nın nerelerde askeri üssü var? Son yıllarda sayılarını arttırdı”, 16.12.2019.

ACAR, Kezban, Rusya- Ortaçağ’dan Sovyet Devrimi’ne, İstanbul 2009.

ALİYEV, Bayram, “Rusya’nın Orta Asya’daki Askeri Üstleri”, BİLGESAM/ Analiz, Temmuz 2016.

BBC NEWS, “Wagner Grubu: Libya’daki Rus paralı askerler hakkında neler biliniyor?”, 07.01.2020.

DEMİRTEPE, M.Turgut – ÖZKAN, Güner, Uluslararası Sistemde Orta Asya Dış Politika ve Güvenlik, Ankara 2013.

Defence.net, “Rus özel askeri şirketi Wagner’in varlığına ve faaliyet bölgelerine dair inceleme”, 19.05.2020.

DİLEK, M. Sait, “Rusya Federasyonu-Suriye İlişkilerinin Temelleri”, Kastamonu Üniversitesi İİBF Dergisi, S.16,2017.

Dünya.com, “Rus ordusu dış politikada güçleniyor”, 27.12.2017.

Dünya Bülteni, “Rusya KGAÖ üzerinden Orta Asya’ya yayılıyor”, 21.12.2012.

EMİR, Nergiz, Özel Askeri Şirketler, İstanbul 2015.

GAĞARLI, Orhan, AVRASYA ÇIKMAZI- Yeni Büyük Oyunu Kim Kazanacak?, İstanbul 2015.

GÖRÜCÜ, Kutluhan- BÜNYAD, Arzu, “Analiz: Wagner|Rus Hayalet Ordusu”, SETA, 27.02.2020.

Haberler.com, “Transdinyester Rusya’dan yeni asker istedi”, 14.02.2020.

Haber.com, “KGB ajanı Vladimir Putin’i devlet başkanı yapan adam”, 18.12.2019.

Haber Türk, “ABD, Rusya ve İran’ın Suriye’de üs kurma yarışı”, 18.10.2018.

Haber Türk, “Rusya, Libya’yı ikiye bölmeyi hedefliyor”, 25.05.2020.

HOSKİNG, Geoffrey,  Rusya ve Ruslar, İstanbul 2011.

Hürriyet, “Rusya, Küba ve Vietnam’da askeri üst istiyor”, 07.10.2016.

Hürriyet, “Rusya Kırgızistan’daki hava üssünü modernize edecek”, 28.03.2019.

İÇEN, A.Burak,”Soğuk Savaş Sonrası Rusya Federasyonu İç Güvenlik Birimleri”, Güvenlik Birimleri Dergisi, S.1, Mayıs 2019.

İNSAMER, Ermenistan’da Rus Satrancı’’, 09.12.2019.

İSMAYİLOV, Elnur – GAFARLI Orhan, Kafkasya’daki Gelişmeler ve Türkiye, İstanbul 2014.

İSMAYILOV, Elnur, “ Ermenistan’daki Rus Askeri Üsleri: Bölgesel Güvenliğe Tehdit”, BİLGESAM/ Analiz, Aralık 2014.

JOHNSON, Dave, “VOSTOK 2018: Rusya’nın on yıllık stratejik tatbikatları ve savaş hazırlıkları” NatoRevıew, Aralık 2018.

KAMALOV,İlyas, “Rusya’nın Orta Asya Politikaları”, Ankara 2011.

KAMALOV, İlyas, Putin’inRusyası: KGB’den Devlet Başkanlığına, Ankara 2004.

KARTAL, Çetin, Küreselleşme Sürecinde Devlet Ordu İlişkisi, Ankara 2018.

KESER, Ahmet, Özel Askeri Şirketlerin Küresel Yayılımı ve Geleceği, İstanbul 2020.

Kırım Haber Ajansı, “Ukrayna’nın doğusunda yüzlerce paralı asker savaşıyor”, 31.07.2017.

KURAT, A. Nimet, Rusya Tarihi, Ankara 2014.

Milliyet, “Azerbaycan’a Rus Üssü”, 04.07.1997

OĞAN, Sinan, “Rus-Gürcü Askeri Üs Pazarlığı ve Cavaheti Ermenileri”, TÜRKSAM, 30.05.2005.

ÖRMECİ, Ozan – KISACIK, Sina, Rus Siyaseti ve Rus Dış Politikası, Ankara 2018.

MİRZALİYEVA, Fatma, “Vladimir Putin Kimliği ve Rus Dış Politikasına Etkisi”, ORDAF,  01.03.2019.

SÖNMEZ, A.Sönmez, “Moskova’nın Kutuplaşma Çabaları: Putin Dönemi Rus Dış Politikası”, Avrasya Etütleri, S.37, 2010.

ŞİMŞEK, Erdal, “Özel Askeri Şirketler Dosyası”, Stratejik Güvenlik/Arşiv, 26.05.2020.

TGRT Haber, “Tacikistanda Rus Üssü”, 16.12.2015.

TRT Haber, “Rusya, Libya’da ne yapmak istiyor?”, 15.06.2020.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Rusya Federasyonu’nun Suriye’deki Son Askeri Faaliyetlerine İlişkin Ortak Bildiri, 02 Ekim 2015.

ÜNALMIŞ, A. Nafiz – OĞUZ, Şafak, “Karadenizde ABD-Rusya Rekabeti ve Ukrayna Krizi”, KARAN, S. 5, Ocak 2019.

VERNADSKY, George, Rusya Tarihi, İstanbul 2010.

YAPICI, M. İrem, Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler, Ankara 2010.

YILMAZ, Sait, “Kirli İşler ve Özel Askeri/İstihbarat Şirketleri”, ANKA Enstitüsü, 27.05.2018

YÜKSEL, Sinan, “Kuzey Savaşları sırasında Rusya’nın Karadeniz’e yönelik faaliyetleri”, Tarih Araştırmaları Dergisi, S.52, Ekim 2012.

 

[1]Ozan ÖRMECİ- Sina KISACIK, Rus Siyaseti ve Rus Dış Politikası, Ankara 2018.

[2]M. İrem YAPICI, Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler, Ankara 2010.

[3] George VERNADSKY, Rusya Tarihi, İstanbul 2010.

[4] Kezban ACAR, Rusya- Orta çağ’dan Sovyet Devrimi’ne, İstanbul 2009.

[5] A. Nimet KURAT, Rusya Tarihi, Ankara 2014.

[6]Geoffrey HOSKİNG, Rusya ve Ruslar, İstanbul 2011.

[7] İlyas KAMALOV, Rusya’nın Orta Asya Politikası, Ankara 2011.

[8]Dünya.com,’’Rus ordusu dış politikada güçleniyor’’, 27.12.2017.

[9] AA Haber,’’Küresel askeri harcamalar 2019’da 1,9 trilyon dolara çıktı’’, 28.04.2020.

[10]Çetin KARTAL,Küreselleşme Sürecinde Devlet Ordu İlişkisi, Ankara 2018.

[11] A. Nafiz ÜNALMIŞ- Şafak OĞUZ,’’ Karadenizde ABD-Rusya Rekabeti ve Ukrayna Krizi’’, KARAN, S. 5, Ocak 2019.

[12]Ahmet KESER, Özel Askeri Şirketlerin Küresel Yayılımı ve Geleceği, İstanbul 2020.

[13]Haber.com’’KGB ajanı Vladimir Putin’i devlet başkanı yapan adam’’, 18.12.2019.

[14] Fatma MİRZALİYEVA, ’’Vladimir Putin Kimliği ve Rus Dış Politikasına Etkisi’’, ORDAF,  01.03.2019.

[15]Sait YILMAZ,’’Kirli İşler ve Özel Askeri/İstihbarat Şirketleri’’, ANKA Enstitüsü, 27.05.2018.

[16] Kutluhan GÖRÜCÜ- Arzu BÜNYAD,’’Analiz: Wagner|Rus Hayalet Ordusu’’, SETA, 27.02.2020.

[17]Erdal ŞİMŞEK,’’ Özel Askeri Şirketler Dosyası’’, Stratejik Güvenlik/Arşiv, 26.05.2020.

[18]Kırım Haber Ajansı,’’ Ukrayna’nın doğusunda yüzlerce paralı asker savaşıyor’’, 31.07.2017.

[19] Sezer ULUTAŞ,’’ Günümüzde Paralı Askerler ve Uluslararası Etkileri’’.

[20]AA Haber,’’ Libya Ordusu: Hafter saflarındaki 1600 kadar paralı asker tahliye edildi’’, 24.05.2020.

[21]BBC NEWS,’’ Wagner Grubu: Libya’daki Rus paralı askerler hakkında neler biliniyor?’’, 07.01.2020

[22]Defence.net,’’ Rus özel askeri şirketi Wagner’in varlığına ve faaliyet bölgelerine dair inceleme’’, 19.05.2020

[23]Haber7.com,’’Rusya’nın BM Büyükelçisi Nebenzia’dan Wagner açıklaması’’, 13.05.2020.

[24]Ahmet KESER, Özel Askeri Şirketlerin Küresel Yayılımı ve Geleceği, İstanbul 2020.

[25]A Haber,’’Rusya’nın nerelerde askeri üssü var? Son yıllarda sayılarını arttırdı’’, 16.12.2019.

[26]Haberler.com,’’ Transdinyester Rusya’dan yeni asker istedi’’, 14.02.2020.

[27]Hürriyet,’’Rusya Kırgızistan’daki hava üssünü modernize edecek’’, 28.03.2019.

[28]TGRT Haber,’’Tacikistanda Rus Üssü’’, 16.12.2015.

[29]İlyas KAMALOV, Putin’in Rusyası: KGB’den Devlet Başkanlığına, s. 156.

[30]M. İrem YAPICI, Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler, Ankara 2010.

[31]Dünya Bülteni,’’Rusya KGAÖ üzerinden Orta Asya’ya yayılıyor,’’ 21.12.2012.

[32]Haber Türk,’’ABD, Rusya ve İran’ın Suriye’de üs kurma yarışı’’, 18.10.2018.

[33]AA Haber,’’ Rusya’nın Akdeniz’deki tek askeri üssü Suriye’de’’,02.10.2015.

[34]İNSAMER, Ermenistan’da Rus Satrancı’’, 09.12.2019.

[35]Elnur İSMAYILOV,’’ Ermenistan’daki Rus Askeri Üsleri: Bölgesel Güvenliğe Tehdit’’, BİLGESAM/ Analiz, Aralık 2014.

[36]AA Haber, ’’ Rusya’nın Kırım’ı yasa dışı İlhakının üzerinden 6 yıl geçti’’, 01.03.2020.

[37]Turgut DEMİRTEPE- Güner ÖZKAN, Uluslararası Sistemde Orta Asya Dış Politika ve Güvenlik, Ankara 2013.

[38]Milliyet,’’Azerbaycan’a Rus Üssü’’, 04.07.1997.

[39] Orhan GAĞARLI, AVRASYA ÇIKMAZI- Yeni Büyük Oyunu Kim Kazanacak? İstanbul 2015.

[40]Sinan OĞAN,’’ Rus-Gürcü Askeri Üs Pazarlığı ve CavahetiErmenileri’’,TÜRKSAM, 30.05.2005.

[41]Elnur İSMAYİLOV-Orhan GAFARLI, Kafkasya’daki Gelişmeler ve Türkiye, İstanbul 2014.

[42]Hürriyet,’’ Rusya, Küba ve Vietnam’da askeri üst istiyor’’, 07.10.2016.

[43]TRT Haber, ’Rusya, Libya’da ne yapmak istiyor?’’, 15.06.2020.

[44]Haber Türk,’’Rusya, Libya’yı ikiye bölmeyi hedefliyor’’, 25.05.2020.

[45]AA Haber,’’ Görüş- Rusya’nın Libya Politikası’’, 06.04.2020.

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir