Covid-19 Sonrası Çağın Kodları
Coronavirus sonrası dünyada birçok şey eskisi gibi olmayacak.En başta insanlar birbirlerine karşı daha mesafeli olacaklar. Salgının tam anlamıyla ortadan kalkması için ya herkesin bu virüsü kapması ya da virüsün aşısının bulunması ve herkesin bu aşıyı olması gerekecek. Bu da bir yıldan az bir sürede kesinlikle olmayacak. Alınan sıkı tedbirler tedricen gevşetilse bile hepimiz üzerimizdeki tedirginliği kolayca atmayacağız. Artık insanlar daha ürkek ve tedbirli olacak.
İkinci olarak insanlar arası ilişkilerde dijital platformlar eskiye nazaran çok daha fazla kullanılacak. Birçok beyaz yakalı esnek çalışma prensibi gereği işini evden yapmaya devam edecek. Ulaşım, ulaştırma, lojistik, gıda, sağlık ve güvenlik alanlarında çalışanlar dışında birçok insan daha fazla evinden çalışacak. Kimseye temas etmeden çalışmayı öğrenecek insanlar. İşte verimlilik kesinlikle artacak.
Evde geçirilen zaman arttıkça iş hayatı ve ev hayatı birbirine daha fazla karışacak ve bu da yeni bir aile düzeni kavramı ortaya çıkaracak. İşin eve taşınmasıyla aile bireyleri arasındaki ilişki sanılanın aksine daha içten ve samimi olmayacak. Belki fiziksel olarak aynı evin içinde daha çok vakit geçirilecek ama bu daha mekanik ve profesyonel bir boyutta olacak. Telefon, tablet ve bilgisayarlarımızla daha çok bütünleşeceğiz. Onlardan arta kalan zamanlarda adeta teneffüse çıkmış öğrenciler gibi ailemizin diğer üyeleriyle vakit geçireceğiz. Yani eve taşındıkça işimiz daha da artacak.
Bununla doğrudan ilgili bir şekilde insanlık dijital dünyanın etkilerine daha fazla maruz kalacak. Dijital platformlarda ne kadar çok vakit geçirirsek o kadar çok dijital ayak izi bırakacağız. Bu da insanları şifreleri kırılan ve kodları çözülen varlıklara dönüştürecek. Bir yandan şirketler bize daha çok ürün satacaklar diğer yandan her türlü siyasi ve ideolojik yönlendirmeye daha açık hale geleceğiz. Hayatımızdaki fiziksel temas azaldıkça dijital dünya bizim için daha değerli hale gelecek. Daha atomize yaşayan varlıklara dönüşürken geleneksel ahlak anlayışımız ve toplumsal/kültürel değerlerimizi daha çok sorgulayacağız.
Kendi hayatlarımıza kendimiz yön veremez duruma dahi gelebiliriz. Bizim için neyin dogru neyin yanlış olduğuna, neyi tüketip neyi tüketmememiz gerektiğine kendimiz yerine dijital platformları yöneten üst akıllar karar verecek. Onların yönlendirme ve manipülasyonlarına her geçen gün daha açık hale geleceğiz. George Orwell’ın ünlü 1984 romanında tasvir ettiği ‘büyük abi sizi gözetliyor’ durumu gerçek olacak. Yakın temas halinde olduğumuz ve üzerimizde taşıdığımız her türlü internet bağlantılı ve sinyal gönderebilen cihaz bizi daha kolay izlenebilir, yönlendirilebilir ve kontrol edilebilir varlıklara dönüştürecek. Bunun özgürlük olmadığı kesin.
Covid-19 sonrası çağda fiziksel küreselleşme azalırken dijital küreselleşme artacak. Salgınların sonunun gelmeyeceğini iddia eden birçok bilim adamı var. Biri bitip biri başlayacak adeta. Bu psikoloji insanları daha az hareket etmeye sevk edecek. Malların, teknolojinin, hizmetlerin ve sermayenin küreselleşmesi devam edecek ama insanların serbest dolaşımları çok fazla sınırlandırmaya tabi tutulacak. Avrupa Birliği gibi serbest dolaşım hürriyetinin en ileri düzeyde yaşandığı bir yerde bile içe kapanmacılık ve sıkı gümrük kontrolleri yaşanıyorken varın gerisini siz düşünün.
Yeniçağda fiziksel güvenliğimizi, bedensel sağlığımızı ve ekonomik refahımızı herşeyin üstünde göreceğiz. Pavlov’un ünlü değerler ve ihtiyaçlar sıralamasında biyolojik ve fiziksel ihtiyaçlarımız kesinlikle en üstte kalmaya devam edecek. Yöneticilerimizi bundan böyle bu tarz ihtiyaçlarımızı karşılama becerileri doğrultusunda seçeceğiz ve sorgulayacağız. Sosyal, siyasi ve kültürel özgürlük arayışları bence arka plana düşecek. Buna bağlı olarak merkezi ve otoriter yönetim tarzları daha yaygınlaşacak. Bu yönde gidişat şimdiden hız kazanmış durumda. Krizi kontrol altına alma ve geriletme sürecinde otoriter ve aşırı merkeziyetçi Uzak Doğu Asya ülkelerinin liberal demokratik Batılı ülkelere nazaran daha başarılı bir performans gösterdiklerini görüyoruz. Batılı ülkelerde sosyal demokrasi ve refah devleti anlayışı tekrar güçlenecek. Neoliberal ekonomi politikalarının tetiklediği kontrolsüz küreselleşme daha fazla sorgulandıkça neredeyse unutulduğunu düşündüğünüz sosyal demokrasi yeniden gün yüzüne çıkacak. Devletin başta ekonomi olmak üzere hayatın her alanına daha fazla müdahil olması gerektiğini vaazeden sosyalizm ve komünizm ideolojileri bile şu anda Batılı ülkelerde yeniden moda oluyor.