Analiz,  Genel,  Türk Dünyası

Afganistan Uzlaşısının Kazananı: Mareşal Raşid Dostum

Afganistan’da 28 Eylül 2019’da gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının açıklanmasıyla başlayan siyasi kriz Eşref Gani ve diğer cumhurbaşkanı adayı Abdullah Abdullah arasında 17 Mayıs 2020’de imzalanan uzlaşı anlaşmasıyla sona erdi. Bu anlaşmaya göre, Gani cumhurbaşkanlığı görevini sürdürürken, Abdullah Yüksek Ulusal Uzlaşı Konseyi Başkanı sıfatıyla ülkede barış sürecini yürütecektir. Anlaşma gereği, kilit bakanlıklar dahil olmak üzere, taraflar eşit sayıda bakan seçebilecek ve valiler de her iki tarafın mutabakatı sonucu atanacaktır. Anlaşmanın bir diğer önemli maddesi özel protokollere sahip siyasi liderler ve milli şahsiyetlerden oluşacak olan Yüksek Devlet Konseyi’nin oluşturulmasıdır. Ülkenin önde gelen siyasi ve milli şahsiyetlerinden oluşan bu konsey Cumhurbaşkanına önemli konularda meşveret verebilecektir. Fakat anlaşmanın en öne çıkan ve pek çok açıdan tartışma yaratan maddesi Afganistan Türklerinin lideri Abdürreşid Dostum’a tanınan özel yetki ve verilen unvan olmuştur. Söz konusu maddeye göre, Dostum’a,Devlet Yüksek Konseyi üyeliği ve Ulusal Güvenlik YüksekKonseyi üyeliğinin yanı sıra Mareşallik unvanı verilmiştirDostum’a verilen mareşallik unvanı pek çok kesim tarafından olumlu bir karar olarak karşılaşırken bazı çevreler tarafından kararın tamamen siyasi olduğu eleştirisi yapıldı.

Afganistan’da ilk Mareşallik rütbesi 1929 yılında Kabil’i isyancı Habibullah Kalakani’den kurtaran Nadir Şah’ın Kardeşi Şahveli Han’a verilmişti. Zamanında olağanüstü ayrıcalıklara sahip olan bu rütbenin Şahveli Han’a siyasi sebeplerden dolayı verildiği yorumları yapılmaktadır. Afganistan’da ikinci mareşallik Ahmed Şah Mesud’un yerine geçen Muhammed Kasim Fehim’e verildi. Fehim’e verilen mareşallikte de siyasi bazı sebepler olduğu gündeme gelmişti. General Dostum’a da bu rütbenin siyasi bir konsensüs sonucu verildiği iddia edilirse de General Dostum daha önceki Mareşallerden farklı olarak oldukça etkin bir askeri geçmişe sahiptir. Bilindiği üzere kendisi daha Necibullah zamanında askeri başarılarından ötürü Afganistan Kahramanlığı nişanı ile ödüllendirilmişti. Dostum’un komuta ettiği kuvvetlerin askeri başarısı o zamanki rakipleri tarafından da teslim edilmekteydi. Dostum’un Taliban’a karşı neredeyse tekrar hiçten var ettiği orduyla askeri uzmanların aylarca girilemeyeceğini düşündükleri Mezar-ı Şerif’i kısa bir süre içinde kurtarmasıAfganistan askeri tarihinde eşine az rastlanır bir başarıydı. Nitekim Dostum’un bu başarıları tüm dünyadaki uzmanlar tarafından kabul edilmiş Amerikalı yazar B.G. Williams tarafından kitaplaştırılmış hatta filmlere de konu olmuştur. Bu nedenle General Dostum’un askeri yeteneği tüm dünyada tanındığından ona verilen mareşallik rütbesini Afganistan iç siyasetindeki dengelerden kaynaklandığı söylenirse de hakkedilmiş bir unvandır. Mareşal Dostum bu rütbeyi kırk yılı aşkın bir süredir Afganistan’ın toprak bütünlüğü ve ulusal egemenliği savunması ve Taliban, DAEŞ ve diğer terör örgütlerine karşı merkezi hükümeti başarıyla koruması sayesinde elde etmiştir. Mareşal Dostum sayısız çatışmada yaralanmış, çok sayıda başarısız suikast girişimine maruz kalmasına rağmen mücadelesine devam etmiştir.

Afganistan Türklerinin Yükselişinde Dostum’un Rolü

Tarihte bazı insanlar vardır ki hayat hikâyeleri kendi şahsi maceralarının çok ötesinde anlamlar taşır ve ait oldukları ulusun kaderini de temsil eder. General Dostum’un hayat hikâyesi de aynen böyle bir gerçekliğe dayanmaktadır. 3 asırdır sessizleşmiş ve ikinci sınıf bir toplum olmayı âdeta kaderi olarak kabullenmiş Afganistan Türklüğü, General Dostum ve çevresinin mücadelesi sayesinde tüm dünyaca tanınmış ve adeta Afgan Türklerinin “makûs” talihi de değişmiştir. Elbette bu değişim sadece General Dostum’un şahsi başarısı değildir. O’na bu yolda çok sayıda uzman kişi de destek olmuştur. Ancak bu mücadelede Dostum’un kişisel etkisi, Afganistan dışındaki Türk dünyası ile kurduğu samimi ilişkiler de hayli önemli rol oynamış ve Dostum âdeta bu mücadelenin simge ismi olmuştur.

Dostum, daha doğrusu çocukluk adıyla Abdürreşid, 195yılında Afganistan’ın Cevzcan ilinin merkezi olan Şibirgan’a 

20 km uzaklıkta Hoca Dukka ilçesinde yoksul ve kalabalık bir çiftçi ailesinin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Bu dönemde Afganistan’ın Türk kökenli bölgeleri merkezi hükümetlerin daima ihmal ettiği bölgelerdir. Yoksulluk nedeniyle çocuklar okullara devam edememekte ve küçük yaşta tarla ve mera işlerine bakmaktadırlar. Bu koşullar altında Abdürreşid birçok yaşıtı gibi iyi bir eğitim alma olanağından yoksun olarak büyümüştür. Ancak 7. Sınıfa kadar okuyabilmiştir. Abdürreşid ilk olarak askerlik yaptığı yıllarda dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştır. Ordu içinde hızlı bir yükselişle sonunda Türk (Özbek-Türkmen) askerlerden oluşan 53. Tugay adı verilen birliğin başına getirilmiş ve başarıları sebebiyle Dr. Necibullahhükümeti döneminde (1986-1992) generalliğe terfi etmiştir. Bu bir Afganistan Türkünün asırlar sonra geldiği en yüksek rütbe olması açısından önemli bir olaydır. Dostum’un başında olduğu 53. Tugay Tümene dönüşmüş ve artık ciddi askeri bir güç haline gelmiştir. 1989 yılında Celalabad’da muhalifleri sert bir yenilgiye uğratarak Necibullah Hükümetinin ömrünü 3 sene uzamasına sebep olmuştur. Dostum’un sergilediği bu başarılar ve gün geçtikçe edindiği güç Dr. Necibullah’ı rahatsız etmiş ve Dostum’un tutuklanmasını istemiştir. Birçok gözlemciye göre Necibullah’ın en büyük hatası olan bu olay Dostum’un taraf değiştirip Mücahitlere katılmasına ve rejimin 1992’de çöküşüne yol açmıştır. Dostum NecibullahHükümetini devrilmesinde büyük payı olmasına rağmen Mücahitler hükümetinden mahrum edilmiştir. Bundan sonra Afganistan Kuzeyinde ayrı bir yönetim kurarak bağımsız bir devlet gibi devam etmiştir. Dostum bu dönemde para basımından bağımsız dış politikaya varana kadar Kabil yönetiminden ayrı bir tutum sergilemiştir. Dostum’un Kuzey Afganistan’da özerk biçimde hareket ettiği bu yıllarda Kuzey Afganistan tüm ülkede barış ve huzurun hüküm sürdüğü yegâne bölgeydi. İç çatışmalarla yıkılan Kabil’in aksine Mezar-ı Şerif savaştan kaçan insanların sığınağı olmuştu. Afganistan’ın geri kalanında kız çocukların okula gitmesi yasaklanırken, sinemalar kapatılırken ülkenin kuzeyi sanatçıların, okumak isteyen kadınların nefes alabildiği tek bölgeydi. 1996 yılında Taliban örgütünün Kabil’i alarak Kuzey bölgelerine yönelmesi sonrası Dostum ve Mesud Kuzey ittifakını kurarak Taliban’a karşı ortak cephe oluşturdular. 1998 yılında Pakistan, Suudi Arabistan ve BAE’nin yoğun silah ve lojistik yardımı Afganistan Kuzey bölgesini tamamen Taliban’ın kontrolüne geçmesini sağladı. Taliban’ın kuzey bölgesinin kontrol etmesiyle Dostum önce Özbekistan’a daha sonra Türkiye’ye sığındı. 2001 yılında Dostum Afganistan’a dönerek Taliban’a karşı mücadele vermeye başladığından kısa bir süre sonra 11 Eylül olayı gerçekleşince tüm dünyanın gözü Afganistan’a çevrildi. ABD ve müttefiklerinin Afganistan’a saldırısı Kuzey ittifakı ve Dostumla koordinatlı gerçekleşti. Taliban’a karşı başlatılan bu saldırıda ilk kurtarılan şehir olan Mezar-i Şerif’e ilk General Dostum’un askerleri girdi ve kısa bir süre sonra tüm Afganistan Taliban’dan kurtarıldı. Dostum, Taliban yıkılışı sonrası kurulan geçiş ve geçici hükümetlerinde ABD ve Hamid Karzai tarafından devre dışı bırakılsada ülke siyasetindeki etkinliğini koruyarak 2003 Anayasa Luy-i Jirgasında Türki dillerin kendi bölgelerinde 3. resmi dil olmasını sağla. Aday olduğu 2004 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların %10’unu alarak Afganistan Türklerinin ülke siyasetindeki artık ana aktörlerden biri olduğunu kanıtladı. 2009 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hamid Karzai’yi desteklemesine rağmen önemli bir kazanım elde edemedi. Fakat 2014 seçimlerinde Eşref Gani ile birlikte hareket eden Dostum Gani’nin seçimi kazanmasıyla Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı oldu. Dostum’un cumhurbaşkanı yardımcısı seçilmesi modern Afganistan tarihinde bir Türk’ün geldiği en yüksek makamdı. Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı olduğu dönemde Cumhurbaşkanı Gani ile yaşadığı fikir ayrılıkları nedeniyle 28 Eylül 2019’da yapılan Cumhurbaşkanlık seçiminde Abdullah Abdullah’ı destekleme kararı aldı.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kendi makam otomobilini hediye ettiği Dostum Türkiye’yle her zaman iyi ilişkiler içerisinde olmuş ve her fırsatta Türkiye’nin ikinci vatanı olduğunu vurgulamıştır. Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı olduğu dönemde sık sık Türkiye’yi ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmeler gerçekleştirmiştir.

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir