ABD,  Analiz,  Avrupa Birliği,  Enerji,  Genel,  Orta Doğu,  Rusya,  Savunma,  Türk Dünyası

DOĞU UKRAYNA VE KIRIM ÖZELİNDE ABD-RUSYA İLİŞKİLERİ

 

Ukrayna idari yapı olarak 24 bölge (Oblast), bir özerk bölge(Kırım Özerk Bölgesi) ve iki şehir idaresinden oluşmaktadır. Ukrayna, dünyanın en önemli stratejik su ve kara yolları üzerinde bulunması Asya ile Avrupa arasındaki ana koridoru oluşturması açısından Avrasya’nın hem doğusu hem batısı için önemli bir yer olmuştur.[1] Bir köprü görevi gören Ukrayna enerji geçiş koridoru üzerinde bulunmaktadır. Jeo-ekonomik önemi gittikçe artan özellikle Rus ve Hazar havzalarının petrol ve doğalgazının dağıtımında çok önemli bir yere sahiptir. Bu bölgenin NATO ve AB açısından Hazar ve Orta Asya hidrokarbon kaynaklarına yakın olması stratejik önemini arttırmıştır.[2] Aynı zamanda rezervlerinin büyüklüğü bakımından dünyada maden çıkarılan en önemli ülkelerden birisidir.[3] Demir, çelik, demir alaşımları, manganez üretiminde dünyanın en önemli üreticilerinden birisidir.

Nüfusun %71’i Ukraynalı, %24’ü Rus,  %5 diğer ( yaklaşık 250.000 Tatar), ülke içinde Moldovalılar, Polonyalılar, Macarlar, Romenler, Rumlar, Almanlar, Bulgarlar ve Ermeniler diğer azınlıklar arasında yer almaktadır.[4] Nüfusun büyük bölümü doğudaki Donets kömür havzasıyla (Donbas) Dinyester nehrinin kıyısında ve zengin bir tarım bölgesi olan orman bozkır kuşağında toplanmıştır. Resmî dil Ukraynaca’dır. Nüfusun yaklaşık %72’si Ortodoks hristiyan, %15,8’i Katolik hristiyan, %2,4’ü Protestan’dır. Ukrayna, doğuda Rusya ile Avrupa’nın en uzun sınırına sahiptir. Bu sınırın Ukrayna tarafından savunulması zordur. Ukrayna bu jeopolitik konumundan dolayı tarih boyunca çeşitli işgaller yaşamak zorunda kalmıştır.

Batı Dünyası’nı etkileyen ve yönlendirmiş olan Spykman, Mahan, Mackinder, Haushofer gibi büyük teorisyenlerin tamamı bu bölgeye hep önem vermişlerdir. İngiliz jeopolitikçi Mackinder’e göre dünyanın kalpgâhı Ukrayna’dan başlamaktadır. Zbigniew Brzezinski’nin Büyük Satranç Tahtası teorisine göre de Ukrayna stratejik ve jeopolitik olarak önemli bir eksende yer almaktadır. Çünkü Ukrayna’nın bağımsız bir devlete dönüşmesi Rusya’nın Avrasya İmparatorluğu hayallerini engellemektedir.[5]  Türk yazarlarımızdan Ahmet Davutoğlu Stratejik Derinlik kitabında da şöyle belirtmiştir: ”Bir ülkenin stratejik bilinci tarihe, stratejik planlamaları ise bugünkü realitelere dayanmak zorundadır.”[6] Putin için Kırım hem geçmişten gelen stratejik bilincin ana maddesi olmuş hem de günümüzde stratejik kararlarının merkezinde yer almıştır.

Ukrayna’yı birincil aktör haline getiren en önemli unsur Rusya’dır. Rusya’nın Ukrayna ile uzun bir sınırı bulunmaktadır ve savunulması zordur. Bu sebeple Rusya’nın savunma politikasında Ukrayna’nın yeri önemlidir. Ayrıca Ukrayna Rusya için başta doğal gaz olmak üzere Rus ihraç ürünleri adına iyi bir pazardır. Bu bölgenin Rusya’nın bakış açısıyla yakın çevre (NearAbroad) şeklinde tanımlandığı bilinmektedir. Herhangi bir bölge dışı aktör Ukrayna ve Kazakistan arasındaki bölgeyi kontrol ederse bu, Rusya’nın Kafkas politikasının sonu demektir. Güncel olarak yakın zamanda Kazakistan içerisindeki karışıklık ve Rusya’nın, Kazakistan üzerindeki etkisine bakacak olursak Rusya’nın bu bölgenin üstünlüğüne ne kadar önem verdiği ortadadır. Bir diğer önemli unsur ise Ukrayna’da Rusya için Novorossisk’ten de önemli olan Odessa ve Sivestopol limanları bulunmaktadır. Bu limanları kaybetmesi demek Rusya’nın Karadeniz’deki ticaret yollarının kapanması ve Akdeniz’e çıkışının engellemesi anlamına gelir. Böylece Rusya’nın limanları batıda Grönland, İzlanda ve İngiltere, kuzeydoğu’da buzlarla, Baltık Denizin’de Danimarka, doğuda ise Japonya tarafından kuşatılmış olacaktır.[7]

Ukrayna, doğudan yaklaşacak bir güç için hem Doğu Avrupa’nın hem de Balkanlar’ın kapısı niteliğindedir. Doğudan gelecek bir güç Ukrayna’ya hâkim olduğu takdirde Doğu Avrupa’daki devletler bundan büyük anlamda etkilenecektir. Çünkü Ukrayna kuzey-güney ekseninde tampon bir bölgeyi oluşturmaktadır. AB, Ukrayna’nın adım adım önce NATO’ya daha sonra birlik içine alınmasını son yıllara kadar istemiş, bu durumun onlara kazandıracağı avantaj karşısında Rusya’yı doğuya püskürtmeyi hedeflemiştir. ABD’nin bakış açısında ise durum daha farklıdır. ABD’nin 2008 Gürcistan Savaşı’na gelinceye kadar Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO’ya almak konusundaki hedef ve ısrarı da bu temel çizgiden kaynaklanmaktadır. Karadeniz Bölgesinde Ukrayna ile komşu olan Türkiye ise önemli bir stratejik ortaktır. Tarih boyunca bu bölge Türkiye için çok önemli bir yer olmuştur. Rusya ve Osmanlı Devleti burada birçok kez karşı karşıya gelmişlerdir. Karadeniz Rusya ve Türkiye için gri bir bölgedir. Geniş bir perspektiften bakacak olursak Türkiye’nin bir NATO üyesi olduğunu unutmamak gerekir.[8] ABD NATO’yu kullanarak Ukrayna’yı Rusya’nın yörüngesinden çıkarmayı hedeflemiştir. Ukrayna’nın Rusya kontrolünde kalmamasını, AB ve NATO ile bütünleşmesini istemektedir. Diğer bir ifadeyle ABD yumuşak güç unsurlarını kullanarak yüzü batıya dönük bir Ukrayna devleti ve ulusu inşa etmeye çalışmaktadır.[9] Bu durum ise Rusya’yı daha da saldırgan bir hale getirmektedir. Ukrayna ve Rusya gerginliğinin her geçen gün bir adım daha ileri taşındığını söyleyebiliriz.

ABD’nin Ukrayna’ya karşı bu yaklaşımı 2000’li yıllardan itibaren Ukrayna iç siyasetinde önemli dinamikler olarak öne çıkmıştır. 21 Kasım 2013 tarihinde Ukrayna hükümetinin Rusya’nın baskısıyla Avrupa Birliği ile Ortaklık Anlaşması’nı imzalamayı reddetmesiyle başkent Kiev’de büyük çaplı protestolar başlamıştır. 30 Kasım’da güvenlik güçleri aşırı kuvvet kullanarak göstericileri dağıtmaya çalışmış, bu şiddete tepki gösteren halk giderek protestolara daha fazla destek verirken, olaylar Kiev dışındaki şehirlere sıçramıştır. Ortaya çıkan bu kaos ortamında muhalif güçler yönetimi ele geçirerek AB yanlısı geçici bir yönetim kurarlarken, başkan Yanukoviç 21 Şubat’ta Kiev’den ayrılmak zorunda kalmıştır. Kriz kısa sürede Ukrayna’nın doğu ve güney bölgelerine yayılmış, bu kez Rusya yanlısı ve geçici hükümet karşıtı gösteriler başlamıştır.[10]  Bu durumu fırsat bilen Rusya Kırım’ı işgal ve ilhak ederek Doğu Ukrayna’da mevcut hükümete karşı halkı kışkırtmış ve bölgede yeni bir dondurulmuş çatışma bölgesi oluşturmuştur.[11] 23 Şubatta Kırım’a sıçrayan krizle beraber Ukrayna’ya bağlı bu özerk bölge önce 11 Martta bağımsızlığını ilan etmesinin ardından 16 Martta yapılan referandum ile Rusya’ya bağlanmıştır.[12] Rusya, Ukrayna’nın doğu ve güney bölgeleri için “Novorossiya”(Yeni Rusya) kavramını ortaya atarak Ukrayna’nın bütünlüğünü bozmak istemiştir. Bunun başarısız olduğunu göre Rusya, Ukrayna’da iç karışıklık çıkarmak ve Avrupa ve Avrupa-Atlantik bölgelerine tekrar yakınlaşma olasılığını ortadan kaldırmak için Dombas’taki çatışmaları sürdürmüştür.

Ortaya çıkan bu ilhakla beraber ABD ve Batı’nın başını çektiği Rusya’ya uygulanan yaptırımlarla bu olay uluslararası bir krize dönüşmüş oldu. ABD ve Avrupa Birliği Rusya’yı İnsan haklarını ihlal etmekle suçlamış. Bazı siyasilere ve işadamlarına yaptırım uygulamıştır. Rusya, Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı güçleri desteklemeye, silah ve mühimmat yardımı göndermeye başlaması ile ABD ve Avrupa Birliği bazı görüşmelerin ardından yaptırımların alanını genişletmeye karar verdiler. Ayrıca ABD ve Avrupa Birliği’nin yanında uluslararası teşkilatlar da Rusya’ya karşı yaptırım uygulama kararı almıştır.[13]

1. KRİZ ÖNCESİ UKRAYNA’DA SİYASAL HAYAT

Ukrayna’nın siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve dini yapısına bakıldığında ilk izlenim sanki tek ülkenin içinde iki farklı ülke varmış gibi görünmesidir. Ukrayna genel olarak Doğu ve Batı bölgeleri olmak üzere ayrı ayrı incelenebilir. Bu ayrım herhangi bir idari bölünme olarak ortaya çıkmasa da varlığını her zaman hissettirmektedir. Doğu Ukrayna, nüfusunun çoğunluğu Ortodoks inancından olan, önemli bir Rus nüfus barındıran, maden gibi doğal kaynaklara sahip ekonomisi genel olarak ağır sanayiye dayanan bir bölgedir. Batı Ukrayna ise etnik Ukraynalıların ezici çoğunluğu oluşturduğu, Katolik nüfusun önemli bir kısmının bulunduğu, daha çok tarıma dayalı bir bölgedir. Bu bölgeler arasındaki fark Ukrayna’nın tarihsel gelişiminin doğal bir sonucudur. Ruslar tarafından zaman zaman ”Küçük Rusya” olarak da tanımlanan bu ülke, mevcut sınırlarının doğusu Rus çarlarının, batısı ise Habsburg hanedanı yönetimindeki Avusturya-Macaristan idaresinde kalan toprak parçalarından oluşmuştur. Ukrayna’nın sınırları İkinci Dünya Savaşından sonra şekillenmiştir.[14]

Ukraynalılar arasında yüzyıllarca birbirinden farklı siyasi ve toplumsal dinamikler içinde yaşamanın sonucu olarak ortaya çıkan bu ayrım hala devam etmektedir. Doğu Ukraynalılar Ruslarla ortak yaşamaya alışkın olup tarihsel deneyimlerini onlarla paylaşmışlardır. Batı Ukrayna ise Rönesans, Reform gibi olguları Avrupalılarla aynı anda yaşamıştır.  Bu gibi durumlar bir ulusun en önemli nitelikleri arasında sayılan ‘ortak tarih’ söyleminin sarsılmasına neden olmuştur.[15] Ukrayna’nın tarihsel mirasının izleri, Ukrayna siyasetine etki etmesi, ülkenin güncel jeopolitiğini ve ülkenin sosyal ve siyasal gidişatını etkilediğini söyleyebiliriz. Rodger’in ”imlik ve ulusal hedef” gibi önemli konulara ışık tutan tablolaştırılmış analizi Ukrayna’nın bölünmüş yapısını anlamamıza yardımcı olacaktır.[16]

Doğu ve Batı Ukrayna’nın ”ideal tip” profilleri[17]

Özellikler

 

”Doğu” ”Batı”
Nüfus Yoğunluğu Yüksek Düşük
Kentleşme Yüksek Düşük
Etnik Kompozisyon Ukrayin-Rus Ukrayin
Konuşulan Dil Rusça Ukraynaca
Din Ortodoks Katolik
Ekonomik Profil Sanayi Tarım
Siyasi Eğitim Komünizm veya Liberalizm Ilımlı veya radikal milliyetçilik ve liberalizm
Jeopolitik Tercih Rus taraftarı. BDT’ci Avrupa taraftarı
Tarihi Hatıralar

 

Sovyetler Birliği Meşru devlet, Ruslar ”Slav Kardeşler” Sovyetler Birliği”işgalci”, Ruslar ”düşman”

 

Ukrayna’nın kısa geçmişine bakacak olursak şunları bilmemiz yeterlidir. Çarlık Rusya’sı döneminin baskıcı yönetimi her zaman için Ukrayna ulusçuluğunun gelişmesine, ayrılıkçı eylemlerin ortaya çıkmasına engel olmaya çalışmıştır. Çarlık döneminin son bölümü Ukrayna kökenli aydınlarda belirli bir hoşnutsuzluk zemini yaratmıştır. Çarlık rejiminin çökmesiyle birlikte 1919’da bağımsızlığını ilan eden Ukrayna, Kuzey Bukovna, Batı Volin ve Doğu Galiçya’yı kapsayan bölgede tarihteki ilk Ukrayna devleti olarak Sovyet Sosyalist Cumhuriyet adıyla ortaya çıkmıştır. 1922’de ise Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) dâhil edilmiştir. Fakat bu dönemde Kırım Ukrayna toprakları içerisinde yer almamaktaydı. 1939 Yılında doğu Polonya topraklarını işgal eden, ardından bu topraklarda Nazi Almanya’sı kuvvetleriyle çarpışan Kızıl Ordu sayesinde, anadili Ukraynaca olan nüfusun büyük bir kısmı tarihte ilk kez ortak sınırlar içerisinde birleştirilmiş, savaş sonrası sınır düzenlemeleriyle Polonya’nın sınırları batıya itilmiş ve ülkedeki Lehler, Yahudiler, Tatarlar gibi pek çok azınlık grubu da çeşitli yollarla tasfiye edilmiştir.[18] Stalin ve Hitler savaştan kalan toprakları paylaşmak için Ukrayna’yı ikiye böldükleri zaman doğu kısmı Sovyetler Birliği’ne dâhil edilmiştir. II. Dünya Savaşı sonrası ülke yeniden Sovyet sınırları içinde kalmış, SSCB’nin çöküşünden sonra Ukrayna’nın kıyısı olan Karadeniz’de kıyıdaş ülke sayısı altıya yükselmiştir.[19]

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla beraber 24 Ağustos 1991 tarihinde Ukrayna Parlamentosunun bağımsızlığını ilan etmesinin ardından bağımsızlık 1 Aralık 1991 tarihinde referandumda %90,3 oranla onaylanmıştır. Bağımsızlığın halkoyuna sunulması örneği, Sovyet sonrası coğrafyasında yalnızca Ukrayna’da yaşanmış bir gelişme olduğundan, bu hareketinin önderleri açısından Moskova’ya karşı bir başarı da söz konu olmuştur. Diğer yandan, Leonid Kravçuk %61.5 oy alarak ilk Ukrayna cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. Daha sonra Ukrayna diğer eski Sovyet Devletleri gibi hızlı bir siyasal ve ekonomik dönüşüm sürecine girmiştir. Ancak Ukrayna’nın Sovyetler Birliği içindeki ayrıcalıklı konumunu göz önüne aldığımızda yaşanan bu dönüşümü, bağımsızlığa alışma sürecini diğer devletlerden daha sancılı atlatmıştır. Bu duruma verilebilecek en iyi örnek ise Ukrayna’nın 1996 yılına kadar bir anayasaya kavuşamamış olmasıdır.[20]

Ukrayna için ekonomi büyük bir sorun haline gelmiştir. Kontrollü ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçiş süreci yaşanmıştır. Bu süreçte Ukrayna hiperenflasyonla, döviz kriziyle ve toplumsal engellerle karşılaşmıştır. Ukrayna bağımsızlığını kazanmasıyla ekonomik refaha kavuşacağını düşünmüştür. Böyle düşünmesinin nedeni ülke içindeki kaynaklar artık Rusya’ya aktarılmayacaktır.  Ancak yaşanan gelişmeler ile bağımsızlık ilanının ekonomiye katkısının olmadığı görüldü.[21]

Ukrayna ekonomik sorunlarını aşabilmek için 1994 yılında Dünya Ticaret Örgütü üyeliğine başvurmuş, 1998 yılında ise IMF’yle yakın işbirliğine gitmiştir. 1999 yılından itibaren ekonomi giderek düzelmeye başlamış ve 2002 yılına gelindiğinde ise yavaş yavaş istikrar sağlanmıştır. Bu dönemde ülkede yabancı yatırımlar artmış, ulusal paranın değer kaybı azaltılmış, enflasyon kontrol altına alınmıştır. Yıllık büyüme hızı %6,5’i bulmuştur.[22]

Ukrayna ekonomik sorunların yanı sıra bağımsızlık sürecinde karşılaştığı bir diğer sorun ise Ukraynalı siyasetçiler arasında yaşanan fikir ayrılıkları oldu. Siyasetçiler bağımsızlık yanlıları ve pragmatist düşüncede olanlar olarak ikiye ayrılmıştır. Bağımsızlık yanlısı olan grup demokratikleşme, serbest piyasa ekonomisi ve Avrupa-Atlantik güvenlik yapılarına yönelirken, pragmatist grup bağımsızlık yanlısı yaklaşımın sonucu olarak Rusya’daki pazarların yok olacağını, sanayileşme ve üretimin azalacağını savunmuşlardır.[23]  1990 yıllarından günümüze hiçbir siyasi parti ya da blok, ülkenin siyasi ortamında ayakta kalamamıştır. Ülkede yükselişe geçen gruplara tekrar bakacak olursak sol cephe, muhafazakâr sağ ve liberal merkez olmak üzere üçe ayrılmıştır. Bu çok parçalı yapıda 1990’lı yıllarda ilk grubun, 2000’li yıllarda ise ikinci ve üçüncü grubun etkili olduğu görülmektedir.1990-2014 yılları arasında yapılan yedi genel seçimde parlamentoda hiçbir parti, hükümeti kurmak için yeterli çoğunluğu sağlayamamış ve sürekli koalisyon hükümetleri kurulmak zorunda kalınmıştır.[24]

Bağımsızlığın ilk 16 yılında 15 farklı hükümetin iktidara gelmesi veya son 23 yılda 18 hükümetin görev yapması, siyasi istikrarsızlığa çarpıcı bir örnektir. Böyle bir ortamda parlamentonun da sağlıklı çalışması her zaman sağlanamamış ve kürsüler uzun bir süre karşıt gruplar tarafından işgal edilmiştir. Ukrayna’nın 1991-2014 yılları arasındaki devlet başkanlarının genel yaklaşımları da yukarıdaki ikilem ve mücadeleyi yansıtmıştır. 1991-94 arasında başkanlık yapan Leonid Kravçuk, eski bir Komünist olarak göreve gelmiş ve ilk yıllarında bağımsızlık yanlısı bir politika izlemiş daha sonraki dönemlerinde  ise otoriter bir yönetim benimseyerek Rusya’ya yaklaşmayı seçmiştir.[25]

Ukrayna, Rusya ve birçok ülke için önemli olan Kırım adasına bakacak olursak Simferopol, Türkçe ismiyle Akmescit başkentli Kırım, tarih boyunca her dönem stratejik öneme sahip olmuş bir bölgedir. Coğrafi konumu da bu önemin en temel yapı taşlarından birisidir. 1917 Bolşevik Devrimi’nden sonra Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olan bölge, SSCB’nin bir parçası haline gelmiştir ve Preyaslav Antlaşması’nın (1654) üç yüzüncü yıldönümü hediyesi olarak Nikita Kruşçev tarafından 1954 yılında Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bırakılmıştır.[26] Böylece, Sovyetler Birliği’nin çöküşüne, 1991 yılına kadar bu yapı devam etmiştir. SSCB’nin dağılması sonrasında Kırım nüfusunun %68’i Ruslardan oluşmaktaydı. Nisan 1993’te Kiev yönetimi Kırım’a gerek idari, gerekse anayasal düzeyde özerklik verilmesini kabul etmiştir. Ocak 1994’te Kırım’da gerçekleştirilen ilk cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Rusya yanlısı Y. Meşkov’un merkezci Mykola Bahrov karşısında kazanması, Ukrayna’dan ayrılma söylemlerinin gündeme gelmesine yol açmıştır.[27] Kırım’da yakın zamandaki nüfus sayımına göre Rus oranı %58.3, Ukraynalı %24.3, Tatar %12 ve %8 ise diğerleridir.[28]

 

  1. UKRAYNA’NIN ABD VE RUSYA İÇİN ÖNEMİ

2.1.RUSYA İÇİN UKRAYNA

Rusya, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla kaybettiği topraklarda üzerinde Rusya Federasyonu Kimliği ile etkili olmak istemiştir. Rusya Federasyonu 1991 yılının sonlarında Ukrayna ve Beyaz Rusya ile beraber Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT)’nu kurmuştur. 2010’da Kazakistan ve Beyaz Rusya’yla beraber hayata geçirilen Gümrük Birliği projesi kapsamında bölgede belirleyici potansiyele sahip olan Ukrayna’nın söz konusu oluşuma dahil olması istenmiştir. Böylelikle, bölgede eski Sovyetler Birliği döneminde sürdürülmüş ekonomik etki alanı yeniden kurulabilecektir.[29]

Rusya 1993 tarihinde dış politikasını Rusya’nın Yakın Çevresi olarak belirlemiştir. Rusya Yakın Çevre Doktrinini ilan ettikten sonra BDT’yi kullanarak “Yakın Çevre”sindeki hegemonyası üzerinde etkili olmayı amaçlamıştır. Diğer BDT ülkeleriyle 1992 yılında imzalanan ikili dostluk ve işbirliği anlaşması, Rusya ve Ukrayna arasında 1997 Mayıs’ında imzalanabilmiştir. Rusya’dan sonra BDT içerisinde en kalabalık nüfusa sahip olan bu Slav cumhuriyeti,  kültürel yapısı, jeopolitik konumu, siyasi gücü, Avrupa hinterlandında olması ve batılı ülkelerle kurduğu özel ilişkiler gibi nedenlerle Rusya ile sorun yaşayan bir ülke olmuştur.[30]  Rusya dış politikasını etkileyen bir diğer teori ise Mackinder’in ortaya koyduğu Kara Hâkimiyet teorisidir. Mackinder Doğu Avrupa ve Sibirya bölgesini merkezi stratejik bölge olarak (heartland-kalpgâh) adlandırarak, Doğu Avrupa’yı ele geçirenin Heartland’e hâkim olacağını, Heartland’i ele geçirenin ise Dünya Adası’na (Avrasya) hâkim olacağını ve Dünya Adasını ele geçirenin de dünyaya hâkim olacağı tezini ileri sürmüştür. [31]

Ruslar ile Ukraynalılar arasında çok köklü bir tarihsel bağ söz konusudur. Rus Milliyetçiliği’nin ortaya çıkışında çok büyük bir rol oynayan Kiev Knezliği, önemli bir toprak parçasını ifade etmektedir. Bu nedenle, bu toprak parçasının kontrol altında tutulması her şeyden önce Rus Kimliği’nin korunması ve tarihsel gereklilikler açısından Rusya’nın birinci önceliği haline gelmiştir.Kiev’e atfedilen bu değer bir Rus atasözünde şöyle dile getirilmiştir: “Moskova kalbimizdir, Saint Petersburg beynimizdir, Kiev anamızdır.”[32] Ukrayna’nın Rusya açısından taşıdığı önem sadece tarihi ortaklık ile sınırlı değildir.

Ukrayna’nın Karadeniz Bölgesindeki konumu Rusya’nın bu bölgeyi kontrolü için çok önemli bir yer tutmaktadır. Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla bu bölge üzerindeki hakimiyeti kısıtlanan Ukrayna Karadeniz’in kuzeyine sıkışıp kalmıştır. Rusya’nın sıkışıp kaldığı bu bölge fazlasıyla dağlık ve doğal liman özelliğinden yoksundur. Bu durumlar karşısında Rusya yüzünü Ukrayna’ya çevirmektedir. Ukrayna da Sovyetler Birliği döneminden beri bir Rus Donanması bulunmaktadır ve bu durum ise bölgeye askeri bir üs kimliği kazandırmıştır. Ayrıca Kırım Yarımadası’nın konumu ve genel coğrafi yapısı da büyük bir deniz üssüne liman olmak için çok uygundur. Ukrayna topraklarında yer alan Kerç Boğazı, Karadeniz’i Azak Denizi’ne bağlamakta; bununla birlikte Karadeniz’den Orta Asya’ya açılan hatta tam anlamıyla bir kontrol noktası oluşturmaktadır[33]

Bunun yanı sıra Kuzey Kafkasya Bölgesi olarak adlandırılan bu bölge dinsel farklılıklar ve etnik çatışmalar gibi sebeplerle sürekli bir karışıklık içerisindedir. Kuzey Kafkasya Halkları’nın kendi aralarında yaşadıkları siyasal çatışmalar ve farklı zamanlarda Rusya’ya karşı verdikleri mücadeleler ile bu bölge Rusya için sürekli olarak güvenlik problemleri oluşturmaktadır.[34] Ukrayna’da yaşayan Rus kökenli vatandaşların varlığı, Rusya’nın Ukrayna üzerinde aktif bir politika izlemesinin başka bir sebebi olmuştur. Ukrayna’nın 46 milyonluk nüfusunun %20’sinin Rus kökenli olduğu göz önüne getirildiğinde Rusya için bu bölgenin neden bu kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış oluruz. Rusya için nüfus bir ülkenin iç ve dış işlerinde kullanabileceği en önemli kozlarından birisidir. Bunun örneğini Baltık devletlerinin AB’ye üyelik süreçlerinde tanık olmuştuk.[35] Ayrıca Rusya’da yaşayan tahmini 2 milyon Ukraynalı, çoğu kez ikili ilişkilerde konu olarak ele alınmıştır. Söz konusu bu nüfus Ukrayna’nın yurt dışında bulunan en büyük diasporasını oluşturmaktadır. Yani kısaca Ukrayna ve Rusya arasındaki insan unsuru iki ülke içinde büyük önem taşımaktadır. [36]

Rusya, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla kaybettiği topraklar üzerinde Rusya Federasyonu Kimliği ile etkili olmak istemiştir. Rusya Federasyonu 1991 yılının sonlarında Ukrayna ve Beyaz Rusya ile beraber Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT)’nu kurmuştur. 2010’da Kazakistan ve Beyaz Rusya’yla beraber hayata geçirilen Gümrük Birliği projesi kapsamında bölgede belirleyici potansiyele sahip olan Ukrayna’nın söz konusu oluşuma dahil olması istenmiştir. Böylelikle, bölgede eski Sovyetler Birliği döneminde sürdürülmüş ekonomik etki alanı yeniden kurulabilecektir.[37]

Ukrayna ve Rusya arasındaki ekonomik ilişkilere baktığımızda bu iki ülkenin birbirine yeterince bağımlı olduğunu görmekteyiz. Bu bağımlılıkta SSCB döneminde uygulanan yatırım politikaları, birbirlerine pazar ve tedarikçi olma durumları, sektörel bazda tamamlayıcılık ve coğrafi yakınlık gibi etkenler büyük rol oynamaktadır. Her ne kadar söz konusu bu bağımlılık, Rusya’dan çok Ukrayna için geçerli olsa da iki ülke arasındaki ticaret hacmi rakamları, birbirlerini göz ardı edemeyecekleri bir konuma gelmiştir.[38]

Ukrayna sanayisi ise silah üretimi, nükleer enerji, havacılık ve uzay teknolojisi alanlarında kendini göstermektedir. Bu durum hem Rusya’nın hem de AB’nin ilgisini çekmektedir. Ukrayna’nın bu alanlardaki başarıları ise tamamen yerli üretim uyduları ve Antonov 128 tipi 80 yolcu kapasiteli uçakları işaret edebiliriz. Tüm bu sanayi gücünün enerji kaynağı ise Rusya’dan sağlanmaktadır. Bu durum Ukrayna için büyük bir tehlike unsuru yaratmaktadır. Çünkü bu enerji bağımlılığı Rusya için büyük bir kozdur. Ayrıca Ukrayna, Rus enerjisinin Avrupa’ya ulaştırılmasında kilit ülke durumundadır. Borunun güney kısmı, Avrupa devletlerine Ukrayna topraklarından girmektedir.[39] Bu kadar önemli bir ülkenin AB’ne yaklaşması artı NATO üyesi olma ihtimali Rusya için çok rahatsız etmektedir. NATO güçlerinin Rusya’nın burnunun dibine kadar gelmesi anlamına gelecektir. Rusya’nın Ukrayna sınırına 150.000 kişilik asker sevk etmesi ve burada gerçekleştirdiği büyük tatbikat büyük bir düelloya dönüşmüştür.

 

2.2. ABD İÇİN UKRAYNA

ABD dâhil olmak üzere Batılı devletler açısından Orta Asya ve Hazar’daki gaz ve petrollerinin alternatif bazı yollarla Avrupa’ya ulaştırılması hususunda Ukrayna çok önemli bir güzergahtır. Avrupa Birliği’nin enerji ticaretine bakacak olursak Rusya ile yapılan ithalat %25’ini oluştururken Rusya’nın ticaretinde bu durum üçte iki oranındadır. Kısaca Avrupa Birliği’nin gaz ihtiyacının %50 si ve petrolün %30’u Rusya’dan sağlanmaktadır. ABD’nin bakış açısına göre Ukrayna’nın Avrupa Birliğine bağlanması Batı ile beraber hareket etmesi Rusya’nın Avrupa ile bağlantısını kesecek ve Rusya’yı doğuya yani karaya sıkıştıracaktır. ABD bundan dolayı Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO’ya üyeliğini gündeme getirmektedir. Batının içinde yer alan bir Ukrayna, Rusya’nın Karadeniz’deki gücünün kısıtlanması anlamına gelecektir. [40]

ABD’nin bu bakış açısına sahip olmasına neden olan en büyük etkenler ise Soğuk Savaş sonrası tek süper güç olarak kalması ile 11 Eylül saldırısı sonrası dünyada terörizmle savaşı ve bu savaşta İslam dünyasını demokratikleştirmeyi bir çözüm olarak görmesi, ABD’nin kendisinin ve NATO’nun Karadeniz’deki mevcudiyetini artırarak daha önemli rol oynama kararı almasına neden olmuştur.[41] NATO’nun, artık küresel hale gelen güvenliği sağlamak için, geleneksel Avrupa alanının dışına çıkması gerektiği düşüncesi etkili olmuştur. ABD’nin bölgede etkisini arttırma çabasının bir başka nedeni ise Rusya’nın Avrasya coğrafyasındaki enerji alanındaki hakimiyetini, dolayısıyla siyasi gücünü azaltmak istemesidir. Ayrıca Karadeniz, ABD’nin Kafkaslardan Avrupa’ya kadar uzanan bir güvenlik ağını oluşturma projesinde de önemli rol oynamaktadır.[42]

NATO ve ABD çıkarları doğru orantılıdır. Yani NATO, ABD çıkarlarına göre hareket etmektedir. ABD’nin isteği ile NATO’nun doğuya doğru genişleme çabası ve Putin’in Rusya’yı tekrar süper güç haline getirme isteği eski Sovyet coğrafyası üzerinde ABD-Rusya rekabetini doğurmuştur. 11 Eylül saldırıları sonrasında Putin-Bush iktidarları arasında ilişkilerin geliştirilmesi doğrultusundaki çabalar, 2004’te NATO’nun genişlemesiyle zayıflamış ve hedefine ulaşamamıştır.[43] Mart 2004’de NATO tarihinin en büyük genişlemesini gerçekleştirmiştir. Doğu Avrupa’daki eski Varşova Paktı devletlerini üyeliğe kabul etmiştir. Letonya Litvanya ve Estonya’nın, NATO’ya katılması ve ittifakın bu ülkelerde askeri üsler edinmesi Kremlin’de Rusya’nın çevrelendiği yönünde bir algıya oluşturmuştur. 1999’da Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti, 2004’te üç Baltık ülkesiyle birlikte Bulgaristan, Romanya, Slovakya, Slovenya’yı üyeliğe kabul eden NATO, Rusya sınırlarına yaklaşmıştır. NATO’nun Nisan 2008’deki Bükreş zirvesinde Gürcistan ve Ukrayna’ya ittifaka üyelik için gayrı resmi olarak söz vermesi ise Rusya için son nokta olmuştur.[44]

 

3.ABD-RUSYA ÇATIŞMA NOKTALARI

Kırım’ın ilhak edilmesi ve Rusya’ya bağlanması ile başta ABD olmak üzere tüm dünyadan Rusya’ya tepkiler çığ gibi büyüdü. Soğuk Savaş sonrası bir dönemde bu gerginlik istenmeyen bir durumdu. AB ortak harekete geçirebilecek bir askeri yapısının olmaması ve ABD’nin Irak ve Afganistan hareketlerinden sonra Amerikan kamuoyunun bu gibi operasyonlara karşı çıkmasıyla bölgeye asker gönderilmemiştir.[45] Ancak Rusya’ya bu yönlü harekette bulunmasalar da ekonomik yaptırım ve diplomatik yollarla baskı yapmayı amaçlamışlardır. Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasından sonra Rusya, Ukrayna sınırındaki asker sayısını arttırarak ortamın daha da gerginleşmesine yol açmıştır. Bu duruma müdahale etmek isteyen o dönemin ABD başkanı Barack Obama Rusya’ya bölgedeki askerlerini geri çekmesini ve tansiyonu düşürmesini istemiştir.[46]

Olaylarda yaşanan can kayıplarının artması ile AB ve ABD önerisi ile Rusya ve Ukrayna’nın sınır hattındaki çatışmaları durdurmalarını ve Cenova ‘da düzenlenecek toplantıya temsilci göndermelerini istemişlerdir. 19 Mayıs tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin sınır hattındaki askerleri geri çekmesine rağmen Ukrayna’nın doğusundaki Rus yanlısı ayrılıkçı güçler karışıklık çıkarmaya devam etmiştir. Bu durum karşısında Batı’nın istediği gibi bir düzen sağlanamamıştır. AB’nin Mayıs ayında aldığı karara göre Rusya ya yönelik üç aşamalı bir eylem planı uygulanacağını duyurmuştur. Bu Planın ilk aşamasını Rusya ile vize Müzakerelerinin askıya alınması yer almıştır.[47] Krizin devam etmesi halinde yaptırımlara yenilerinin ekleneceği belirtilmiştir. Yeni yaptırımlar ise AB-Rusya zirvesinin iptal edilmesi, AB ülkelerine seyahat etme yasağı ve bazı malvarlıklarının dondurulması gibi maddeleri kapsamaktadır.  ABD bu yeni yaptırımların duyurulmasıyla beraber Rusya’nın ekonomisinin büyük bir şekilde etkileneceğini ve Rusya’nın aldığı ihraç kredisinin de askıya alınacağını duyurmuştur.[48]

ABD Başkanı Barack Obama, yaşanan bu süreçle ilgili olarak yaptığı açıklamada ”Rusya bu yoldan gitmeye devam ederse, bunun Rusya’ya olan maliyeti de artacak” sözlerini kullanmıştır. Bu açıklamalara rağmen Eylül’de yapılan NATO Zirvesi’ne kadar yaklaşık 200’den fazla Ukrayna askeri ayrılıkçı güçler tarafından öldürülmüştür. Bu olayın üzerine Rusya’ya yapılan yaptırımlara yenileri ekleneceği duyurulmuştur. Yeni yaptırımlarla beraber Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’de batıya karşı yaptırım kararı aldığını duyurmuştur. Bu yaptırımlar meyve, sebze, et ve süt ürünlerinin alımının durdurulmasını kapsamaktadır. Putin’in diğer bir hamlesi ise Türkiye’ye yaptığı ziyaret sonrasında Güney Akım Projesini iptal ettiğini bu proje yerine Türkiye’den geçen bir boru hattı projesini hayata geçireceklerini dile getirmiştir. Ayrıca Avrupa’dan alınmayacak ürünlerin yerini Türkiye’nin doldurması adına bazı ekonomik anlaşmalara imzalanmıştır.[49]

Rusya, Ukrayna’da krizin başlamasından beri olayların Batılı devletler ve ABD tarafından kışkırtıldığını ve mevcut hükümete karşı Batının desteklediği bir olay olarak gördüğünü belirtmiştir. Bu görüşünü destekleyen olay ise ABD’nin Ukrayna Büyükelçisinin telefon görüşmelerinin sızdırılması olmuştur.  Bu telefon görüşmelerinin içeriği ise Yanukoviç iktidarının devrilmesi ve yerine Batı yanlısı bir iktidarın gelmesi hakkındadır. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kırım’ın Rusya ya katılım anlaşmalarını onayladığı gün Batı dünyasına şu mesajı vermiştir: “Ukrayna’yı bilerek kışkırtanlar ve iç karışıklığa sürükleyenler bulunmakta. Ukrayna’nın bölünmesini istememekteyiz ve NATO askerlerinin Kırım’da, Sivastopol’da hak sahibi olmasını ve Karadeniz’de NATO askerlerinin Rus donanmasını karşılamasına izin vermeyeceğiz…”[50]

Kırım’ın ilhakına bakacak olursak Rusya’nın en büyük kazancı Karadeniz’deki karasuları ve deniz yetki alanlarının genişlemesi olmuştur. Kırım’ın önemli konumundan dolayı hem enerji kaynakları geçiş hatlarına hem de Karadeniz’in muhtemel enerji kaynaklarına sahip olabilecek jeopolitik bir konum elde etmişlerdir. Rusya’nın bu önemli bölgeyi Batı ya kaptırması demek Karadeniz’deki hâkimiyeti kaybetmesi anlamına gelecektir. Bu durum ise Rusya için çok büyük bir sorun teşkil etmesi demektir. Ukrayna’da iktidara Batı yanlısı birisinin geçmesi ve Batılı kurum ve örgütlere katılması ABD’nin Rusya’nın dibinde olması anlamına gelmektedir.[51]

Kırım’da bulunan Sivastopol üssü uzun yıllar Rus donanmasının bulunduğu Karadeniz’deki en önemli stratejik noktalardan birisidir. Rusya’nın savunduğu politikalardan birisi olan Yakın Çevre Politikası bu bölgeyi Rusya’nın elinde tutması gerektiğini savunmaktadır. Rusya’nın yakın çevresini kaybetmesi uluslararası sistemdeki etkin güçlerden birisi olmasını engellemektedir. NATO’nun doğuya doğru genişlemesi Rusya’nın yaşamsal çıkar alanına müdahale olarak görülmektedir.[52] Bu yüzden Kırım’ın işgali ve ile Rusya ABD ve AB ülkelerine bu bölgenin sahibinin kendisi olduğu mesajını vermiştir. Yakın çevresinde kendisinden başka gücün etkili olmasına izin vermeyeceğini ve gerekirse güç kullanacağını göstermiştir.[53]

Rusya’nın Ukrayna krizini desteklemesi ve Kırım’ı ilhakı üzerine ABD ve Batılı ülkeler ekonomik anlamda yaptıkları yaptırımlar ile AB-Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerde Almanya gibi devletler ciddi hasar görmeye başlamıştır. Ekonomik boyutlu bu hasarın artacağı endişesiyle sürekli olarak yaptırımların arttırılmasına karşı bazı sesler yükselmeye başlamıştır. Rusya’nın bakış açısıyla Ukrayna Krizi Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistemin tek kutuplu düzenine bir meydan okuma olarak algılanmış ve Rusya bu süreç içerisinde uluslararası sistemin tek kutuplu düzen olmadığını ve dünyadaki küresel güçlerden olan ABD’ye karşı Rusya’nın da var olduğu mesajını vermiştir.[54]

SONUÇ

Soğuk Savaşın sona ermesi ile Sovyetler Birliği dağılmış ve onun mirasçısı olan Rusya büyük bir buhran içine girmiştir. Soğuk Savaşı kazanan ABD dünyada tek hâkim güç haline gelmiştir. Dünya iki kutuplu düzenden tek kutuplu düzene geçiş yapmıştır. ABD bundan sonraki düzeni kendine uyarlayarak dünyanın en büyük hegemon gücü haline gelmiştir. Ukrayna Krizi ise Rusya’nın bu düzene karşı çıkması için bir fırsat olmuştur. Soğuk Savaştaki yorgunluğunu kaynakları sayesinde aşan Rusya dünyanın gözü önünde Kırım’ı ilhak etmiştir.

ABD 11 Eylül sonrası gerçekleştirdiği Afganistan ve Irak operasyonlarının çok büyük maliyetleri olmuştu ve tekrar Rusya ile böyle bir savaşa girmek ABD için olanaksızdı. Rusya ise Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra yakın çevresine çok önem vermiştir. Bu bölgede ABD ve Batılı devletlerden hiç bir gücü istememiş ve bu bölgelerde hâkim güç olmayı hedeflemiştir. ABD ise Soğuk Savaş döneminde yaşadıklarını unutmayarak Rusya’nın tekrar çevresinde hâkim bir güç olmasını engel olacak politikalar izlemektedir. Rusya, Ukrayna’yı arka bahçesi olarak görmektedir.  Ukrayna’nın jeopolitik konumundan dolayı Batı’ya açılan bir kapı olması ve hidrokarbon kaynaklarının geçiş güzergahı üzerinde bulunması nedeniyle önemlidir. Bu nedenle Ukrayna’nın Batı’ya yaklaşması demek Rusya’nın gücünü zayıflatacağından bu krize müdahil olmuştur. ABD için ise tehdit olarak gördüğü Rusya’yı engelleyebileceği bir alan Ukrayna kozunu sonuna kadar kullanmak istemektedir. Yani Ukrayna’da yaşanan bu protestolar ABD ve Rusya’nın bölge üzerindeki mücadelelerinden kaynaklanmaktadır. Rusya ve Ukrayna’nın aralarındaki gerilimin günden güne yükselmesi ile ABD Donanması 6. Filo bölgesine 4 savaş gemisi gönderirken Polonya’ya da 3 bin ilave ABD askeri göndereceğini duyurmuştur.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’nin açıklamasına göre, “Çin Olimpiyatları” bitmeden Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaş başlatacağını bildirdi. Rusya bu saldırgan ve kışkırtıcı tavırlarına rağmen savaşma gibi bir durumlarının olmadığını dile getirmektedir. Ukrayna, 2014 yılında Kırım’ı kaybetmelerine neden olan hataları tekrar yaşamamak için her türlü olasılığa hazırlık yapmaktadırlar. Konum olarak çok önemli bir yerde olan Türkiye bu iki devlet ile iletişim halindedir.[55] Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yakın zamanda yapmış olduğu Ukrayna ziyaretinde Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensk ile yapıcı bir şekilde görüşerek Türkiye’de Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile ortak bir görüşme sağlamak konusunda uzlaşmışlardır. ABD’nin bu süreçte çok etkili olmadığı ise gözler önündedir.  Akıllarda oluşan bütün ülkeleri doğrudan ya da dolaylıda olsa etkileyecek olan bir savaşın başlayıp başlamayacağı ile ilgili sorunun cevabını ise önümüzdeki günlerde göreceğiz.

 

KAYNAKÇA

Anadolu Ajansı,”Ukrayna”, 06 Eylül 2017.

ANLAR, Aslıhan,” Bölgesel Krizlerde Birleşmiş Milletler ve Ukrayna Krizi”, Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, S.1, Ocak 2019.

ARAS, İlhan,” Avrupa Birliği’nin Kırım’ın İlhakına Bakışı: Rusya’ya Yönelik Yaptırımlar”, Karadeniz Araştırmaları, S.53, Bahar 2017.

AŞIK, Ahmet, ”Karadeniz Bölgesi’ndeki Değişimin Analizi”, Güvenlik Stratejileri Dergisi, S.12, Ocak 2010.

BAŞBAĞLIOĞLU, Arif, ” Ukrayna Krizinin NATO’nun Dayanışmasına Etkileri: İşbirliğiyle Dayalı Güvenlik ile Kolektif Savunma Arasında NATO”, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 2, Aralık 2016.

BİLENER, Tolga,”Ukrayna Dış Politikasını Etkileyen Unsurlar”,Karadeniz Araştırmaları, S.13, Bahar 2007.

BİŞKİN, M. Cem, ”ABD-AB-Rusya Üçgeninde Ukrayna ve Gürcistan’da Güç Mücadelesi”, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya, 2010.

BİNGÖL,Oktay,” Ukrayna Krizinin Ulusal, Bölgesel-Küresel Bağlamı ve Gelecek Öngörüleri”, Karadeniz Araştırmaları, S.41, Bahar 2014.

BRZEZINSKI, Zbigniew, Büyük Satranç Tahtası, İstanbul 2005.

BUĞDAYEKEN, Yasir,” Ukrayna Krizi Çerçevesinde ABD-Rusya İlişkileri” Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa 2015.

BÜYÜKAKINCI, Erhan, Bağımsızlık Sürecinde Ukrayna Rusya İlişkileri, Ankara 2004.

BÜYÜKAKINCI, Erhan, Değişen Dünyada Rusya ve Ukrayna, Ankara 2006.

CABBARLI, Hatem,”İki Güç Arasındaki Ukrayna”, Karadeniz Araştırmaları, S.50, Yaz 2016.

ÇAMAŞ, Tuğrul, ”Rusya Ukrayna Krizi ve Soğuk Savaşın Tarihi Simetrisi”, Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi, S.10, Aralık 2018.

ÇOMAK, İhsan, Rusya Çalışmaları Stratejik Araştırmalar-2,  İstanbul 2009.

DAVUTOĞLU, Ahmet, Stratejik Derinlik: Türkiye’nin Uluslararası Konumu, İstanbul 2001.

DERMAN, G. Saynur-ONGAROVA, Yerkinay,”Ukrayna’da Siyasi Kriz”, Karadeniz Araştırmaları, S.42, Yaz 2014.

DİNLER, Mert, ”Jeopolitik Çerçevede Rusya-Ukrayna Gerilimi”,Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edirne 2018.

EROL, M. Seyfettin,“Ukrayna-Kırım Krizi” Ya da “İkinci Yalta Süreci”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, S. 41,  Bahar 2014.

GÜLER, Ahmet,” Suriye ve Ukrayna Krizleri Çerçevesinde ABD Rusya İlişkileri”, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 2, Aralık 2018.

ISMAYIL, Elnur,”Kırım Krizi Sonrasında NATO-Rusya Gerilimi”, Bilge İnsanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi, Temmuz 2014.

Eyyub KANDEMİR, Uluslararası Sistemin Yeni Düzen Arayışında Karadeniz’in Değişen Jeopolitiği, İstanbul 2008.

KAMALOV, İlyas, “Karadeniz Bölgesindeki Bazı Güncel Sorunlar”, Karadeniz Araştırmaları,  S.21, Bahar 2009.

KESKİN, Mustafa, ”Yakın Çevre Doktrini Bağlamında Rus Dış Politikası: Ukrayna Müdahalesi”, Barış Araştırmaları ve Çatışma Çözümleri Dergisi, 2015.

KOÇAK, Muhammed,”Bölgesel Çatışmadan Küresel Krize: Doğu Ukrayna”, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, S. 135,(2015).

KURT, Halil, TDV İslam Ansiklopedisi: Ukrayna, İstanbul 2012.

ÖZÇELİK, Sezai,” II. Soğuk Savaş ve Kırım’daki Jeo-stratejik Gambit: Rusya’nın Stratejik Derinliği Bağlamında Kırım’ın İşgali ve Kırım Tatarları,TASAM, Aralık 2018.

ÖZEL, Suna Merve, ”Rus Dış Politikasında Ukrayna Krizi ve Türkiye’ye Etkileri”, IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi, 18 Aralık 2017.

ÖZKAN, Emre, “Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde Baltık Ülkelerindeki Rus Azınlıklar”, Uluslararası Hukuk ve Politika Dergisi, S. 6,  Ocak 2006.

RODGERS, Peter, “Understanding Regionalismandthe Politics of Identity in Ukraine’s Eastern Borderlands”, Milliyetçilik ve Etnisite Dergisi, S.2, Mayıs 2016.

Sabah Gazetesi,”Ukrayna’nın önemi”, 22 Ağustos 2011.

SAĞLAM, Mühdan, ”21. Yüzyılda Küresel Rekabetin Zemini Ukrayna”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi. Sayı 2, Temmuz 2014.

SANDIKLI, Atilla-İSMAYİLOV, ELNUR,vs.,Karadeniz’deki Gelişmeler ve Türkiye, İstanbul 2014.

SARAÇLI, Murat,” Rusya Federasyonu’nun Yakın Çevre Politikası’nda Dış Rusların Yeri ve Kırım Meselesi”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, S. 45, Bahar 2015.

SARIKAYA, Gül “Ukrayna Krizinin Karadeniz Güvenliğine Etkileri”. Uluslararası Sistemde Düzen Arayışları Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kongresi, 20 Ekim 2015.

SARIKAYA, Yalçın, ”Turuncuya Veda: Ukrayna’nın Kritik Seçimi”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, S. 25, Bahar 2010.

SEMERCİOĞLU, Harun,” Ukrayna Krizi Bağlamında AB-Rusya İlişkilerinin Ekonomi Politiği”, LAÜ Sosyal Bilimler Dergisi, S. 2, Ocak 2016.

SÖNMEZ, A.Sait, ”Yakın Çevre Doktrini Bağlamında Yeltsin Dönemi Rusya Federasyonunun Bağımsız Devletler Topluluğu Ülkeleriyle İlişkileri”, Dumlupınar Üniversitesi SBF Dergisi, S.27, Haziran 2015.

TANATAR, Bülent,” Kırım’ın İşgaline Dünyadan Tepkiler”, Emel Dergisi, S.246-249, 2014.

TARAKÇI, Nejat, ”Ukrayna Krizi’nin Arkasındaki Büyük Strateji”, TASAM, Haziran 2014.

TECER, Ö. Çağrı, ”Jeopolitik ve Tarihsel Bir Rekabet Sahası Olarak Ukrayna ve Dış Politika Parametreleri”, MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, S.4, Aralık 2014.

TELLAL, Erel, ”Zümrüdüanka: Rusya Federasyonu’nun Dış Politikası, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi,S.3, Mart 2010.

TÜYSÜZOĞLU, Göktürk,” Ukrayna Başarısız Bir Devlet mi?”, Karadeniz Araştırmaları, S.49, Bahar 2016.

TÜYSÜZOĞLU, Göktürk,” Ukrayna’da Turuncu Devrimin Sonu”, Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi, S. 3,Ocak 2011.

UYANIKER, H.Burak, ”Kırım Sorunundan Donbas Savaşına Rusya-Ukrayna Uzlaşmazlığı”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, S. 59, Güz 2018.

ÜNALMIŞ, A. Nafiz-OĞUZ, Şafak,” Karadeniz’de Rusya-ABD Rekabeti ve Ukrayna Krizi”, Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S. 7, Ocak 2019.

YILDIRIM, Yusuf, “Rus Dış Politikasında Ukrayna Faktörü”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta 2010.

[1]Sabah Gazetesi,”Ukrayna’nın önemi”, 22 Ağustos 2011.

[2] Sezai ÖZÇELİK,” II. Soğuk Savaş ve Kırım’daki Jeo-stratejik Gambit:Rusya’nın Stratejik Derinliği Bağlamında Kırım’ın İşgali ve Kırım Tatarları, TASAM.

[3]Anadolu Ajansı,”Ukrayna”, 06 Eylül 2017.

[4] YILDIRIM, Rus Dış Politikasında Ukrayna Faktörü, SDÜ Sosyal Bilimler Ens.

[5] BRZEZİNSKİ, Büyük Satranç Tahtası, İnkılap Kitabevi, İstanbul 2010, s.70-71.

[6] Ahmet DAVUTOĞLU, Stratejik Derinlik: Türkiye’nin Uluslararası Konumu, İstanbul 2001, s. 10.

[7] A. Nafiz ÜNALMIŞ” Karadeniz’de Rusya-ABD Rekabeti ve Ukrayna Krizi” Karadeniz Araştırmaları.

[8] ÖZÇELİK, II. Soğuk Savaş ve Kırım’daki Jeo-stratejik Gambit:Rusya’nın Stratejik Derinliği Bağlamında Kırım’ın İşgali ve Kırım Tatarları, TASAM.

[9] Oktay BİNGÖL,”Ukrayna Krizinin Ulusal, Bölgesel-Küresel Bağlamı ve Gelecek Öngörüleri”, Karadeniz Araştırmaları.

[10]BİNGÖL,”Ukrayna Krizinin Ulusal, Bölgesel-Küresel Bağlamı ve Gelecek Öngörüleri”, Karadeniz Araştırmaları.

[11] ÜNALMIŞ” Karadeniz’de Rusya-ABD Rekabeti ve Ukrayna Krizi” Karadeniz Araştırmaları.

[12] M. Seyfettin EROL,”Ukrayna-Kırım Krizi Ya da İkinci Yalta Süreci”, Karadeniz Araştırmaları.

[13] Bülent TABATAR,”Kırım’ın İşgaline Dünyadan tepkiler”, Emel Dergisi.

[14] Taner BİLENER, Ukrayna Dış Politikasını Etkileyen Unsurlar, Karadeniz Araştırmaları, S.13.

[15] BİLENER, Ukrayna Dış Politikasını Etkileyen Unsurlar, S.13.

[16] Yalçın SARIKAYA,”Turuncuya Veda:Ukrayna’nın Kritik Seçimi” Karadeniz Araştırmaları, S.25.

[17] Peter RODGERS, “Understanding Regionalismandthe Politics of Identity in Ukraine’s Eastern Borderlands”, Milliyetçilik ve Etnisite Dergisi, S.2.

[18] Ö. Çağrı TECER, Jeopolitik ve Tarihsel Bir Rekabet Sahası Olarak Ukrayna ve Dış Politika Parametreleri, MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, S.4.

[19]G.Saynur DERMAN- Yerkinay ONGAROVA,”Ukrayna da Siyasi Kriz” Karadeniz Araştırmaları, S.42.

[20] Göktürk TÜYSÜZOĞLU, “Ukrayna’da Turuncu Devrim’in Sonu”, Gümüşhane Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, S. 3.

[21] BİLENER, Ukrayna Dış Politikasını Etkileyen Unsurlar, Karadeniz Araştırmaları, S.13.

[22] YILDIRIM, Rus Dış Politikasında Ukrayna Faktörü, SDÜ Sosyal Bilimler Ens.

[23] BİNGÖL,” Ukrayna Krizinin Ulusal, Bölgesel-Küresel Bağlamı ve Gelecek Öngörüleri”, Karadeniz Araştırmaları,  S.41.

[24]Yasir BUĞDAYEKEN, ” Ukrayna Krizi Çerçevesinde ABD-Rusya İlişkileri” UÜ Sosyal Bilimler Enst., Bursa 2015.

[25]Tuğrul ÇAMAŞ,”Rusya Ukrayna Krizi ve Soğuk Savaşın Tarihi Simetrisi”, Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi, S.10.

[26] H. Burak UYANIKER, Kırım Sorunundan Donbas Savaşına Rusya Ukrayna Uyuşmazlığı, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, S. 59.

[27] Erhan BÜYÜKAKINCI, Bağımsızlık Sürecinde Rusya-Ukrayna İlişkileri, Ankara 2014.

[28] İlhan ARAS,” Avrupa Birliği’nin Kırım’ın İlhakına Bakışı: Rusya’ya Yönelik Yaptırımlar,” Karadeniz Araştırmaları, S.53.

[29] Atilla SANDIKLI- Elnur İSMAYİLOV  vs.,Karadeniz’deki Gelişmeler ve Türkiye, İstanbul 2014, s. 16-17.

[30] Erel TELLAL, ”Zümrüdüanka: Rusya Federasyonu’nun Dış Politikası, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi,S.3.

[31]A.Sait SÖNMEZ,”Yakın Çevre Doktrini Bağlamında Yeltsin Dönemi Rusya Federasyonunun Bağımsız Devletler Topluluğu Ülkeleriyle İlişkileri”, Dumlupınar Üniversitesi SBF Dergisi, S.27.

[32] Erhan BÜYÜKAKINCI, Değişen Dünyada Rusya ve Ukrayna, Ankara 2004, s.183.

[33]Eyyub KANDEMİR, Uluslararası Sistemin Yeni Düzen Arayışında Karadeniz’in Değişen Jeopolitiği,

İstanbul 2008, s. 98.

[34] İlyas KAMALOV, “Karadeniz Bölgesindeki Bazı Güncel Sorunlar”, Karadeniz Araştırmaları,  S.21.

[35] Emre ÖZKAN, “Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde Baltık Ülkelerindeki Rus Azınlıklar”, Uluslararası Hukuk ve Politika Dergisi, S. 6

[36]Murat SARAÇLI,” Rusya Federasyonu’nun Yakın Çevre Politikası’nda Dış Rusların Yeri ve Kırım Meselesi”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, S. 45, Bahar 2015.

[37] SANDIKLI-İSMAYİLOV  vs.,Karadeniz’deki Gelişmeler ve Türkiye, İstanbul 2014, s. 16-17.

[38]Göktürk TÜYSÜZOĞLU, ” Ukrayna Başarısız Bir Devlet mi?”, Karadeniz Araştırmaları, S.49.

[39] İhsan ÇOMAK, Rusya Çalışmaları Stratejik Araştırmalar-2,  İstanbul 2009, s.105.

[40] Muhammed KOÇAK,”Bölgesel Çatışmadan Küresel Krize: Doğu Ukrayna”, SETA.

[41]KAMALOV, Karadeniz Bölgesinde Bazı Güncel Sorunlar, Karadeniz Araştırmaları.

[42]Aslıhan ANLAR ,” Bölgesel Krizlerde Birleşmiş Milletler ve Ukrayna Krizi”, Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi.

[43] Arif BAŞBAĞLIOĞLU, ” Ukrayna Krizinin NATO’nun Dayanışmasına Etkileri: İşbirliğiyle Dayalı Güvenlik ile Kolektif Savunma Arasında NATO”, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi.

[44]ElnurİSMAYİL,”Kırım krizi sonrası NATO-Rusya gerilimi”, BİLGESAM.

[45] BUĞDAYEKEN,” Ukrayna Krizi Çerçevesinde ABD-Rusya İlişkileri” Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens.

[46]Ahmet GÜLER,” Suriye ve Ukrayna Krizleri Çerçevesinde ABD-Rusya İlişkileri”, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi  SBF.

[47] M. Cem BİŞKİN, ”ABD-AB-Rusya Üçgeninde Ukrayna ve Gürcistan’da Güç Mücadelesi”, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens.

[48] ARAS,”Avrupa Birliği’nin Kırım’ın İlhakına Bakışı: Rusya’ya Yönelik Yaptırımlar”Karadeniz Araştırmaları.

[49]BAŞBAĞLIOĞLU, ” Ukrayna Krizinin NATO’nun Dayanışmasına Etkileri: İşbirliğiyle Dayalı Güvenlik ile Kolektif Savunma Arasında NATO”, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi.

[50]Ahmet AŞIK, ”Karadeniz Bölgesi’ndeki Değişimin Analizi”, Güvenlik Stratejileri Dergisi.

[51] Gül SARIKAYA, “Ukrayna Krizinin Karadeniz Güvenliğine Etkileri”. Uluslararası Sistemde Düzen Arayışları Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kongresi.

[52] Mustafa KESKİN,”Yakın Çevre Doktrini Bağlamında Rus Dış Politikası: Ukrayna Müdahalesi”, Barış Araştırmaları ve Çatışma Çözümleri Dergisi.

[53] Nejat TARAKÇI,”Ukrayna Krizi’nin Arkasındaki Büyük Strateji”, TASAM.

[54] Suna Merve ÖZEL, ”Rus Dış Politikasında Ukrayna Krizi ve Türkiye’ye Etkileri”, IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi.

[55] Hürriyet.com, Ukrayna da son durum, 12.02.2022.

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir