Analiz,  Genel

Sıfırdan Zirveye: Davranışsal Bağımlılık

 

İletişim araçlarının gelişmesi, ana akım medyanın haber etme misyonunu sosyal medyayla paylaşması ve bilim insanlarının da konuyu daha yaygın bir şekilde ele almasıyla “bağımlılık” kavramı hemen hemen herkesin duyduğu ve birkaç kelime de olsa hakkında bilgi sahibi olduğu bir konu olmuştur. Ele alınan kavramın çıkışı alkol ve uyuşturucu kullanımı çalışmalarına dayanmasına rağmen (Çakmak ve Tamam, 2018), “Davranışsal Bağımlılık” adı verilen ve madde tüketimi -alkol, sigara, uyuşturucu türevleri- olmaksızın bağımlılığı inceleyen çalışmalar yaygınlaşmaya başlamıştır (Taş, Eker ve Anlı, 2014; Polater, 2019; Çetinkaya, 2013). Bağımlılıklar, yapılan çalışmalarda genel hatlarıyla iki başlık altında ele alınmıştır. Bunlardan ilki bağımlılık deyince aklımıza gelen madde ve türevleri bağımlılığı ve ikinci olarak da madde dışı bağımlılıklardır (Bektaş, 2018).

 

Türk Dil Kurumu (TDK) bağımlılığı “Sigara, uyuşturucu madde vb. kötü alışkanlıklara aşırı derecede düşkün, müptela” olma durumu olarak tanımlamaktadır (2021, c). Madde bağımlılığı klasik anlamda “Psikotrop bir maddeyle merkezî sinir sistemi arasındaki etkileşmeden doğan ve maddenin keyif artırıcı psişik etkilerini duyumsamak ve bazen de yokluğunun vereceği huzursuzluktan sakınmak için maddeyi devamlı veya periyodik olarak alma isteği” şeklinde tanımlanmıştır (Bektaş, 2018). Bu tanım bağımlılığı anlama ve açıklama noktasında yeterli olmasa da madde bağımlılığının ne olduğunu genel hatları açısından anlamak için anlaşılabilir bir tanımlama olduğunu söylemek mümkündür.

Bağımlılık, beyindeki ödül-ceza sistemi ve dopamin hormonu ile doğrudan ilişkilidir. Bağımlılık, yaşamın doğal ve normal seyri içerisinde sağlıklı işleyen bu sistemin yapay etkenleri kullanarak bozulması, sağlıklı işleyişinin yanlış uygulamalarla ketlenmesi olarak da açıklanabilmektedir. Madde ve türevlerinin mezolimbik dopamin iletimini uyarmaları noktasında davranışsal bağımlılıklar ile ortak yönleri bulunmasına rağmen madde bağımlılığı ve davranışsal bağımlılık arasındaki en önemli farkın bağımlılık yaratabilecek maddenin tüketimi ya da bağımlılığın gelişim farkı yönünden açıklanabileceği ifade edilmektedir (Çakmak ve Tamam, 2018; Kaya, Akpınar ve Akpınar, 2019).

Bağımlılığın ne olduğuyla ilgili bir araştırma yapacak olursak ortaya çıkan sonucun madde, alkol vb. ekseninde olacağını söylemek çok cesur bir iddia olmasa gerektir. Alan yazınına baktığımızda bu anlayış yakın zamana kadarki araştırmalarda ve tanımlamalarda da görülmektedir. Madde kullanımı durumunda “kişi belli bir davranışı yaparak rahatlama ve huzur hisseder, ödül alır” ifadesinin doğrudan madde tüketimi olmaksızın da görülebileceği istisnaların varlığı araştırmacılara madde-dışı bağımlılıkların da var olabileceği düşüncesinin kapılarını araladı. Davranışsal bağımlılık durumunda en rahat ifade edebileceğimiz durum bağımlılık yapan davranışın kişinin yaşamındaki en önemli etkenlerden ve etkinliklerden biri olduğudur. Madde bağımlılığında maddeye erişim ve onun tüketilmesi yönündeki algılanan mecburiyete benzer olarak davranışsal bağımlılıkta da bu davranış ve etkinlik hayatın merkezine oturmuştur. Bu durum, duygu-düşünce-davranış konsensüsünü belirleyen en mühim durumlardandır. Bu etkinlik kimi zaman bağımlının haz almak için yaptığı, kimi zaman da kaygılarından kurtulmak için yapmak zorunda olduğu bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. (Ayhan-Köseliören, 2019; Taş, 2016; Bekar, 2018; Kaya-Akpınar & Akpınar, 2019).

Davranışın tekrarlanmasının bir sonucu olarak bir süre sonra davranışın duygular üzerindeki istenen etkilerinin sağlanması için davranışın sıklığı ve tekrarında artış gözlenir ve bu davranışın gerçekleştirilmediği durumlarda gerginlik, sinir gibi kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilecek duygu durumlar kronikleşmek suretiyle çıkması neredeyse imkânsız bir döngünün içinde kişi kendisini bulur (Bektaş, 2018).

Davranışsal bağımlılıklar esrar, alkol, sigara vb. madde bağımlılıklarına kıyasla daha geniş bir alandaki literatür taraması ile karşımıza çıkmaktadır. Alt alanların hemen hemen hepsini açıklamak hem ödev kapsamında hem de ders bağlamında mümkün olmadığı için çeşitli davranışsal bağımlılıkları açıklayarak, kumar ve oyun bağımlılığına daha detaylı yer vererek, çalışmayı nihayete erdirmek amaçlanmaktadır.

İnternet bağımlılığı ya da literatürde yer alan şekliyle problemli internet kullanımının zamanı ciddi oranda tükettiği, bireye sıkıntı verdiği ve önemli yaşam alanlarında bir dizi olumsuz durumu tetiklediği yönünde ortak kanaat bildirilen durumdur. Her ne kadar farklı tanımlamalar ve nitelendirmeler, internet bağımlılığı-problemli internet kullanımı-patolojik internet kullanımı gibi, kullanılsa da işaret ettiği nokta diğer bağımlılık türleriyle büyük oranda aynıdır (Taş, 2016).

Spor ve egzersiz yapmak hem fizyolojik olarak hem de psikolojik olarak faydalı bir davranış olmasına rağmen bu davranışların aşırıya dönüşmesi olumsuz sonuçlar yaratabilmektedir. Egzersiz bağımlılığı istenilen etkiyi yaratmak amacıyla egzersizlerin sıklığını, şiddetini ve tekrarını arttırmak; davranışın gerçekleşmediği durumlarda kaygılı ve gergin hissetmek; yapılan egzersiz davranışlarını kontrol etmekte zorlanmak ya da edememek şeklinde açıklanabilmektedir (Nazlıgül & Yılmaz, 2019).

Alışveriş bağımlılığı, zorlayıcı tüketim/satın alma bağımlılığı ve sorunlu alışveriş davranışı gibi isimlerle de literatürde yer almaktadır. Kavrama baktığımızda kişinin ihtiyacı olmadığı halde satın alma davranışı gerçekleştirme ve kendisini sosyoekonomik olarak zora sokan durumlarda bile davranışlarını kontrol edememesi şeklinde tanımlandığı görülmektedir (Bozdağ & Yalçınkaya-Alkar, 2018: 24; Karakuş & Tamam, 2014: 172; Özkorumak & Tiryaki, 2011: 15).

Yeme bağımlılığı doğal gıdaların sık ve tekrar sayısının artmasına bağlı bir bağımlılık olmayıp halk arasında abur cubur olarak adlandırılan yüksek kalorili ve işlenmiş, sentetik, gıdaların tüketimindeki bir bozulmayı anlatmak için kullanılmaktadır. Yeme bağımlılığını sağlıklı besin tüketiminden ayıran en önemli yönü işlenmiş gıdaların -abur cubur- tüketimini kontrol edememektir. Madde kullanımında karşılaşılan tolerans geliştirme benzer biçimde yeme bağımlılığında da karşımıza çıkmaktadır (Taş, 2016).

Seks bağımlılığı, aşırı uyarılmış cinsel davranış örüntüsü ve bağımlılığı olarak da literatürde karşımıza çıkmaktadır. Cinselliğin insanın yaşamında önemli ve doğal bir noktada bulunmasına karşın seks (porno) bağımlılığından bahsedilen durumlarda kişinin günlük yaşamını, sağlığını ve sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Cinsel haz almaya yönelik davranışlarda bulunmayı hayatının ve ilişkilerinin merkezine oturtmak seks bağımlılığını anlatabilecek en önemli tanımlamalardandır (Taş, 2016).

Kumar oynamak, kimine göre şans kimine göre ise beceri temelli bir eğlence aracı olarak gerçekleştirilen davranıştır. Kumar oynamaktaki temel ilke kişinin ortaya koyduğundan daha fazlasını elde etmek amacıyla sergilenen davranışın kişide bıraktığı haz-heyecan duygusunun istenilen düzeyde hissedilmesidir. Duyguların aynı düzeyde hissedilmesi amacıyla kumar oynama sıklığının, oranının ve tekrarının arttırılmak istenmesi “Kumar oynama bozukluğu” olarak adlandırılmaktadır (Taş, 2016). Kumar oynama davranışı önceleri bir eğlence vasıtası olarak görülürken daha sonraları bireyin aile hayatını, iş ilişkilerini ve sosyal çevresini bozacak boyutlara ulaşabilmektedir (Çakmak ve Tamam, 2018).

Kumar oynamak, 1980 yılında yayımlanan DSM-3 ile psikiyatrik bozukluk sınıflamasına dahil edilmiştir. Patolojik Kumar Oynama davranışı daha sonra çeşitli kategorilerde yer almış ve DSM-5’te de madde ile ilişkili ve bağımlılık bozuklukları kategorisinde madde ile ilişkili olmayan başlığı altında ele alınmıştır (Çakmak ve Tamam, 2018).

Kumar oynamak, madde kullanımına bağlı gelişen bağımlılıklardaki mekanizmanın bir benzerini sergiletmesi bakımından önemlidir. Kumar oynamak mezolimbik yolağı uyararak dopamin salınımını arttırmaktadır. Salgıdaki bu artış normal ve doğal sınırlarının üstüne çıkmaya başladığında mezokortikolimbik yolaklarda ve ilişkili beyin yapılarında hasara yol açarak sağlıklı işleyişi bozmaktadır (Kaya, Akpınar ve Akpınar, 2019). Yapılan nörogörüntüleme çalışmalarında kumar oynama bozukluğunun striatum, medial prefrontal korteks, amigdala ve insula’yı içeren nöral devrelerde anlamlı anormallikler saptanmıştır. Patolojik kumar oynama davranışında dopaminin rolü tartışılsa da etkisinin güçlü olduğu noktasında ciddi kanıtlar vardır. Bir diğer taraftan serotonerjik nörotransmitter sistemle ilgili çalışmalar da kumar oynama davranışıyla ilişkili önemli bulgular sunmuştur. Ayrıca kumar bağımlılığının genetik bir yönü olduğuyla ilgili veriler de yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkmıştır ve bu etki kaynağı da tartışılmaya devam etmektedir (Çakmak ve Tamam, 2018).

 

 

Oyun bağımlılığı olarak adlandırdığımız kavram diğer bağımlılık türleriyle benzerlik göstermektedir. Oyunun çevrimiçi kanallar vasıtasıyla oynanması, bu süreçte günlük yaşamdaki görev ve sorumlulukların ihmal edilmesi ve oyun oynamayı kontrol edemediği için uzun süreler boyunca oyun oynama davranışı “bilgisayar-oyun bağımlılığı” olarak ifade edilmektedir (Ayhan-Köseliören, 2019. Bağımlılığın ne derece şiddetli olduğunu anlamak için gözlem hiç de fena sayılmayan bir metottur. Öğrenci ise okul dışındaki zamanının, çalışan ise iş dışındaki zamanının neredeyse tamamını oyun oynayarak geçirmek isteyen oyun bağımlıları oyun oynamaya başladıklarında düşündüklerinden daha uzun süre oyun oynarlar ve çoğu zaman süre kontrolünü kaybetmiş olurlar.

Bilgisayar ve video oyunları, ilgisi olan her bireyin oynayabileceği ve bu durumun belirli sınırlar çerçevesinde normal karşılanabileceği bir davranıştır. İnsanlar neden oyun oynar sorusuna cevap vermek istediğimizde oyunun vakti eğlenceli geçirmeye yardım etmesi, rekabet ve ittifak yoluyla cezbetmesi, farklı ve fantastik bağlamlar sunması, boş zamanın geçirilmesi ve şu anda içinde yaşadığımız dünyadan kaçmak için imkan sunması gibi etkenler ön plana çıkmaktadır. Bu davranışın belirli sınırlar içerisinde sağlıklı ve normal bir davranış oldıuğunu ifade etmemize rağmen her şey bu kadar yolunda gitmeyebilir. Bir eğlence ve sosyallik aracısı olarak görülen video-bilgisayar oyunlarının bireyin işlevselliğinde ve sosyal ilişkilerinde sıkıntıya yol açabileceği de bilimsel çalışmalarca literatürde mevcuttur (Nazlıgül ve Yılmaz, 2019).

Bağımlılık, üç aşamada tedavi edilen bir rahatsızlıktır. Öncelikle yoksunluk belirtilerinin azaltılmasını ve ortadan kaldırılmasını amaçlamaktadır. Bu aşamada bazı ilaç tedavileri bizlere yardımcı olabilir. Kumar bağımlılığı vakalarında özellikle opioit reseptörlü antagonistlerin önemli ölçüde, özellikle ağır seyirli vakalarda, tedaviyi desteklediği görülmüştür. SSRI grubu ilaçların kumar bağımlılığına yönelik vakalar üzerindeki iyileştirici gücüne dair bir mutabakata ise henüz varılmamıştır (Çakmak ve Tamam, 2018). Oyun bağımlılığı vakalarında ise eş tanı varsa ilaç kullanımı biraz daha fazla tercih edilmektedir (Nazlıgül, Yılmaz, 2019).

Oyun bağımlılığını tedavi kısmında karşımıza çıkan dijital detox önemli bir tedavi bileşenidir. Bu temel detox mentalitesi ile aynı olan ve bir haftalarını her türlü dijital platformdan ayrı kalmak şartıyla gerçekleştirilen bir programdır. Çeşitli eğlenceli, sağlıklı ve sosyal desteğin de ön planda olduğu etkinlikler vasıtasıyla kişinin hissedebileceği olumsuz duygu durumlar tolore edilmeye çalışılıyor (Nazlıgül ve Yılmaz, 2019).

İkinci süreç tedaviyi kalıcılaştırmak için uygulanan psikososyal destekli terapilerdir. Bunlar arasında BDT’nin ilk süreçte ele alınan bağımlılıklarda -kumar ve oyun bağımlılığı- etkisi gösterilmiştir. Ayrıca motivasyonel görüşme, grup terapisi, aile terapisi, pozitif psikoloji ve öz yardım tekniklerinin kullanılması da tedavi sürecinde kullanılabilecek önemli terapi ve danışmanlık uygulamalarındandır. (Nazlıgül, Yılmaz, 2019; Tamam ve Çakmak, 2018).

Son olarak ise amacımız nüksü önleyebilecek biyopsikososyal konsensüsü yakalamaya çalışmak ve olası olumsuz durumlar karşısında bilinçli olmaktır (Çakmak ve Tamam, 2018; Kaya, Akpınar ve Akpınar, 2019; Nazlıgül, Yılmaz, 2019; Taş, 2016).

 

 

 

 

Kaynakça

 

Ayhan, B. ve Köseliören, M. (2019). İnternet, Online Oyun ve Bağımlılık. Online Journal Of Technology Addiction & Cyberbullying, 6(1), 1-30.

Bekar, T. (2018). Üniversite Öğrencilerinde Teknoloji ile İlgili Bağımlılıklar ve İlişkili Faktörler (Yayınlanmış uzmanlık tezi). Pamukkale Üniversitesi, Denizli.

Bektaş, M. (2018). Davranışsal Bağımlılık: Tanımı, Türleri ve Sınıflandırılması. Bir Kamu Politikası Olarak Bağımlılıkla Mücadele (1. Baskı) (147-160). Ankara: Nobel.

Bozdağ, Y. Ve Yalçınkaya-Alkar, Ö. (2018). Bergen Alışveriş Bağımlılığı Ölçeği’nin Kompülsif Çevrimiçi Satın Alma Davranışına Uyarlanması. Bağımlılık Dergisi, 19(2), 23–34.

Çakmak, S. ve Tamam, L. (2018). Kumar Oynama Bozukluğu Genel Bakış. Bağımlılık dergisi, 19(3), 78-97.

Karakuş, G. ve Tamam, L. (2014). Kompulsif Satın Alma Bozukluğu: Yirmi Yıldır Tedavi Edilmemiş Bir Olgu. Cukurova Medical Journal, 42(1), 172–175.

Nazlıgül, M. D. Ve Yılmaz, A. E. (2019). Oyun Bağımlılığı ve Egzersiz Bağımlılığına Davranışsal Bağımlılık Çerçevesinden Bakış. Bağımlılık Dergisi, 20(2), 97-108.

Polater, E. (2019). Bir Grup Üniversite Öğrencisinde İnternet Kullanım Düzeyi, Anksiyete ve Uyku Kalitesi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi (Yayımlanmış Yüksek Lisans tezi). Işık Üniversitesi, İstanbul.

Taş, İ., Eker, H. ve Anlı, G. (2014). Orta Öğretim Öğrencilerinin İnternet ve Oyun Bağımlılık Düzeylerinin İncelenmesi. Online Journal Of Technology Addiction & Cyberbullying, 1(2), 37- 57.

TDK internet sözlüğü 9 Kasım 2021 tarihinde https://sozluk.gov.tr/ den erişilmiştir.

 

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir