Analiz,  Genel,  İran,  Rusya,  Türk Dünyası

HİVE HANLIĞI’NDA BASMACILIK HAREKETLERİ

 

 Hive Hanlığı’nın Tarih Sahnesine Çıkışı, Siyasi Gelişmeler, Çarlık Rusya Hükümeti’nin 1873 İşgali ve Sonrasında Vuku Bulan Hadiseler Üzerine

 

Hive, Türk-İslam ve Dünya tarihinin tanınan bilim adamlarından Ebu Reyhan El Bîrûnî ve “0” rakamını bulan ünlü matematikçi El Harezmî’nin dünyaya geldiği, Kızılkum ve Karakum Çölleri arasında yer alan verimli topraklar. Pek çok medeniyete ev sahipliği yapmasından ötürüde kültürel açıdan zengin bir yapıya sahiptir. Harezm Bölgesi’nde bulunan Hive’nin kuzeyinde Aral Gölü, güneybatı kesiminde Teke Türkmenleri ve Horasan yer almaktadır. Hive Şehri’nin çevresi çöllerle kaplı olması ile doğal, devasa surlarla çevrili olmasıyla da yapay yollarla koruma altındadır. Hive’de yerleşim alanları çoğunlukla kum ve tuz bataklıklarının bulunduğu yerlere dağılmıştır. Şehir, Özbek Türkleri’nin Emir-i Derya, diye tabir ettikleri Acem ile Türkistan Coğrafyası’nı ayıran Ceyhun Nehri ile sulanmaktadır. Hive’de yaşayan halk yapay kanallarla tarım alanlarında sulamayı yaygınlaştırmış ve mühim konuma getirmişlerdir.

 

16.Yüzyılın ikinci çeyreğine tekabül eden yıllarda Hive Hanlığı’nın kurucuları İlbars ve Baybars Harezmi ele geçirerek, bölgeye hakim olmuşlardır. Yadigar Han’ın oğulları İlbars ve Baybars, Muhammed Şeybani Han’ın soyundan geldiği belirtilen “Arapşahlar” adı ile anılmışlardır. Ürgenç baş şehir olmak üzere tarih sahnesinde yerini almıştır. (Cengiz Han oğlu Cuci Han, oğlu Badakal oğlu Mengü Timur oğlu Polad oğlu Arapşah oğlu Hakan Tuli oğlu Timurşah oğlu Yadigâr Han) Buhara Hanlığı’na bağlı olan yarı özgür Hive, 1557-1558 yıllarında tamamen ayrılmıştır. 1598-1602 yıllarında Hacı Han, yönetimde yer almıştır. Hacı Han döneminde başkent Ürgenç’te yaşanan kuraklık ve kıtlık, ekonomik sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu sebeple payitaht Ürgenç’ten Hive’ye taşınmıştır. 1603-1623 arasında hanlığın idaresinden Arap Muhammed Han sorumlu olmuştur. Yadigar Şeybanileri devrinde İran ile diplomatik münasebetler güçlendirilmiştir. Arap Muhammed Han’ın vefatının üzerine Hanlıkta yaşanan taht mücadelelerinden Esfandiyar(1623-1643) ve Ebul Gazi Bahadır Han(1643-1663) galip gelmişlerdir. Ebul Gazi Bahadır Han’ın yöneticilik vasfını almasının akabinde Hive Hanlığı’nın tarihini anlattığı Şecere-i Türk ve Şecere-i Terakime gibi mühim iki eserin de yazarıdır. Ebul Gazi Bahadır Han’dan sonra yerine oğlu Anuşa Han(1663-1687) geçmiştir. Buhara Hanlığı üzerine askeri yürüyüşler düzenlemişlerse de başarılı olamamışlardır. Akabinde Buhara Hanı Sübhankulı, Hive aleyhinde söylemlerde bulunarak, Anuşa Han’ın gözlerine mil çekilmek sureti ile kör ettirmiştir. Anuşa’dan sonra Hive Hanlığı’nda iç karışıklıklar baş göstermiştir. Kazak Cüzleri’nin sultanı İlbars bu kargaşaya son vermişse de, 1740 İran Şahı Nadir Şah, hanlıkta söz sahibi olmuştur. 1741 senesinde II. Ebulgazi Han sayesinde İran hakimiyetinden kurtulmuşlardır. 1747-1757 yılları arasında Gayib Han, hanlığın yönetiminden mesul oldu. Gayib Han’ın vefatı üzerine Timur Gazi Han(1757-1763) döneminde siyasi çatışmalar yaşanmaya başlamıştır. Timur Gazi Han’ın sonrasında Hive Hanlığı’nın başına geçen yöneticiler Kongratlar Sülalesi’nden gelmişlerdir. Kongratlardan ilk Muhammed Emin İnak tahta oturmuştur. Emin İnak döneminde Buhara ile yaşanan mücadelelerin neticesinde galip gelinmiştir. Muhammed Emin İnak’tan sonra İvaz İnak(1792-1804) Hive Hanlığı’nın idaresini eline almıştır. 1804-1806 senelerinde tahtta Eltezer İnak bulunmuştur. Eltezer İnak, Moğol kökenli olmaması hasebi ile Türkmen ve Özbek halk muhalif tavır sergilemişler ama Fars kökenli Sart’lar desteklemişlerdir. Büyük sülalelerin çıkardığı iç karışıklıkları bastıramamıştır. (1806-1825) Muhammed Rahim Han’ın başa geçmesi ile hanlıkta yenileşme hareketlerinide beraberinde getirmiştir. Ülkelerle antlaşmalar imzalayarak, siyasi arenada söz sahibi olmaya özen göstermiştir. Çarlık Rusya Hükümeti’yle münasebetleri geliştirerek, dostluk anlaşması yapılmıştır. Düzenli askeri birlikleri bulunmayan Hive Hanlığı’nın ordusuna yeni bir soluk getirmiştir. Bilim ve ilime ayrıca değer vermiştir. Yönetimde bulunduğu süre içerisinde yeni bir ülke yaratmıştır. Muhammed Rahim Han’ın vefatının akabinde Hive Hanlığı’nın tahtına Allahkulı Han(1825-1865) geçmiştir. Allahkulı Han’da Muhammed Rahim Han gibi hanlığın gelişmesi için önem gösterdi. İktisadi alanda ilerleme kaydederek, hazineyi en yüksek düzeye çıkarmıştır. Bu dönemde Çarlık Rusya’ya karşı etkili mücadeleler verilmiştir. İç surların yanı sıra dış surlar da tamir ettirilmiştir. 1842-1845 yılları arasında Hive tahtında bulunan Rahimkulı Han döneminde yönetimde sorunlar patlak vermiştir. (1845-1855)Muhammed Emin Han hükümdarlığında Horasan alınarak, tahrip edilmiştir. (1855-1864) Seyyid Muhammed Han, Karakalpak ve Türkmenler ile mücadelelerde bulunmuştur. Hanlıkta sürekli yönetici değişikliği II. Muhammed Rahim Bahadır Han (Feruz, 1864-1910) ile son bulmuştur. 1873 yılına kadar Rus müfrezeleri, sıklıkla Hive’ye saldırı girişiminde bulunmuşlardır. Feruz II. Muhammed Rahim Bahadır Han döneminde de Çarlık Rusya Hükümeti ile büyük çatışmalar yaşanmıştır. İki ordu arasında meydana gelen karşılaşmaların çoğunluğunda Hive, başarı elde etmiştir. Rus Ordusunun en kudretli adamı, Türkistan Genel Valisi Von Kaufman’ın hanlığa karşı askeri yürüyüşe başlamasıyla ilgili Hive hakkındaki görüşü; “Hive Hanı bizden korkmadığı açıktır. Buhara ve Hokand Hanlıklarının yenilgisinden bile etkilenmedi, silahlarımızın devletinin topraklarına ulaşamayacağına inanıyor. İnatçı hana hiçbir nehrin, mesafenin güçlü ordumuzu durduramayacağı gösterilmelidir.” diye belirtmiştir. Lakin 1873 senesinde teşekkül eden Rus saldırılarında Hive Hanlığı büyük kayıplar vermiştir. II. Muhammed Rahim Han, işgalin kızıştığı süre zarfında hanlığı terk ederek, Yomud Türkmenleri’ne sığınmıştır. Von Kaufman, işgali felakete çevirmemek adına Hive Hanı’na barış teklif etmiştir. Hive Hanlığı, bilhassa dış işlerinde Çarlık Rusya Hükümeti’ne bağlı hale gelmiştir. İmzalanan antlaşmanın ağır şartlarını ve idari bağımlılığını Türkmen Kabileleri, kabullenememişlerdir. Bunların beraberinde Rusların, tehdit unsuru olarak gördükleri Türkmenleri de sıkı bir şekilde hakimiyetleri altına almaları gerekmiştir. Bu durum, Türkmenler için dönüm noktası olarak kabul edilen Göktepe Savaşları’nın meydana gelmesine sebebiyet vermiştir. Beyaz General Skobelev, liderliğindeki Rus müfrezeleri, kadın, çocuk, yaşlı demeden Türkmen halkı öldürmüşlerdir. 1874-1881 yılları arasında meydana gelen Göktepe Savaşları, tarihin acımasız katliamları arasındaki yerini almıştır.

 

Uzun süren savaşların getirdiği iktisadi problemler halkın, açlık ve sefalet içerisinde yaşamalarına neden olmuştur. Bu sorunların beraberinde yönetimde baskıcı bir tutum sergilemeleri ile halk Çarlık Rusya Hükümeti’ne karşı tavır almıştır. Aynı zamanda güçsüz olarak gördüğü Asya ülkesi Japonya ile yapılan savaşta ağır yenilgiye uğramıştır. Toplumda ki adaletsizlik ve belirsizlik insanların tepkilerine yol açmıştır. Kırsal kesimde şehirlerden farklı olmamakla birlikte toprak sahiplerine karşı köylüler isyan başlatmışlardır. 1917 yılı Ekim ayının 24. günü Bolşevikler, Petrograd’da hükümete karşı durmuşlardır. 25 Ekim 1917 (7 Kasım) tarihinde yönetim tamamen Bolşevik devrimcilerin eline geçmiştir. Rusya’da yaşanan bu olumsuz gelişmeler Türkistan halkının hürriyetlerini tekrar elde edebilmeleri için umut ışığı olmuştur.

 

Yapmış olduğumuz bu kısa girizgahın ardından sizlere Prof. Dr. Hamid ZİYAYEV’in Özbekistan’ın Bağımsızlığının 10. Yıl Dönümüne Adadığı “Özbekistan’ın Bağımsızlığı ve Mücadele Tarihi” İsimli Kıymetli Eserinin 344-352 Sayfa Aralığını Kapsayan “Hive Hanlığı’nda <Basmacılık> Hareketi” bölümünün Özbekçe’den tercümesi sunacağım…

 20.yüzyılın başlarında ağır siyasi, içtimai ve iktisadi problemler ortaya çıktı. Bilhassa siyasi kargaşa, parçalanmaya ve huzursuzluğa yol açtı. Toplumda halk yoksullaştı ve eşsiz acılar çekmeye başladılar. Bütün bu ortaya çıkan sonuçlar Çarlık Yönetimi’nin uyguladığı yanlış sömürge politikası ve ulusal baskısının ürünüydü. Uzun yıllar boyunca işgalcilere itaat, korku, ihtiyat ve bağımlılık, hanların karakterlerinin ve faaliyetlerinin etkilenmelerine sebebiyet vermiştir. Hakikaten; zayıflık, erteleme ve bencil çıkarlar doğrultusunda kayıtsız kusurlar sonraya atıldı. Özellikle devletin bel kemiğini oluşturan ordunun modern birliklere ve donanıma sahip olmaması vahim neticeler ortaya çıkarmıştır. Öncelikle hanların düşmana karşı savunma yetenekleri yok olmuş gibiydi. 1916 yılında Said Abdullah Han, şunları belirtti: “Ülkemiz Rusya tarafından işgal edilmeden evvel atalarımızın tüfek ve toplarla bezenmiş düzenli orduları vardı. Onlar o kadar güçlüydüler ki Buhara ve Afganistan ile yapılan savaşlarda bile yendiler. Babam, Rusya’ya teslim oldu. Daha sonra hanlar, Büyük Rusya’nın bizi düşmanlarımızdan koruyacağını umarak, ordularımızı dağıttık. Bu sebeple düşmanlarımızdan kaçınmamıza gerek kalmadı. Ancak bölgede Rus yöneticilerin aktif olmaması umutlarımızı suya düşürdü. Türkmen vatandaşların saldırısına uğradım ve kendimi onlardan korumaya gücüm yoktu.” Gerçekten Hive Hanlığı’nda merkezi hükümet ve ordu o kadar zayıflamışlardı ki Cüneyd (Muhammed Kurbanserdar) liderliğinde ki Türkmen aşiretleri hanlığa karşı isyan ettiler. Cüneyd Han, birkaç yıl içerisinde Hive Hanlığı’nın siyasetinde aktif rol oynamaya başladı. Cüneyd Han’ın faaliyetleri ikiye ayırılabilir. İlk dönemde 1915-1920 yıllarında hanlığı işgal ederek, yağmaladı. İkinci dönemi yani 1920’de Harezm Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Bolşeviklere karşı savaşmış ve “Basmacı” olarak anılmıştır. Hanlıktaki bu mücadeleyi Cüneyd Han yönetmiştir.

 

1915 baharında Cüneyd Han, Hive ordusu ile girdiği savaşı kazanarak topları ele geçirdi. Ancak Hive’ye saldırmasına izin verilmedi. Meydana gelen çatışmalardan bir tanesinde Han’ın nökerlerinden 600’ü öldürüldü.1916 yılından itibaren Ürgenç, Kiyat, Şahavat, Taşhavuz’u alarak, halkın mülkünüde yağmalamıştır. Şubat ayında Hive’yi işgal ettiler ve büyük bir hazine ile İsfandiyar Han’a diz çöktürdüler. Cüneyd Han, kendini Hive hanı ilan etti. 29 Ocak 1917 tarihinde İsfandiyar Han Taşkent’e giderek, genel vali ile görüştü. Burada geçici hükümet, Türkistan Heyeti’ni ve Hive Hanlığı’nı koruması altına aldı. Han’a bildirerek, Hive’ye yeni komisyon üyeleri ve temsilciler atandı. İsfandiyar Han, Taşkent’te komisyon reformu gerçekleştirmeyi kabul etti. Hive’ye döndükten sonra bazı reformları uygulamaya başladı. O dönemlerde Genç Hiveliler diye bilinen cedidcilerin faaliyetleri hızla devam ediyordu. 5 Nisan 1917 tarihinde Han, cedidcilerin de katılımı ile Âli Meclisi’ni kurdu. Yönetici temsilcilerinin maaşları açıklandı. Bu aydınlanma ile cedidcilerin çalışmaları yoğunlaştı. Özbekçe ve Rusça sloganlar ataya başladılar “yaşasın özgürlük, yaşasın eşitlik.” Bunu yaparken da ezilenlerin siyasi bilincini ve mücadele yetisini uyandırmaya çalıştılar. Temel amaçları tek kişiye dayalı yönetim sistemini devirmek ve bir halk cumhuriyeti kurmaktı. Bu durumu fark eden İsfandiyar Han, cedidcilerden korktu ve Âli Meclisini fesh etti. Cedidcileri sıkı kontrol altına aldı ve bir kaç kişiyi tutuklattırdı. Bazı cedidciler Taşkent’e kaçtı. Bolşevikler, kaçan cedidcileri hemen kucakladı ve himayeleri altına aldılar. Aralık 1917’de Kazaklar evlerine dönmek için Hive Hanlığı’na geldiler. 1918 yılının başlarında Rus birlikleri hanlığı terk edip gitmeye karar verdiler. Cüneyd Han’n tahrikleri sonucunda İsfandiyar Han, cedidcilere karşı baskı ve zulmü daha çok yoğunlaştırmıştır. Hanlıkta ki vaziyet dayanılmaz bir hal almaya başladı. Cüneyd Han’ın emri ile İsfandiyar Han, öldürüldü. Hanlığın tahtına kukla han olarak bilinen Said Abdullah oturdu. İsfandiyar Han’ın akabinde saray görevlileri de öldürüldü ve malları yağmalandı. Sivil halk yaşanan bu trajediden kurtulamadı. O yıllarda yaşayan tanıklardan biri, ülkede korkunç bir terörün meydana geldiğini belirtiyor. Çalışan nüfusun, tiranlık ve şiddetten zarar gördüğünü söylüyor. Cüneyd Han’ın askerleri gündüzleri köylere baskın düzenleyerek, insanları öldürüyorlardı. Mülkleri yağmalayarak, yanlarına alınamayacak eşyaları ateşe verirlerdi. Şimbay, Amuderya ve Aral Denizi’nin birleştiği yerde yağmalanan yerlerde ölü cesetler, yıkılan evler, yanmış ağaçlar ve evlerin önündeki beşikteki bulunan bebeklerin bağrışmaları büyük yankı uyandırdı.

 

1918’de RCP Turtkul Komitesi kuruldu ve Bolşevikler siyasi mücadelelere başladılar. Türkistanlı Bolşevikler, bu komiteyi kullandılar. 1919 yılı başlarında Genç Hiveli liderlerden Sultanmuradov, Turtkul’da bir Genç(Yaş) Hive komitesini kurdu. Amuderya şubesinin Bolşevik komitesi tarafından yönetiliyordu. Genç Hivelilerin bazıları hanlık topraklarında gizli gruplar oluşturularak han otoritesine karşı propaganda çalışmaları yürütüyorlardı. Han’ı devirerek, reformlar yaparak, toplumun tanımını ve cumhuriyeti getirmeyi amaçladılar. Genel olarak Bolşevikler ve Genç Hiveliler arasındaki fark çok büyüktü. Bununla birlikte ortak bir düşman Han’a karşı birlikte hareket etmeye çalıştılar. Taşkent veya Turtkul’a kaçan bir grup Hive firarisi, Bolşeviklerin yardımlarını umutla bekliyorlardı. Bolşevikler, iktidara gelebilmek için cömert bir şekilde yardım edecekleri Kızıl propagandaya uçtular. Lakin bu fikirlerin hiç doğru olmadığı ortaya çıktı ve nede olsa Bolşeviklerin, Hive’ye kukla gözü ile baktıkları aşikardır. Bolşevikler liderliğinde RCP’nin Turtkul İlçe Komitesi İşçi ve Asker Vekilleri Sovyeti, tüm Harezm Vahası’nın “devrimci merkezi” gibi hareket etti. Bu devrimci mücadeleler, ezilen, aşağılanan Harezm halkının feodal, dinsel ve sömürgecilik sistemlerden kurtarma kisvesi altında yürütülmüştür. Bolşevikler, Said Abdullah ile anlaşma yapmaya çalıştılar. 7 Nisan 1919 tarihinde Bolşevik Khristoforov önderliğindeki heyet Hive Hanı’nın huzuruna çıktılar. Heyet görüşmede, askeri yürüyüşleri durduracaklarını ve Hive Hanlığı’nın bağımsızlığını tanıyacaklarını kabul etti. Tedbir amaçlı Cüneyd Han’la da anlaşmaya varıldı. Bu ziyaretin asıl amacı Bolşevikler’in askeri eğitim için zaman kazanması idi. Bu duruma muteakip Bolşevikler hanlık topraklarını adamlarını göndererek, propagandalarını yoğunlaştırdılar. Bolşevikler Hive’de ki egemenliklerini kurmak için zorlukla hiç birşey yapmadılar. Harezm halkının istek ve iradelerine göre savaştıkları yalanını kullanarak, hanlığı devirmeyi planladırlar. Örneğin; Turtkul’da ki işçi ve askeri vekilleri sovyeti, Lenin’e şu şekilde mektup gönderdi: “Sovyet ordularının gelişini dört gözle bekliyorlardı. Şüphesiz Hive’yi kanlı günlere sürükleyen Cüneyd Han ve emperyalistlerden kurtaracaktır. Mazlum Hive halkı, özgürlüklerini veren Kızıl Ordu’ya kardeşçe selam göndererek, Sovyet Rusya’ya katılmak istiyorlar” denildi. Bunun akabinde o dönemki hanlık nüfusunun bilincini ve faaliyetlerini düşünerek, böyle bir içeriğin temyizini yazmak doğru olmazdı. Bu mektup Bolşevikler tarafından icat edilen sahte bir belgeydi. Benzer şekilde Turtkul Sovyeti tarafından 1919 yılı Kasım ayı sonlarında Taşkent’te askeri yardım isteyen telgrafda aynı şekilde halk değil de Bolşevikler tarafından yazılmıştı.

 

Rusya Merkez Komitesi RSFSR (Russian Soviet Federative Socialist Republic) Halk Komiserleri Konseyi Türkistan Komisyonu ve Türkistan ASSR Hükümeti derhal hanlığa karşı asker göndermeye başladılar. 1919 yılı sonlarında Shaydokov komutasındaki Kızıl Ordu, 7 Ocak 1920 tarihinde Eski Ürgenç, Hoceyli ve Nukus’u ele geçirdiler. O zamanlar Kuşmamat liderliğinde ki 500 Türkmen, Kızıl Ordu’ya katıldı ve savaşlarda yer aldı. Shcherbakov liderliğindeki ordu Ürgenç’i işgal etti. 14-23 Ocak’da düşman kuvvetleri Persuv, İlalı, Taşhavuz, Faziabad, Badarkent gibi yerleri lağv ettiler. Shaydokov Kızıl Ordu’nun, Scherbakov’un komutasında ki saldırıların amacının başından beri Özbek, Türkmen ve diğer yerli halklarında bağımsızlıklarını korumak olduğunu öne sürdüler. Cüneyd Han tarafından birleştirilen bir grup işgalciler adı altında vatanı savunmak için hayatlarını feda ettiler. Fakat her açıdan iyi örgütlenmiş ve güçlü teknolojik silahlara sahip olan Kızıl Ordu, birbiri ardına saldırılarda bulundu. 1 Şubat 1920 tarihinde, Kızıl Ordu hanlığın başkenti Hive’ye egemenliğini kurdu ve Said Abdullah Han hükümeti devrildi. 27 ve 30 Nisan 1920 tarihinde kongre yapıldı. Bolşeviklerin insiyatifinde doğrudan katılımında devrimci bir komite ve halk konseyi kuruldu. Görünüşte demokratik değişiklikler meydana geliyordu. 1920 yılı Nisan ve Mayıs aylarında Harezm Komünist Partisi’nin kurulması ile Genç Hiveliler köşeye sıkıştılar ve Mayıs ayında Bolşeviklerin bölgedeki siyasi konumu arttı. Sonuçta mücadeleler yoğunlaşmaya başladı. Bir grup Genç Hiveli, başlangıçta Bolşeviklerin vaatlerine inanıyor ve güveniyorlardı. Lakin iktidara geldikten sonra Bolşeviklerin kuklası haline geldi. Harezm yüzünü kaybetti. Hive’de artık Çarlık Rusya Hükümeti’nin idaresinin yerini Bolşevikler aldı. Hanlığın feodal yönetim tarzının devrilmesinden sonra ilk halk konseyi kuruldu. Polvonniyaz Hacı Yusupov başkanlığında hükümet oluşturuldu. Genç Hivelilerden oluşan hükümet, Bolşeviklere ciddi bir şekilde karşı çıktılar ve bağımsız bir politika izlediler. Konseyin yazarlarından biri, “Hive halkı” dedi, komünistlere karşı baskıya ve onların bu gidişatlarını lehlerine çevirebilmek için sert önlemler almaya başladılar.” Denetim Kurulu Başkanı Polvonniyaz Hacı Yusupov, Merkez Seçim Komisyonu’nu fesheden ve komünistlerin kampanya yürütmelerini yasaklayan bir hükümet kararnamesi imzaladı. Vakıflara ve Yusupov hükümetine isyan edenlerin çoğunluğu tutuklandı ve Harezm’den sürüldüler.

 

Lakin, “burjuva milliyetçi hükümetinin bu önlemleri işe yaradı.” Bu satırlardan “Genç(Yaş) Hiveliler’in liderliğindeki hükümet ile Bolşevikler arasındaki mücadelenin siyasi bir hal aldığı aşikârdır. Bu sebeple hükümet kapatıldı ve Devrimci Komite’ye devredildi. Polvonniyaz Hacı Yusupov başkanlığında ki hükümet üyeleri Mart 1921’de tutuklandılar. Aynı yılın Mayıs ayında ikinci Harezm Sovyetleri Kongresi düzenlendi. Polvon Mahmut’un önderliğinde yeni hükümet kuruldu. Yeni hükümet kendi prensipleri doğrultusunda hareket ettiğinden ötürü Bolşevikleri kızdırdı. Meydana gelen bu gelişmenin Genç Hive’lilere karşı bir iftira olduğu belirtildi. Bir Sovyet Tarihçisi şunları yazdı: “Genç Hiveliler’in liderleri, İngiliz Emperyalistlerinin ajanları karşı-devrimcilerle olan bağlarını yavaş yavaş güçlendirdiler. 1920’li yılların sonlarına doğru, Sovyet Hükümeti’nin azılı bir düşmanı, şiddetli bir milliyetçi, eski bir karşı-devrimci lider burjuva hükümetinin başı ve bir İngiliz ajanı olan Zeki Validov (Rusya’da “Validov” soy adını kullanmıştır. Zeki Velidi Togan), Harezm’e geldi. Validov, Hive’de Genç Hiveliler’in Cüneyd Han ve din adamlarının temsilcileriyle yaptığı bir dizi gizli toplantıda, Harezm’i İngiliz liderliğinde ki burjuva cumhuriyetine dönüştürmek için komünistlere ve Sovyet yetkililere karşı faaliyetleri yoğunlaştırma kararı verildi.” Aslında Hive’nin emperyalistlerin ajanı olmasına gerek yoktu. Onları aşağılamak ve cezalandırmak amacıyla kullanılan bir iftira olduğu apaçık belliydi. Bağımsız bir cumhuriyet yaratma çabaları, hiç bir devletin himayesi altında olmak istemedikleri aslında gerçeği yansıtıyordu. Sorunun aynı tarafı, Bolşeviklerin sömürge politikasına karşıydı. Polvon Mahmut liderliğinde ki ikinci hükümetin üyeleri de tutuklandı. Polvon Mahmut, birkaç arkadaşı ile birlikte hapishaneden kaçarak, Cüneyd Han’a sığındı. Böylelikle Harezm’in bağımsızlığını tekrar kazanmayı amaçlayan kuvvetlerin safları güçlenmeye başladı. Ayrıyeten tüccarların ve din adamlarının bazı temsilcileri de Cüneyd Han’a katıldılar. Topraklara el konulması, pamuğun, diğer işletmelerin millileştirilmesi ve halkı topraklarının yağmalanması büyük kin uyandırdı. Bu durum “basmacılık” mücadelesinin yeniden başlamasına sebep oldu. Özbek ve Türkmen halka ek olarak zenginler, din adamlarından oluşuyordu. Genç Hiveliler’inde doğrudan katılımlarıyla büyük adamlardan biri olan Mat İbrahimbay önderliğinde ki vatan savunucuları Bolşeviklere bir saldırı başlattılar. Pitnak’ta düşman yandaşlarını cezalandırdılar. Yaz aylarında Sabirbay, Matcihanbek ve Şakir’jon Mat İbrahimbay ile güçlerini birleştirdiler. Sonuç olarak vatan savunucularının sayısı 10.000 kişiye kadar ulaştı ve Hive’ye doğru yola çıktılar. Ayrıyeten Ocak 1924’de Cüneyd Han isyan etti ve Taşhavuz, Pitnak, Gurlan, Gazabad ve diğer yerleri yakıp yıkarak, küle çevirdi. Ocak ayının 19. günü Hive ve Ürgenç’i kuşattı. Bu arada geçen bir hafta boyunca şiddetli savaşlar yaşandı. Vatan savunucuları girdikleri savaşı kaybettiler ve geri çekilmek mecburiyetinde kaldılar. Cüneyd Han, kum tepelerine kaçarak, saklandı. Ancak hanlığın mücadelesi 1927 yılına kadar devam etti. Bilhassa Şubat 1924’te Sadivar, Pitnak ve Hazaresp’te “Ata” kabilesinin lideri Ağa İşhan’ın eski veziri Han Babakov’un önderliğinde vatan savunucuları Bolşeviklere karşı ayağa kalktılar. Bazı yerlerde iktidarı ele geçirdiler ve Sovyet subaylarından 200 km uzaklıkta ki askerleri öldürdüler. Özellikle 1925, 1927 ve 1931 yıllarında Taşhavuz, Eski Ürgenç’te basmacılık hareketi devam etti. Basmacılar, Cüneyd Han tarafından idare edilseler dahi yenildiler. Cüneyd Han, 1928’de İran’a kaçtı ve bundan sonra Harezm’deki basmacılık hareketi sona erdi. Buna mukabil Hive Hanlığı’nda bağımsızlık mücadelesi son derece zorlu koşullarda gerçekleştiğini görebilmekteyiz. Bolşevik hükümeti kurulduktan sonra tam teşekküllü bir ulusal kurtuluş hareketi yaşandı. Bu büyük mücadelelerde kitleler ve cedidciler etkin rol oynamışlardır.

 

Eserin Künyesi

Özbekistan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü

Prof. Dr. Hamid Ziyayev (1923-2015) / Tarih Bilimleri Profesör Doktoru, 14. ve 20. yüzyıl Özbekistan Tarihi, Orta Asya, Rusya ve Doğu Türkistan Sömürge Tarihi.

Özbekistan’ın Bağımsızlığı ve Mücadele Tarihi (M.Ö. Yıllardan 31 Ağustos 1991’e Kadar)

Şark Yayıncılık ve Baskı Anonim Şirketi Genel Yayın Ofisi, Taşkent / 2001.

 

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir