Analiz,  Genel,  Türk Dünyası

İsmail Gaspıralı ve Eğitim Politikaları

Ölüm yıldönümünde İsmail Bey Gaspıralı’yı anarken, onu nitelendirecek birçok farklı terimden söz edebiliriz; aydın, eğitimci, yazar, fikir insanı.. Yine de ondan bahsederken kullandığımız hiçbir terim Gaspıralı İsmail’i tam olarak anlatmamıza ve anlamamıza yeterli olmayacaktır, her zaman bir eksiklik olacaktır. Yalnızca Kırım Tatarlarının değil aynı zamanda Türk dünyasının, hatta bütün Müslüman dünyasının tarihe kazandırdığı oldukça özel bir kişi oldu Kırım’ın Gaspra şehrinde doğan bu Tatar düşünür. İsmail Bey’i diğer çağdaşlarından ayıran ve onu özel bir yere koyan çok farklı özelliklerinden söz edebiliriz, yine de onun bir özelliğine ayrı bir parantez açmak da yarar vardır diye düşünüyorum. Bu özelliği de onun eğitime verdiği önem ve kağıtla kalemi bir Kırım Tatarının sahip olabileceği en güçlü silah olarak görmesiydi. O ve bugün onun izinden giden milyonlarca Kırım Tatarı hiçbir zaman şiddet yanlısı olmamış; her zaman fikir yoluyla, diplomasi yoluyla, bilgi yoluyla mücadele etmeyi tercih etmişlerdir. Gaspıralı İsmail ki 1867 yılında henüz 16 yaşındayken sınıf arkadaşı Mustafa Mirza ile Girit isyanında ayaklananları bastırmakla mücadele eden Osmanlı güçlerine katılmak uğruna memleketini terk edecek ve bu uğurda okuldan atılacak kadar cesur; aynı zamanda eğitimi, bilgiyi ve fikri hayatın merkezine yerleştirecek kadar entelektüeldi. Gaspıralı İsmail’in eğitim vizyonunu anlayabilmek için öncelikle onun binbir zorluklarla yaptığı çalışmaları incelemek zorundayız. 17 yaşındayken Kırım’da bir medresede Rus dili eğitimi verecek kadar donanımlı olmasıyla beraber; Rus edebi ve felsefi eserlerini çözümleyecek kadar parlak bir zekaya sahipti. Aynı zamanda Paris’te yaşadığı yıllarda yaptığı çalışmaların okunması, dönemin Avrupa koşullarını anlamamız için oldukça aydınlatıcı olacaktır. Unutulmamalıdır ki Gaspıralı İsmail Bey’in Bahçesaray Belediyesinde başkan seçildikten sonra ilk yaptığı faaliyetler eğitim ve basın alanında oldu. O dönemleri incelediğimizde eğitim anlamında yenilikler amaçlamış birçok farklı düşünürden bahsetmek mümkündür ancak Gaspıralı İsmail Bey dışında hiçbir kişi yoktur ki kadınların eğitimine öncülük yapmış olsun. 1893 yılında ilk kız mektebini ailesinden ve dostlarından büyük destek alarak Bahçesaray’da açtırdı. Tatar kadınlarının Kırım Tatar milli hareketinin en önemli unsuru olduğunu her zaman dile getirmiş olan Gaspıralı, o dönem için devrim niteliğinde olan bir kararla Âlem-i Nisvân (Kadınların Dünyası) dergisini yayın hayatına soktu ve bu dergi Rus işgali altında kalmış Türk halklarının ilk kadın dergisi olma niteliğini taşıdı. Dahası, o dönemlerde bölge ülkelerinde çocuklar sadece köle olarak görülürken ve işçi olarak çalıştırılırken, Gaspıralı çocuklar için Âlem-i Sıbyân dergisini çıkarmıştı. Bu faaliyetler günümüz bakış açısıyla bakıldığında önemsiz gibi gözükse de, o dönemler için oldukça çağının üstünde ve devrimsel boyutlarda olan çalışmalardı. Gaspıralı’nın mücadelesinden ve devrim hareketlerinden bahsederken, elbette ki öncülük ettiği usûl-i cedîd okullarını unutmamak gerekir. Bu okullar, Kırım Tatar milli hareketine yüzlerce kahraman kazandırmış eğitim yuvaları oldu. Gaspıralı’nın en önemli reform hareketlerinden biri de Batılı bir eğitim sistemini savunması ve kadınların da erkeklerle aynı eğitimi alması gerektiğini savunması olmuştu. Gaspıralı İsmail, Kırım Tatar milli hareketinin Tatar kadınların ellerinde yükseleceğini biliyordu, nitekim öyle de oldu. Genç Molla lakabını kullanarak yazdığı ”Rusya Müslümanları” isimli eser, çağını aşıp yalnızca Türk dünyasına değil aynı zamanda Müslüman dünyasına ışık oluyordu. Bugün vefatının 105. yılında Gaspıralı İsmail Bey’i anarken aynı zamanda onu anlamak ve fikirlerini hayat felsefemiz haline getirmek zorundayız. Gaspıralı her zaman asıl inkılabın eğitim reformu olduğunu savunanlardan oldu ve hiçbir zaman yanıltmadı. Kırım Tatar Hareketinin ancak bilimle, sanatla, edebiyatla ve her şeyden önemlisi milli kimliğe sahip bir Kırım Tatar nesliyle yükseleceğini de biliyordu. Gaspıralı İsmail’i bir nebze de olsa anlatmaya çalıştığım bu yazımı, onun Türk halklarına seslendiği bir sözle bitirmek istiyorum.
”Dilde, fikirde, işte birlik!”

Paylaş:

Bir yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir