GÜNEY KAFKASYA’DA YENİ BİR MATEMATİK: 3+3+?
Güney Kafkasya’da Yeni Bir Matematik: 3+3+?
Güney Kafkasya, uzun süre Sovyetler Birliği’nin kontrolünde kalmış bir bölgedir. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla uluslararası düzen yeniden inşa edilmiş ve Güney Kafkasya da bundan etkilenmiştir. Bölgede kurulan Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan devletleri, yeni dünya düzeninde rekabet ve çatışma sahalarından biri olmuştur. Ancak bazı çatışmaların temelinin daha eskiye dayandığını söylemek mümkündür. Örneğin Sovyetler Birliği varlığını sürdürürken bile bölge çeşitli çatışmalar yaşamaktaydı ve Ermeniler, Karabağ’ı işgal etmek için terör saldırıları gerçekleştirmekteydi. 1988 yılında da bu saldırılar daha planlı bir şekilde gerçekleştirilirken 1993’ten Kasım 2020’ye kadar bölge Ermenilerin işgali altında kalmıştır.
Ermenilerin işgali uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen özellikle Minsk Grubu’nda bulunan devletler ile İran gibi aktörler, çatışmanın ve işgalin çözümünden ve nihayete erdirilmesinden ziyade dondurulması yönünde bir tutum sergilemişlerdir. Bölgede Ermenistan’ın saldırganlığı çerçevesinde ortaya çıkan Karabağ merkezli sorun Eylül-Kasım 2020’ye kadar devam etmiştir. Ermenistan ordusunun gerçekleştirdiği saldırılar bu dönemde İkinci Karabağ Savaşı’na evrilmiştir. Görüleceği üzere Kafkasya, çeşitli donmuş çatışma bölgelerine ev sahipliği yaparken bölgede barışın ve istikrarın tesisi mümkün olmamıştır.
İkinci Karabağ Savaşı, Azerbaycan’ın zaferiyle sonuçlanınca bölgesel denklemler ve dinamikler büyük ölçüde değişmiştir. Azerbaycan, 30 yıllık işgal sürecini bitirirken bölgesel iş birliği, güvenlik, ulaşım ve projeler gibi konular tartışılmaya başlanmıştır. Kısaca Kasım 2020’den sonra Güney Kafkasya, barış ile anılan bir bölgeye dönüşmüştür. Bu dönem Türkiye ve Azerbaycan gerek Ermenistan ile Gürcistan’ı gerekse de Rusya ile İran’ı yok saymamış ve Güney Kafkasya Bölgesel İşbirliği Platformu olarak da bilinen 3+3 veya Altılı (İşbirliği) Platformu teklifinde bulunmuştur. Ermenistan, Rusya ve İran, teklife olumlu yaklaşırken Gürcistan ise Rusya’yla arasındaki sorunlar nedeniyle mesafeli durmayı tercih etmiştir. Yine de platform faaliyetlerine devam etmektedir ve 18 Ekim 2024 tarihinde İstanbul’da üçüncü toplantısını gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya Azerbaycan, Ermenistan, İran ve Rusya dışişleri bakanları katılırken Ortak Bildirisi’nde kazan-kazan çerçevesinde ilişkilerin güçlendirilmesi vurgulanmıştır.
Bildiride projeler çerçevesinde bölgesel iş birliği için adım atılması dile getirilirken bunun refah ve istikrara katkı sunacağı belirtilmiştir. Bölgesel güvenlik konusunda iyi komşuluk ilişkileri, sorunların barışçıl çözümü, toprak bütünlüğüne ve devletlerin egemenliğine saygı duyulması, ülkelerin iç işlerine müdahale edilmemesi ve güç tehdidi ile kullanımının yasaklanması gibi vurgular dile getirilmiştir. Böylelikle temel hedefin Güney Kafkasya’da kalıcı bir barış ve istikrar ortamının inşa edilmesi ortaya koyulmuştur. Bu süreçte bölgede başta ulaşım yani koridorlar olmak üzere iletişim, ticaret ve enerji konuları üzerinden ortak çıkar alanlarının tesisi konuşulmuştur.
Söz konusu 3+3 Platformu’nun ve gerçekleştirilen toplantıların bölgeye dair çeşitli umutları tekrardan yeşerttiğini söylemek mümkündür. Ancak söz konusu yapının daha da kurumsallaşması ve hatta genişlemesi daha önemli sonuçlar elde edilmesini sağlayacaktır. Ayrıca Kafkasya, kuzey-güney ve doğu-batı hattında önemli bir geçiş merkezidir. 3+3 Platformu’na Güney Kafkasya’nın kuzeyi ile güneyini çevreleyen Rusya ile İran dahildir. Ancak doğu-batı nezdinden bakıldığında Güney Kafkasya’nın batısında bulunan Türkiye platforma dahilken, doğusunda bulunan Kazakistan ile Türkmenistan söz konusu platformda değillerdir.
Kazakistan ile Türkmenistan’ın Güney Kafkasya ve bölgesel barış ile istikrar için önemi sadece coğrafi açıdan sınırlı değildir. İlk olarak koridorlar boyutuyla bakıldığında iki devlet de Orta Koridor, Kuşak-Yol Projesi ve hatta Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru (INSTC) için büyük öneme sahiptir. Bu devletlerin 3+3 Platformu’na dahil edilmesi platformun ulaştırma ve koridor temelli politikalarını daha aktif bir hale getirirken daha verimli bir hat inşasını mümkün kılacaktır. Ayrıca Türkiye ve Azerbaycan, Zengezur Koridoru’nun bir an önce açılmasını ve daha verimli bir şekilde kullanılmasını istemektedir. 3+3 Platformu’na Kazakistan ve Türkmenistan’ın dahil edilmesi bölgesel denklemlerde Türkiye ve Azerbaycan başta olmak üzere bölgeye önemli avantajlar ve ilişkilere dinamizm kazandıracaktır.
İkinci olarak enerji açısından bakıldığında Kazakistan ve Türkmenistan, Türkistan coğrafyasının en zengin enerji kaynaklarına sahip olan devletleridir. Bu noktada Kazakistan’ın 2022 yılında bu yana Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı (BTC) üzerinden dünya pazarlarına enerji sattığı bilinmektedir. Türkmen gazının ise son dönemde yapılan anlaşmalarla Güney Kafkasya üzerinden Türkiye’ye aktarılarak Avrupa’ya ihraç edilmesi konusunda kritik gelişmeler yaşanmaktadır. Bu bağlamda Astana ile Aşkabat’ın Güney Kafkasya denklemlerine daha fazla dahil edilmesi, bölgedeki enerji temelli yatırımları ve kalkınmayı hızlandıracaktır.
Üçüncü olarak, Güney Kafkasya devletleri arasındaki ilişkiler normalleşmekte ve diplomatik temasları artmaktadır. Bu noktada devletlerin sert güç yerine diplomatik araçlara yöneldiği görülmektedir. Bununla birlikte Türkiye, Rusya ve İran’ın da Güney Kafkasya’daki devletlerle olan temaslarında bir artış söz konusudur. Diğer yandan ise örneğin Kazakistan’ın bir süredir Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’la diplomatik temaslarını arttırdığı bilinmektedir. Bu durum Kazakistan için Güney Kafkasya’yı ve Güney Kafkasya için Kazakistan’ı önemli etkenlere dönüşmektedir. Kazakistan’ın son iki yılda net bir şekilde Kafkasya’ya yöneldiği düşünüldüğünde Kazak yatırımları ile Güney Kafkasya’nın istikrarı arasında güçlü bir etkileşimden bahsetmek mümkündür. Türkmenistan da 1995 yılından bu yana Daimî Tarafsızlık Statüsü ile bölgesinde barışı destekleyen ülkelerden biri kabul edilmektedir. Son birkaç yılda daha aktif bir dış politika izleyen Türkmenistan’ın 3+3 Platformu’na dahil edilmesi bölgede güvenliği ve barışı tehdit eden gelişmelerin engellenmesinde önemli bir avantaj sunabilir.
Bu çerçeveden bakıldığında Güney Kafkasya coğrafyası, sadece yakın çevresindeki ülkelerle sınırlı bir bölge değildir. Aynı zamanda Hazar Denizi’nin ötesinde bulunan Kazakistan ve Türkmenistan gibi devletlerin varlığı da bölge için kritik önem taşımaktadır. Özellikle günümüzde siyasi, ekonomik ve askeri kapasitesini arttıran ve orta büyüklükte bir devlet olarak kabul edilen Kazakistan, Güney Kafkasya’daki dengeleri ve dinamikleri olumlu açıdan etkileyebilir. Türkmenistan da bölgedeki olası sorunlarda barışın garantör ülkesi olarak konumlanabilir. Bu nedenle 3+3 Platformu’nun Kazakistan’a ve Türkmenistan’a yapılacak olan teklifle 3+3+1 ya da 3+3+2 şeklinde güncellenmesi bölgesel barış, istikrar, güvenlik ve kalkınma için faydalı olacaktır. Son olarak Kazakistan ile Türkmenistan’ın dış politikaları ile 3+3 Platformu’nun 18 Ekim’de kabul ettiği Ortak Bildiri arasında paralelliklerin olduğu görülmektedir. Bu noktada Kazakistan ve Türkmenistan, platform için güçlendirici ve tamamlayıcı aktörler olarak konumlanmaktadır.