Analiz,  Genel,  Osman Kepenek'in Yazıları

Türk’ün Yürek Sızısı: Hocalı Soykırımı

 

Ermenilerin, tarihi Azerbaycan topraklarında hak iddia etmeleri sivil ve masum halka silah kullanarak baskı oluşturmaları sonucunda ortaya çıkan bir mesele olarak bildiğimiz Dağlık Karabağ meselesinin tarihi, Çarlık Rusya’ya kadar uzanmaktadır. Süre gelen savaşlar ve Kafkasya da masaya getirilen türlü planların ardından 1828 yılında İran ve Çarlık Rusya arasında imzalanan Türkmençay Anlaşmasının ardından Azerbaycan toprakları resmen işgal altına alınıp ikiye bölünmüştür.

Çarlık Rusya, Revan Hanlığı (bugünkü Ermenistan’ın Başkenti) da dahil olmak üzere Kuzey’de yer alan bütün Azerbaycan topraklarını işgal etmiştir. Çarlık Rusya, işgal ettiği topraklarda sömürgecilik faaliyetlerine hız kesmeden devam ederken, bir yandan da bölgenin demografik yapısını değiştirmek üzere çeşitli halkları kadim Azerbaycan topraklarına yerleştirmiştir. Çarlık bünyesinde ki farklı halklardan oluşan bu göç dalgasında en önemli payı ise Ermeniler oluşturmuştur.

Çarlık Rusya’nın Kafkasya da ki temel hedeflerine ulaşmak için kullanabileceği en etkili silah olan Ermeniler, kendilerine verilen ‘’tarihi vazifeyi’’ hızla ifa etmeye koyulmuşlar, bugün de hala hafızalarımızda ki yerini koruyan Hınçak, Taşnaksutyun gibi terör yapılanmalarını oluşturarak bölgede yaşayan Azerbaycan Türklerine çeşitli baskı ve zorbalıklara başlamışlardır. 1900’lü yılların başından itibaren Çarlık Rusya’nın öncülüğünde bölgede yürütülen çok boyutlu sistematik plan başarıya ulaşmıştır. Başta Gence ve Bakü olmak üzere, Karabağ ve birçok Türk şehrinde Ermenilerin katliamı ile karşı karşıya kalınmıştı. Azerbaycan topraklarının hemen her yerine yayılan bu katliamların amacı Taşnaksutyun çeteleri tarafından ‘’Büyük Ermenistan’’ a giden yolda atılması gereken zaruri adımlar olarak ifade ediliyor, yapılan katliamlar büyük bir soğukkanlılıkla devam ediyordu.

 

Soykırım Gecesi

 

Tarih 1992 yılının Şubat ayını gösterdiğinde ise, Ermeniler 336. Sovyet mekanize alayının da desteği ile, Hocalı kasabasına 25 Şubat gecesi var güçleri ile saldırmışlardır. Kış mevsiminin bütün çetinliği ile geçtiği Hocalı’da, halk ısınma başta olmak üzere birçok olumsuzlukla mücadele etmektedir. ‘’Barış’’ yalanları ile Hocalı’da yaşayan Türkler tamamen silahsızlandırılmış bir vaziyettedir. Kuşatma altında bulunduğu için, insani yardım maddelerinin dahi, giriş çıkışları Ermenilerin ‘’vicdanlarına’’ kalmıştır. İnsanlık tarihinde eşine az rastlanır bir barbarlıkla, resmi kayıtlara göre bir gecede 613 sivil katledilmiştir. Daha doğrusu Hocalı’da yaşayan Azerbaycan Türkleri, planlanmış bir vaziyette soykırıma tabi tutulmuştur. Soykırımın yapıldığı gece ve ertesi gün ortaya çıkan tablo, soykırımı dünyanın gözleri önüne sermiştir. Ne yazık ki, aradan geçen 26 yılda medeni dünya hala başını Hocalı’ya çevirmeye cesaret edememiştir. Hocalı’da o gece yaşananlar, 100 yıl önce atalarının Anadolu topraklarında yaptığı toplu katliamların tekrarı niteliğini taşımaktadır. 1915 de meydana gelen olaylarda olduğu gibi, hamile kadınların karınları kesilmiş, çocukların diri diri gözleri oyulmuş, burunları kulakları kesilmek suretiyle ölüme terk edilmişlerdir. Günahsız bebeklerin başları ile Ermeni askerleri top oynayıp, dilediklerince ‘’gönül eğlendirmişler’’ dir. Canlı canlı derisi yüzülen çocukların kaç dakikada öldüğü hesaplanmış, yaralı halde ateşe atılarak yakılan insanların ölüm çığlıklarını, Ermenilerin ‘’zafer naraları’’ bastırmıştır.

 

Türkiye ve Türk Dünyası Ne Yapmalı?

 

Aradan geçen 27 sene de soykırımın hesabını ne yazık ki soramadık. Her geçen yıl biraz daha duyulsa da, Hocalı Soykırımını dünyaya henüz anlatabilmiş değiliz. Azerbaycan topraklarının %20sinin hâlâ Ermenistan’ın işgali altında bulunduğunu, bu topraklarda yaşayan Azerbaycan Türklerine ise kendi vatanlarında yaşam hakkı tanınmadığı hakikatini uluslararası arenada ifade etme kabiliyetinden yoksun bir haldeyiz. İşgalden önce bu topraklarda yaşayan Azerbaycan vatandaşlarının şuan mülteci konumunda, doğduğu topraklardan uzakta yaşamlarına devam etmeleri bizi ne zaman rahatsız edecek?

Azerbaycan Türkiye ilişkileri denildiğinde, iki ülke de de hemen herkesin ilk aklına gelen ve yürekleri sıcacık eden ‘’Bir Millet İki Devletiz’’ sözü ne yazık ki Hocalı’da buz tutmuştur. Gazi Mustafa Kemal’in ‘’Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir’’ sözü Hocalı için askıya alınmıştır.

Meksika, Pakistan, Kolombiya, Çek Cumhuriyeti, Bosna-Hersek, Peru, Honduras ve Sudan Hocalı Soykırımını parlamentolarında tanırken, kardeş ülke Türkiye neyi beklemektedir? 7 bağımsız Türk Cumhuriyetinden biri olan ve bulunduğu coğrafya itibari ile Türkiye’nin Kafkasya ve Türkistan’a açılan en sağlam kapısı konumunda bulunan Azerbaycan’a sahip çıkamıyor, 350 milyonluk Türk Dünyası olarak, 3 milyonluk Ermenistan ile baş edemiyor isek, hangi kardeşlik hukukundan bahsedeceğiz? Biz Ermenistan’a gereken cevabı vermedikçe, Ermenistan Azerbaycan başta olmak üzere Türkiye ve Türk Cumhuriyetlerine karşı düşmanca tavırları devam edecektir. Son olarak PKK terör örgütünün ‘’eğitim kamplarını’’ Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarında yeniden yapılandırdığı noktasında gelen haberler, Türk Cumhuriyetlerinin ortak bir duruş ile Ermenistan’a gereken cevabı acilen vermesini, Karabağ başta olmak üzere, işgal edilen Azerbaycan topraklarını terk etmesini sağlamalıdır. Türk Konseyinin ilk Devlet Başkanları toplantısında ortak bildirge ile Hocalı’da yaşananlar soykırım olarak tanınmalıdır.

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir